Şaha nedir, Şaha ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Balık tutmakta kullanılan, üç ağaç arasına geçirilmiş ağ.

Çocukların oyunda kullandıkları iri aşık.

Şaha ile ilgili Cümleler

  • “Aydınlıktan huylanan atlar şaha kalkarak deli gibi dörtnala ileri atılıyorlardı.”
  • Düğünümüzde söyleyebilsen şahane oldurdu.
  • Bu şahane görünüyor.
  • Şahane bir iş yaptın.
  • Ali şahane görünüyor.
  • Onun piyano çalışı şahane görünüyordu.
  • O şahane değil miydi.
  • Jale kesinlikle şahane görünüyor.

Şaha ile ilgili Atasözü veya Deyim

şaha kalkmak : at ön ayaklarını yerden kesip arka ayakları üstünde durmak, şahlanmak Mecaz anlamı taşkınlık göstermek, coşmak, kükremek.

Şaha anlamı, tanımı

Şaha galkmak : Şaha kalkmak

Şahab : Badem.

Şahabettin : Dinin yıldızı.

Şahabettinköy : Erzurum ili, Hınıs ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi.

Şahadet : Tanıklık. şahıs: kişi. şâhid: tanık. [Bakınız: Şehadet].

Şahadettin : [Bakınız: Şehadettin].

Şahalak : Uzun boylu.

Şahamet : [Bakınız: Şehamet].

Şahan : Şahin. Ağacın orta sürgünü. Güçlü ve güzel anlamında sevgi belirtmek için söylenir: Aslanım, sahanım, oğlum. [Bakınız: Şahin].

Şahana : Öşür toplayıcı.

Şahanelik : Odalardaki küçük odunluk.

Şahankanadı : Bir namazlık deseni. (Saçıkara İslahiye Gaziantep).

Şahanlık : İnsan ayağının basmadığı, sarp, dağlık yer.

 

Şahaplı : Elâzığ şehrinde, Baskil ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi. Elâzığ kenti, Hankendi nahiyesine bağlı bir yerleşim yeri. Osmaniye ilinde, Kadirli ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim yeri.

Şahar : Sarılarak uzayan bitkilere dayak olan sırık. Kent. Tırmanıcı bitkilerin yanlarına vurulan sırık; fasulye sırığı.

Şahat : Tanık. İki kaya arasındaki boşluk. Şahit. Güçlü, güzel cins at, atların şahı.

Şahata : Taş yontmaya yarayan iki ağızlı gereç.

Şahane : Hükümdarla ilgili, hükümdara özgü olan. Hükümdara yakışacak durumda olan. Çok güzel, mükemmel, üstün nitelikli.

Şahap : Akan yıldız.

Tutmak : Elde bulundurmak, ele almak. Herhangi bir durumda kalmasını sağlamak. Ulaşmak, varmak. Otobüs, vapur, uçak vb. hasta etmek. Uygun gelmek, çelişmez olmak. Bir şey düşünmek. Alacağa ya da vereceğe saymak. Hedef olarak almak. Kapatmak, sarmak. Hürriyetinden yoksun bırakıp bir yere kapamak, tevkif etmek. Avlamak. Yapışarak veya sokularak çıkmaz olmak. Bırakmamak. Beddua, dua, ah vb. etkisini göstermek, gerçekleşmek, yerine gelmek, varmak. Bir işe herhangi bir anlayışla girişmek. Herhangi bir durumda bulundurmak. Beklenen sonucu vermek. Askerlikte, bankacılıkta durdurmak, blokaj. Gereğini yapmak, yerine getirmek. Başlamak. Sarmak, bürümek. Denetimi ve yetkisi altına almak. Hizmetine almak veya kiralamak. Yaklaştırmak. Bağlamak. İşgal etmek. Kaplamak. İzlemek. Bir kimsenin yerini almak. Benimsemek, beğenmek. Asılmak, kuvvetlice sarılmak. Biriktirmek, tasarruf etmek. Takım oyunlarında karşı takımdaki bir oyuncuyu yakından izlemek, markaja almak. Bir sanat eseri geniş ilgi görmek. Desteklemek, birinden yana çıkmak. Para toplamı ...-e varmak, değeri olmak. Sunmak. Kullanmak. Varsaymak, farz etmek. Bir şeyi kullanması için uzatmak. Yanında bulundurmak, alıkoymak. Bir yerde kalmasını sağlamak. Ele geçirmek, yakalamak. Sürmek, zaman almak. Kırağı, çiğ veya kar bir yüzeyde görünür durumda olmak, kalmak. İş görebilmek. Uğramak.

 

Diğer dillerde Şah kartal anlamı nedir?

İngilizce'de Şah kartal ne demek ? : imperial eagle