Öğret nedir, Öğret ne demek
Yerel Türkçe'deki anlamı:
Saç örgüsü.
Öğret ile ilgili Cümleler
- Öğretmenimiz her zaman bayan öğrencileri kayırıyor.
- Okuldaki öğretmenlerin sadece yüzde on altısı kadındır.
- Ben son on üç yıldır bir devlet okulu öğretmeniyim.
- Öğretmen, sınavın muhtemelen karmaşık olacağı konusunda bizi uyardı.
- O bize İngilizce öğretiyor.
- Öğretmene itaat etmek istemedik, değil mi?
- Sana bazı fiiller öğreteyim.
- Öğretmen eve erken gitmek için bana izin verdi.
- Burak özel kuvvetlerdeydi ve onlar orada onlara psikolojik savaş öğretiyorlar.
- Öğretmen okul müdürü ile birlikte.
- Öğretmenler daha önemli hale geliyorlar.
- Öğretmen telefonda.
- Öğretmenimiz gerçek bir salak.
Öğret ile ilgili Atasözü veya Deyim
güttüğüm domuzu bana öğretme : yıllardır tanıdığım bir kimsenin huylarını da bilirim anlamında kullanılan bir söz.
tembele iş buyur, sana akıl öğretsin : kendisinden bir konuda yardımcı olması istendiğinde yardım edeceği yerde çözüm yolları gösteren kimseler için kullanılan bir söz.
Öğret anlamı, kısaca tanımı
Açık hava öğretimi : Öğretim programlarında yer alan kimi derslerin ya da ders konularının derslik dışında açık havada işlenmesi.
Asil öğretmen : Yetişmenlik dönemi sonunda olumlu tutumu ve öğretim yeteneği okul yönetmeninin raporu ve ders denetimi ile saptanarak öğretmen sanını alan kimse. a. bk. yetişmen öğretmen.
Baş öğretmek : Hayvan terbiye etmek, alıştırmak.
Biçimsel öğreti : Anlığın gözleme, bellek ve istenç gibi birbirinden ayrı genel bir dizi güç ya da yetenekleri bulunduğunu ve bunların öğrenme, alıştırma yoluyla güçlendirilebileceğini savunan kuram.
Bilgisayar destekli öğretim : Öğrencinin bir bilgisayar ucu başında, öğrencilerin gösterebilecekleri türlü tepkiler göz önünde tutularak hazırlanmış bir bilgisayar izlencesiyle etkileşim içinde, kendi öğrenme hızına göre kullanabildiği öğretim türü, bu soruna ilişkin araştırma ve uygulama alanı.
Bireysel öğretim : Her çocuğun kişisel gereksinmelerini karşılamak ve sorunlarını çözebilmek amacıyla kılavuzluk etkinliklerinden yararlanmaya çalışan öğretim tutumu. Öğretim gereçlerinin, her öğrencinin kişisel yetenek ve ilgisine karşılık verecek biçimde hazırlanıp kullanılmasına önem veren öğretim uygulaması.
Bireyselleştirilmiş öğretim : Öğrenciler arasındaki bireysel ayrılıkları göz önünde tutan, her öğrenciye kendi anıklığı ve yeteneği ölçüsünde ilerleme olanağını sağlayan öğretim.
Birleştirilmiş sınıf öğretimi : Birçok sınıfın bir araya getirilerek bir öğretmence yetiştirilmesi.
Cezaevi öğretmeni : Belli bir programa göre cezaevindeki suçlulara ders vermek ve onları eğitmekle görevli öğretmen.
Cimnastik öğretmeni : Cimnastik çalışmalarını yaptıran uzman öğretmen.
Dal öğretmeni : Bir ya da birbiriyle ilgili birkaç dersi okutan öğretmen.
