Actions türkçesi Actions nedir

Actions ile ilgili cümleler

English: His actions always contradicted his word.
Turkish: Onun eylemleri hep sözleriyle çelişiyordu.

English: He doesn't understand that his actions work against his own interests.
Turkish: O, onun eylemlerinin kendi çıkarlarına karşı çalıştığını anlamıyor.

English: Her actions are inconsistent with her words.
Turkish: Hareketleri ile sözleri tutarsız.

English: His actions do not always correspond to his words.
Turkish: Yaptıkları her zaman söyledikleriyle bağdaşmıyor.

English: Her actions disturb me.
Turkish: Onun davranışları beni rahatsız ediyor.

Actions ingilizcede ne demek, Actions nerede nasıl kullanılır?

Actions speak louder than words : Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Lafla peynir gemisi yürümez. Yapılan eylemler söylenmiş niyetlerden daha önemlidir.

Beep on error actions : Hata durumunda ses çıkar.

Disabled actions : Devre dışı kalmış işlemler.

Matching of actions : Sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Devinimde uyuşum. İki ya da daha çok çekime bölünmüş devinimin, kesiksiz, akıcı biçimde görünmesini sağlayan uyuşum çeşidi.

 

Method of physical actions : Fiziksel hareketler yöntemi. Stanislavski oyunculuk dizgesinde psikofiziksel işlemin fiziksel yanı. duyguyu yakalamak için fiziksel hareketten yararlanma olgusu. bu çalışmanın dokuz öğesi vardır : büyüleyici «eğer», belirli ortam, imgelem, dikkati odaklama, gerçek ve inanma, duygu-düşünce alışverişi, duruma uyma, hız-tartım, coşkusal bellek.

Above the line transactions : Çizgi üstü işlemler. Ödemeler bilançosunda mal, hizmet ve sermaye hareketlerini kapsayan bölümlerde yer alan ve ödemeler dengesi fazlası ya da açığına yol açan işlemler. krş. otonom işlemler, denkleştirici işlemler.

Atopic reactions : Toz akarlarıyla temas sonucunda ortaya çıkan, burun yangısı, astım, egzama gibi klinik belirtilerle ayırt edilen tip ı aşırı duyarlılık reaksiyonu. Atopik reaksiyonlar.

All transactions : Tüm işlemler.

Sequence of actions : İşlem sırası. İşlem dizisi.

Take joint actions : Birlikte hareket etmek.

İngilizce Actions Türkçe anlamı, Actions eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Actions ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Saving : Para biriktirme, varlık sağlama. Kazandırıcı. Bir ekonomide belirli bir dönemde yaratılan gelirin tüketilmeyen, yani harcanmayan kısmı. cari gelirin bir kısmının tüketilmeden gelecekte kullanılmak üzere ayrılması. Bkz.save. Tutum. Kurtaran. Kazanç. Tasarruf. Kurtarıcı. Durumu idare eden.

Swing : Hoş bir ritmi olmak. Sendelemek. Sallanmak. Yalpalamak. Salıntı. Sallamak. Hız (salınım gücü). Yumruk savurmak. Fırlatmak. Salınarak yürümek.

Accentuation : Vurgulu okuma. Oyun düzeninde tasarımın bir öğesi. bir uygulamada çeşitli yöntemlerle kişiler, yığınlar, eşyalar ve simgeler vurgulanır. yönetmenin önemli işlerinden biri seyircinin en çok gözüne çarpması gereken şeyi seçmesidir. vurgu, gövde görünüşleri, değişik alanlar, ilişkiler, karşıtlıklar, yükseltiler vb. ile sağlanır. sahne konuşmasında bir tümceyi, belli bir durum içindeki anlamını doğru vererek söylemek için uygun sözcükleri yoğunlaştırmakta kullanılan ses vurgusu. Harekeleme. Vurgu işaretlerini koyma. Ahenk durağı ile birbirinden ayrılmış kelime öbeklerinde, çok kez vurgulu hece üzerine düşen ve anlamı güçlendirmek üzere onun şiddetini artıran vurgu: ey türk gençliği/ birinci vazifen/ türk istiklalini/ türk cumhuriyetini/ ilelebet muhafaza/ ve müdafaa etmektir./ mevcudiyetinin/ ve istikbalinin/ yegane temeli/ budur./ bu temel/ senin/ en kıymetli hazinendir. (m.k. atatürk, nutuk, s. 607). || dur yolcu/ bilmeden gelip bastığın || bu toprak/ bir devrin/ battığı yerdir. || eğil de kulak ver/ bu sessiz yığın || bir vatan kalbinin/ attığı yerdir. (n.h. onan, çakıl taşları, ant., s. 921) vb. Ahenk vurgusu. Önemle belirtme. Vurgu. Vurgu işaretleri koyma.

