In a word türkçesi In a word nedir

In a word ile ilgili cümleler

English: I'll put in a word for you.
Turkish: Senin için bir şey ekleyeceğim.

English: In a word, he is a coward.
Turkish: Tek kelimeyle bir korkaktır o.

English: In a word, I don't trust him.
Turkish: Kısacası ona güvenmiyorum.

English: In a word, it's ridiculous.
Turkish: Tek kelimeyle, gülünç.

English: In a word, I think he is an idiot.
Turkish: Bence tek kelimeyle o bir idiot.

In a word ingilizcede ne demek, In a word nerede nasıl kullanılır?

In : Olarak. İçeriye. İçinde. Mevsimi gelmiş. İç. İçeri. Tutulan. Halinde. Da. İktidardaki.

A : Argonun simgesi. Atom ağırlığı. Pek iyi. Amperin simgesi. Miktar belirtir. Belirli bir tür veya nitelikteki. La (müzik terimi). Herhangi bir. Bir. İngiliz alfabesinin birinci harfi.

Word : Laf. Emir. Sözcük. Parola. İfade etmek. Kısa konuşma. Haber. Anlatmak. Bilgi. Sözcüklerle ifade etmek.

In a bad condition : Kötü durumda.

In a bad fix : Zor bir halde. Zor bir durumda. Zor durumda. Sıkıntıda.

In a certain sense : (belli) bir bağlamda veya anlamda.

In a circle : Daire çizen. Daire içinde. Etrafında dönen.

In a body : Birlikte. Yek vücut. Birleşmiş. Tek vücut olarak. Birleşik. Hep beraber. Birlikte birleşmiş. Hep birlikte.

 

In a bad temper : Öfkeli. Öfkesi burnunda. Burnundan soluyan. Kızgın. Sinirli. Öfkeli olarak. Sinirli olarak. Kızgınca.

In a bad way : Kötü bir şekilde. Kötü bir durumda. Sarhoş. Tehlikede. Çok hasta. Kötü durumda.

İngilizce In a word Türkçe anlamı, In a word eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak In a word ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Nominately : İsminde. Bilhassa. İsmen. Özellikle. İsmiyle. Şöyle ki.

In a sense : Bir yönden. Bir şekilde. Bir bakıma. Bir anlamda. Bir manada.

Synopses : Özet. İcmal. Toplu bakış. Hülasa. İlk üç incil.

In a nutshell : Birkaç sözle. Özet olarak. Az cümle ile. Özetle. Kısa ve öz olarak. Az ve öz olarak.

Compendiously : Muhtasar olarak. Özlü bir şekilde. Muhtasar bir biçimde. Özetle. Özet olarak.

Fleetingly : Bir an için. Anlık. Hızlıca. Geçici bir şekilde.

Bruskly : Aniden. Laubali bir şekilde. Kaba bir şekilde.

Conspectus : Özet. Genel bakış. Taslak. Plan.

Viz : Demek ki. Demek oluyor ki.

Bottom line : Sonuç. Temel neden. (asıl) önemli olan. Alt çizgi. Hareketli bir balıkçı gemisinin arkasından bırakılarak taşlık, kırmalık yerlerde sürütmek suretiyle av yapan oltalar. (bilançoda) nihai kar-zarar hanesi. Temel sebep. Uzun lafın kısası. Netice.

In a word synonyms : apercus, outline, that is, scilicet, precis, evanescently, gist, concise, concisely, utterly, in brief, precises, precising, so to speak, apercu, namely, capitulation, gists, scil, in sum, id est, ie, the operative word, that is to say, on the upshot, in short course, summary, just, finally, in other words, shortly, precised, you know.