Drago öğretisi : Borçlu devletin borcunu ödeyemediği durumlarda zorlayıcı önlemler uygulanması veya borçlu devletin topraklarının işgal edilme hakkının bulunmadığını ifade eden ve 1902 yılında Arjantin Dışişleri Bakanı Louis M. Drago tarafından ileri sürülen uluslararası bir hukuk görüşü.
Edilgin öğretme : Eğitim ve öğretimde öğrenciyi edilgin bir durumda tutarak yetiştirmeye çalışma.
Er öğretmen : İlköğretmen okulu çıkışlı olup Milli Eğitim Bakanlığı örgütünde ilkokul öğretmeni olarak çalışırken silah altına alınan ve Silahlı Kuvvetlere bağlı bir okuma-yazma taburunda görevlendirilen kimse.
Eşitlik öğretisi : Bütün insanların eşit yaratıldığı temel düşüncesine dayanan, yetenekleri geliştirmek yolunda herkese eşit olanaklar sağlanması ve eğitimde bireysel ayrımların göz önünde tutulması gerektiğini savunan öğreti.
Fırsat öğretimi : Çok az rastlanan ya da bir daha rastlanılacağı düşünülmeyen durum ve olaylar karşısında ders programı ya da planında gerekli değişiklikler yaparak öğrencilerin birtakım değerli yaşantılar elde etmesine olanak sağlayan öğretim etkinliği.
Geleneksel öğretim programı : Genellikle akademik ve daha çok kültürel dersler ile konuları kapsayan ve kuramsal çalışmalara olanak sağlayan öğretim programı.
Genel öğretim yöntemleri : Her türlü öğretim etkinliklerinin düzenlenmesi, yürütülmesi ve değerlendirilmesine ilişkin genel ilke ve kurallar üzerinde duran ve öğretim çalışmalarında yararlanılan en verimli yöntem ve teknikleri gösteren meslek dersi.
Gezici öğretmen : Nüfusu ve öğrenim çağındaki çocuk sayısının azlığı nedeniyle bir okul yapılıp sürekli öğretmen verilemeyen yerlerde ya da yol, uzaklık ve arazi durumu bakımından dağınık yerleşme bölgelerinde oturan ve bir bölge okuluna da bağlanamayan çocukların eğitim ve öğretimiyle görevli öğretmen.
Gezici öğretmenlik bölgesi : İlköğrenim çağındaki çocukların eğitilmeleri amacıyla birbirine yakın mahalle ve daha küçük yerleşme merkezlerinin birleştirilmesiyle oluşan ve gezici öğretmenin görev aldığı bölge. bk. öğretim merkezi.
Gezici özel eğitim öğretmeni : Olağan okulların olağan sınıflarında yetiştirilebilecek durumda olup da özürleri bakımından özel eğitime gereksinmeli öğrencilerle haftanın belli günlerinde uğraşan öğretmen.
Gözünü öğretmek : Gözünü muhite alıştırmak.
İkili öğretim : Öğrencilerden bir bölüğünün sabahleyin, bir bölüğünün de öğleden sonra ders gördüğü okullarda uygulanan öğretim.
İktisadi öğreti : Ekonominin işleyişi ve bu işleyişle ilgili politika çıkarımlarına ilişkin düşünce okulları.
İlgi öğretisi : Rousseau ve Pestalozzi'nin düşüncelerine dayanarak Herbart'ın geliştirdiği, sonradan Dewey'nin de savunduğu ve gerek ders konularının seçiminde, gerekse öğretim yöntemlerinin saptanmasında öğrenci ilgilerine önem verilmesi gerektiğini ileri süren bir görüş.
İlk öğretim kurumları : İlk öğrenimi gerçekleştirmek amacıyla açılan ve aynı amaçla görevlendirilen kurumlara verilen genel ad. İlkokullar, bütünleyici kurslar, anaokulları gibi.
Kılavuz öğretmen : Okulda kılavuzluk etkinlikleri bakımından kendi kümesine düşen öğrencileri yakından tanımak, onların kişisel ya da derslerle ilgili her türlü sorunlarını çözmek,.çalışmalarında ve toplumsal ilişkilerinde başarılarını arttırmak ile görevli öğretmen.