 

Pick : Aşırmak. Kürdan. Seçme. Burun karıştırma. Toplanan ürün miktarı. Gelişmek. Seçip almak. Gitar penası. Hasat. Tellere vurarak titreştirmek yoluyla gitarı çalmaya yarayan; kemik, plastik ve boynuz benzeri malzemelerden yapılan küçük gereç.

Bruxism : Diş gıcırdaması. Diş gıcırdatma. Bruksizm. Dişlerin bastırarak gıcırdatılması (özellikle uyku esnasında).

Coaction : Engelleme. Bir canlının diğer bir canlı üzerindeki etkisi. Baskı. Koaksiyon. Zorlama. Cebir. Etkileşim. Birbirini etkileme.

Catharses : Boşalma. Ötürük. Katarsis (güzel sanatlar). Katarsia. Katarsiz. Rahatsız edici duyguları dışa vurarak onlardan kurtulma. Arınma. İshal. Katarsis.

Employment : İktisat, ekonomi alanlarında kullanılır. Memuriyet. Çalıştırma, işe alma, kullanma. işgücünü kapsayan bölümün çalıştırılması tekniği. Hizmet. İş. İşe alma. Geniş anlamda üretim faktörlerinin, dar anlamda ise emeğin üretim sürecinde kullanılması. Görev. İş verme.

Effectuating : Yerine getirme. Oluşturmak. Meydana getirmek. Üretme. Gerçekleştirmek. Tesir etme. Sonuç verme.

Reference : Yazıların başlarına ve sol kenarlarına konulan sayı, ya da sözcükler. bir kişi hakkında o kimsenin bilgi ve yeteneklerini ve diğer özelliklerini kapsayan belge. Ağzına alma. Bilgisayar, iktisat, ekonomi alanlarında kullanılır. Üstüne alma, önerme, bilgi verme. bir nesnenin oluşunu başka bir nesnenin sonucu olarak sayma, ya da bir nesneyi bir başkasından çıkmış olarak gösterme. İşinden ayrılan işçiye işveren tarafından verilen ve görevini iyi yaptığını belirten belge. Kaynakçayı işaretlemek (kitap). Danışma. Arıtlama. Başvurma. Yararlanılan kaynak.

Actions synonyms : human action, human activity, carrying into action, activeness, agency, law suit, runs, deed, practices, effecting, commotion, behaviours, leavening, impingements, clouts, assertions, labor, affecting, accenting, thing, economy, active, taking, play, demeanors, conflict, jump start, doings, the course of events, stupefaction, demeanour, clouted, concussion.

Actions zıt anlamlı kelimeler, Actions kelime anlamı

Stabilization : Denge sağlama. Dengede tutma. Stabilizasyon. Sabit kılma. İstikrar. Kararlılık. Değişmezlik durumuna getirme. Durultum. Bir aygıtın elektriksel besleme çevrimine konulan bir durultucu ile gerilim çalkantılarını kesme.

Stabilisation : Dengeli hale getirme. Dengede tutma. Durağanlaştırma. Kararlılık. Saptama. Değişmezlik durumuna getirme. Durulma. Stabilleştirme (stabilization olarak da yazılır). İstikrarlı hale getirme.

Inactivity : Tembellik. Avarelik. Hareketsizlik. Tesirsizlik. Durgunluk. Üşengeçlik. Etkisizlik.

Actions antonyms : dormant, inactiveness, inaction.