Kitaplık görevlisi öğretmen : Kitaplıkbilimcisi olmadığı halde dersleri yanında kitaplık işini de yürüten öğretmen.
Klasik öğretim programı : Bir okulu bitirmek için eskiden beri okunması zorunlu görülen geleneksel derslerin ya da konuların düzenli biçimde sıralanıp kümeleştirilmesinden oluşan öğretim programı. 2-Yunanca'ya, Latince'ye ya da her iki dilin öğretimine çok zaman ayıran ve öteki dersleri önemsemeyen program. Genel amaçlar, dersler ve derslerde işlenilmesi öngörülen konular bakımından görevsel olmaktan uzak öğretim programı.
Küme öğretimi : Programda yer alan konu ya da ünitelerin birlikte işlenmeden önce, ilgi ve yeteneklerine göre kümelere ayrılan öğrencilerce in celenmesi ve sınıfa sunulması temeline dayanan bir öğretim yolu. Tek öğretmenli okullarda ya da birleştirilmiş sınıflarda yaş, başarı ve yetenekleri bakımından farklı oldukları halde topluca ders gören öğrencilere, onları ilgi ve yeteneklerine göre kümelere ayırarak uygulanan öğretim.
Mektupla öğretim : Bir öğretim kurumu, bir eğitim dairesi ya da özel bir kuruluş tarafından mektupla yürütülen öğretim. Mektupla öğretim kurslarına yazılan öğrencilere ders hazırlamak, onlardan gelen yazılı ödevleri düzeltmek ve değerlendirmekle görevli öğretmen ya da öğretim üyesinin yaptığı öğretim.
Öğret atı : İş hayvanı.
Öğretebilme : Öğretebilmek işi.
Öğretebilmek : Öğretme imkânı veya olasılığı bulunmak.
Öğretgi : Yön, doğrultu.
Öğreti danışması : İş ve öğretim seçimi, hazırlanma ve yetişme, iş bulma gibi konularla ilgili sorunları çözmek için danışmanla yapılan konuşma.
Öğreti oyunu : Belli bir sorunu, konuyu, durumu, ya da doğruyu öğretmek, seyirciye bir dünya görüşü kazandırmak amacıyla yazılmış oyun. Örnek : Breeht'in öğreti oyunları.
Öğretici dram : Ortaçağda, öğrencilere Latinceyi öğretmek ve bellek temrini yaptırmakla onları rahat ve kıvrak hareketlere alıştırmak için düzenlenen, okul oyunlarına verilen ad. Örnek: Terentius Tiyatrosu.
Öğretici film : Öğretim etkinliklerinde kullanılmak için hazırlanan ve öğretici niteliği bulunan film. Bir öğretim gereci olarak yararlanılan herhangi bir sinema filmi. Bir ders, bir bilgi konusunu okul içi ya da okul dışı öğretimde yardımcı ders gereci olacak biçimde işleyen film çeşidi.
Öğretici oyun : Ortaçağ'da öğrencilere Latince öğretmek ve bellek alıştırmaları yaptırarak onları rahat ve kıvrak hareketlere alıştırmak için düzenlenen okul oyunlarına verilen ad. Bugün birçok yabancı dil okulunda bu yönteme başvurulmaktadır.
Öğretici öykünce : Hayvanları konuşturarak onların ağzından ilginç ve yararlı öğütlemelerde bulunan öykünce türü. bk. hayvan öyküncesi.
Öğretici roman : Okuyuculara herhangi bir bilgi vermek amacı güden roman.
Öğretici tür : Öğretmek, öğütlemek gibi amaçlarla yazılmış koşuk vb.
Öğretim gereci : Ders kitabı, sözlük, film ve benzerleri gibi öğretimde kullanılan türlü gereçlere verilen genel ad.
Öğretim ilkeleri : Öğrencileri öğretim yoluyla belli eğitim amaçlarına ulaştırmada öğretmenlere yol gösteren ilkeler.
Öğretim kurulu : Bir okulun yönetim ve öğretim ile ilgili işlerinden sorumlu kimselerden oluşan kurul. Bir eğitim kurumunda görevli öğretmenlerin tümü.
Öğretim makinesi : Öğrenciye, bir öğretmenin yardımı olmaksızın, soru-yanıt yöntemine göre kendi kendine öğrenme olanağı sağlayan mekanik aygıt. Bir program sunan herhangi bir aygıta verilen ad.
Öğretim merkezi : Birbirine çok yakın yerleşme yerleri ile ulaşım koşullarının elverişli olduğu birden çok mahalle ve benzeri küçük yerlerdeki çocuklara ilköğretim olanağının sağlandığı merkez, bk. gezici öğretmenlik bölgesi.
Öğretim oyunu : Belli bir konuyu, bir durumu öğretmek, seyirciyi bu görüş için kazanmak ereği ile hazırlanmış oyunlara denir. Örn. Brecht'in öğretim oyunları.
Öğretim özgürlüğü : Gerek öğretim üyelerinin ve öğretmenlerin, gerekse öğrencilerin sansür, siyasal baskı ve her türlü korkudan uzak bir ortamda öğretme ve öğrenme olanağı bulması durumu.
Öğretim tekniği : Öğretmenin, ders verirken benimsediği ve izlediği yol. Öğretim gereçlerinin kullanılmasında ya da öğretim etkinliklerinin yönetiminde tutulan yol.
Öğretim ünitesi : Belli bir sınıfın ya da bir küme öğrencinin yapacağı bir ünite çalışmasıyle ilgili olarak öğretim etkinliklerine yol göstermek amacıyla hazırlanmış olan ayrıntılı plan. bk. kaynak ünite.
Öğretim yöntemi : Öğrencilerin özellikleri, ders araç ve gereçleri ile tüm öğrenme durumu göz önünde tutularak saptanan ve izlenen mantıklı yol. Öğretim etkinliklerinin düzenlenmesi ve öğretim gereçlerinin kullanılması bakımından ölçünleşmiş olan yol.
Öğretim yükü : Bir öğretmenin ders vermek, ders hazırlığı yapmak, ödev düzeltmek ve okuldaki öteki eğitim çalışmalarına katılmak için bir haftada harcadığı zamanın saat olarak tutarı.
Öğretimde toplulaştırma : Çocuğun kavrayış gücünü göz önünde tutarak özellikle ilk ve orta okullarda ders konularını "üniteler" çevresinde toplama ya da ayrı ayrı okutulan dersleri gereken bağlantıları sağlayarak bir ders adı altında birleştirme, bk. toplu öğretim.
Öğretime başlama izni : Yönetmelik ve öğretim programına ilişkin koşulları yerine getiren bir özel öğretim kurumuna öğretime başlaması için Milli Eğitim Bakanlığınca verilen izin.
Öğretimin bireyselleştirilmesi : Öğretim yöntem ve tekniklerinin uygulanımı ile öğretim gereçlerinin kullanımında, öğrenciler arasındaki bireysel değişikliklerin göz önünde tutulması. Bütün öğretim etkinliklerinin bireysel gereksinmeleri karşılayacak biçimde düzenlenmesi.
Öğretimli roman : Okuyuculara her hangi bir bilgi vermek üzere yazılmış roman.
Öğretlemek : Fitlemek, kışkırtmak.
Öğretme türü : Bir öğretim amaciyle kaleme alınan yazılardan ibaret edebiyat türü.
Öğretmen kitaplığı : Okulda öğretmenlerin mesleki ve genel bilgilerini zenginleştirecek nitelikte kitapların bulunduğu kitaplık. Belli bir bölgede görevli öğretmenlerin okuma ve yetişme gereksinmelerini karşılamak için kurulan kitaplık.
Öğretmen konutu : Okul sınırları içinde ya da okula yakın bir yerde öğretmenler için devletçe yapılıp kiraya verilen konut.
Öğretmen not defteri : Öğretmenin, yoklama, ödev ve dönem sonu kanı notları ile öğrenciler üzerindeki gözlem ve düşüncelerini yazdığı resmi defter.
Öğretmen okulu : Değişik okullara öğretmen yetiştirmek üzere açılan ve dereceleri ile programları arasında amaçlarına göre ayrılık gösteren meslek okullarına verilen ad.
Öğretmen öğrenci oranı : Sınıf öğretmenlerinin herbirine düşen öğrenci sayısı. Bir okul dizgesi içinde öğretmen sayısının öğrenci sayısına oranı.
Öğretmen öğrenci planlaması : Öğrencilerin, öğretmenlerinin yol göstericiliği altında ve serbest bir ortam içinde, konuların seçimi ve çalışmaların değerlendirilmesine ilişkin işleri düzenlemesi.
Öğretmen yetiştirme : İlgilileri öğretmenlik mesleğine yetiştirmek amacıyla yapılan her türlü etkinlik. Öğretmen eğitimiyle uğraşan bir okul ya da üniversitenin belli programlara uyarak gördüğü iş.
Öğretmenler derneği : Öğretmenlerin mesleki, sosyal ve kültürel gereksinmelerini karşılamak ve aralarındaki dayanışmayı güçlendirmek için kurdukları derneklere verilen ad.
Öğretmenler kurulu : Okulun asıl ve yetişmen (stajyer) bütün öğretmenlerinden oluşan, okulun amaçlarıyla ilgili her türlü çalışmaları yasa, tüzük, yönetmelik, öğretim programı ve emirler çerçevesinde planlayıp sonuçları değerlendiren kurul.
Öğretmenler toplantısı : Okul öğretmenler kurulunun eğitsel kollar ve türlü yarkurul çalışmalarıyla ilgili işleri konuşmak, öğretim programını incelemek, eğitim ve öğretimde izlenecek yolu saptamak, belli konulara ilişkin önerileri ve raporları karara bağlamak, öğrencilerin gelişme ve başarılarını değerlendirmek, üst makamlardan gelen bildiri ve yönergeleri öğrenmek gibi amaçlarla yönetmenin başkanlığında yaptığı toplantı.
Özel eğitim öğretmeni : Özel eğitim gerekseyen çocukların eğitimiyle uğraşan ve bunun için önceden özel bir öğrenimden geçmiş olan öğretmen.
Özel öğretim kurumları : Türkiye Cumhuriyeti uyruklu gerçek kişiler, özel hukuk tüzel kişileri ya da özel hukuk hükümlerine göre yönetilen tüzel kişilerce açılan, Milli Eğitim Bakanlığının denetim ve gözetimi altında çalışan her derecedeki okullar, mektupla öğretim yapan yerler, kurslar, derslikler ve benzeri yerlerin yanı sıra yabancılarca da açılmış bulunan öğretim kurumları.
Özel öğretim yöntemleri : Türlü eğitim kurumlarının programlarında yer alan derslerin öğretimine ilişkin ilke, yöntem ve teknikleri açıklayan bilgi dalı. Öğretmen yetiştiren kurumlarda öğretmen adaylarına ileride okutacakları derslerle ilgili olarak verilen yöntem bilgileri.
Sinema öğretimi : Sinema diline yabancı olan kimselere bu dilin özelliklerini öğretmek, sinemayı bir anlatım aracı ve sanat olarak belletmek amacını güden öğretim. Özellikle orta ve yüksek dereceli okullarda sinemanın temel ilkeleri konusundaki öğretim.
Sinema öğretmeni : Sinema ya da sinemacılık öğretimiyle uğraşan kimse.
Sinemacılık öğretimi : Sinemanın herhangi bir uğraş dalında sinemacı yetiştirmeyi amaçlayan öğretim.
Sonuçcu etik öğretiler : Ahlaki eylemin değerini belirleyen şeyin, eylemin ürettiği sonuç olduğunu savunan ahlaki teoriler, teleolojik etik teoriler.
Tek öğretmenli okul : Bütün sınıfları bir tek öğretmence okutulan ve yönetim işleri de aynı öğretmen yoluyla yürütülen okul.
Televizyon öğretimi : Televizyon diline yabancı olan kimselere bu dilin özelliklerini öğretmek, televizyonu bir anlatım aracı ve sanat olarak belletmek amacını güden öğretim.
Televizyon öğretmeni : Televizyon ya da televizyonculuk öğretimiyle uğraşan kimse.
Televizyonculuk öğretimi : Televizyonun herhangi bir dalında televizyoncu yetiştirmeyi amaçlayan öğretim.
Televizyonla öğretim : Ders izlencelerinin televizyon yayınlarıyla uygulanması.
Tiyatro öğretmeni : Tiyatro bilgilerini ve tekniğini öğreten kimse.
Toplu öğretim : İşlenilen konuların dikkate alınması gereken organik bir yapısı bulunduğu, öğretimde ayrıntıların birbirlerine eklenmesi yerine daha önceden bütünün bilinmesinin ve ve anlaşılmasının zorunlu olduğu düşüncesine dayanan, çocukların özellikle temel eğitimleri sırasında baş vurulan bir öğretim yolu. bk. öğretimde toplulaştırma.
Truman öğretisi : İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa ülkelerinin, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği kontrolüne girmesini önlemek amacıyla bu ülkelere Amerika Birleşik Devleti tarafından iktisadi ve askeri yardım sağlanmasını öngören ve 1947 yılında ABD Başkanı Harry S. Truman tarafından açıklanan öğreti.
Ücretli öğretmen : Bir okulda asıl öğretmeni bulunmayan dersleri saat başına aldığı ücret karşılığında okutan kimse.
Vekil öğretmen : Hasta ya da özürü olan bir asil öğretmenin yerine derse giren ve onun öteki görevlerini de yapan geçici öğretmen.
Yabancı öğretmen : Kendisiyle yapılan bir sözleşme gereğince belli bir süre herhangi bir okulda ders veren yabancı uyruklu öğretmen.
Yetişmen öğretmen : Göreve yeni atanmış olup tecrübeli bir ya da birkaç öğretmenin gözetimi altında eğitim ve öğretim çalışmalarına katılarak kendini yetiştirmekte olan öğretmen, bk. asil öğretmen.
Yetiştirici öğretim : Herhangi bir alanda, bir konuda yetersizliği görülen bir öğrenciyi ya da öğrenci kümesini yetiştirmek amacıyla yapılan özel öğretim.
Yüksek öğretim : Ortaöğretimin üstünde, üniversite, akademi ve yüksek okullar ile bu eğitim kurumlarını yönetmek görevini ve sorumluluğunu taşıyan birimlerden oluşan örgüt. Daha önce ortaöğretimden geçen ve ileri derecede bir düşünü olgunluğu düzeyine ulaşan kimselere üniversite, akademi, teknik ve yüksek meslek okulları gibi türlü eğitim kurumlarınca planlanıp uygulanan öğretim.
Yüksek öğretmen okulu : Liselere ve dengi okullara türlü dallarda öğretmen yetiştiren yüksek öğretim kurumu.
Açık öğretim : Dersleri radyo, televizyon vb. araçlarla yayımlanan veya posta ile ilgililere ulaştırılan eğitim.
Dil öğretimi : Bir dili öğretme işi.
Etkin öğretim : Ele alınan bir sorunun çözümünde, geleneksel öğretim yöntemlerinden yararlanmak yerine, ilgili birkaç bilgi alanında araştırma, deneme ve inceleme yapmaya önem veren öğretim.
Gece öğretimi : Yükseköğretim kurumlarında gece yapılmış olan öğretim.
Öğreti : Bilimde, felsefede bir görüşü bir sistem içinde belli bir anlayışa, düşünceye dayalı olarak oluşturan ilke ve dogmalar bütünü, doktrin. Belli bir görüşe dayalı çalışma anlayışının bütünü. Birbirine bağlı bilimsel veya felsefi düşünceler birliği, meslek. Toplumda herhangi bir alanda çığır açan bir düşünce adamının ortaya koyduğu görüşler, ilkeler bütünü, doktrin.
Öğretici : Öğretme, yetiştirme ve açıklama niteliğinde olan, didaktik.
Öğreticilik : Öğretici olma durumu.
Öğretilme : Öğretilmek işi.
Öğretilmek : Öğretme işi yapılmak.
Öğretim : Belli bir amaca göre gereken bilgileri verme işi, tedris, tedrisat, talim. Öğrenmeyi kolaylaştıracak etkinlikleri düzenleme, gereçleri sağlama ve kılavuzluk etme işi.
Öğretim bilgisi : Öğretim ilke, yöntem ve yollarına ilişkin genel sorunları inceleyen bilgi dalı, didaktik.
Öğretim elemanı : Üniversitelerde eğitim, öğretim faaliyetlerini yürüten kimse, akademisyen.
Öğretim görevlisi : Yükseköğretim kuruluşlarında öğretim üyesi bulunmayan dersler için geçici veya sürekli olarak görevlendirilen, ders veren ve uygulama yaptıran kimse.
Öğretim programı : Bir okulu bitirmek veya bir alanda uzmanlaşmak için okunması gereken ders ve konuları kapsayan plan, ders programı, müfredat, müfredat programı.
Öğretim üyesi : Yükseköğretim kuruluşlarında görevli profesör, doçent ve yardımcı doçent, akademisyen.
Öğretim yardımcılığı : Öğretim yardımcısı olma durumu.
Öğretim yardımcısı : Yükseköğretim kurumlarında belirli süreler için görevlendirilen uzman, çevirici, araştırma görevlisi ve eğitim öğretim planlamacısı, öğretim görevlisi, okutman.
Öğretim yılı : İlk ve ortaokul ile üniversitelerde öğretimin başladığı ve sona erdiği gün arasında geçen süre.
Öğretiş : Öğretme işi.
Öğretme : Öğretmek işi.
Öğretmek : Bir kimseye bir konuda bilgi ve beceri kazandırmak. Bilinmeyen bir konuda bilgi sahibi olmasını sağlamak. Yetenek kazandırmak.
Öğretmen : Mesleği bilgi öğretmek olan kimse, hoca, muallim, muallime.
Öğretmenevi : Öğretmenlerin barınma, yemek, eğlence vb. gereksinimlerini karşılamak üzere yapılmış bina.
Öğretmenlik : Öğretmenin görevi.
Rehber öğretmen : Öğrencilerin özel durumlarıyla yakından ilgilenen ve öğrenciye, zorluklar karşısında yardımcı olan öğretmen.
Sınıf öğretmeni : İlköğretimin ilk beş yılında görev alan öğretmen.
Sınıf öğretmenliği : Sınıf öğretmeninin yaptığı iş.
Teknik öğretim : Bir tekniğin veya teknik yöntem ve becerilerin kazandırılmasına ağırlık veren öğretim.
Temel öğretim : Temel eğitimin uygulanması.
Yaygın öğretim : Yaygın eğitim sistemi ile gerçekleştirilen öğretim.
Diğer dillerde Öğrenmenin süreksizliği kuramı anlamı nedir?
İngilizce'de Öğrenmenin süreksizliği kuramı ne demek ? : discontinuity theory of learning
Bu kısımda Öğret nedir? Öğret ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Öğret tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Öğret hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.