Etki nedir, Etki ne demek
- Bir kimse veya nesnenin başka bir kişi veya şey üzerindeki gücü, tesir.
- Bir kimse üzerinde bırakılan izlenim.
- Bir etken veya bir sebebin sonucu, yardım
"Etki" ile ilgili cümle
- "Tokadın etkisi kötü oldu."
- "Sustu, istediği etkiyi tam olarak yapmak için olmalıydı bu." - T. Buğra
- "Yaşadıklarını yazmanın böylesine bir etki yapabileceğinden hiç haberim yoktu." - A. Kutlu
Yerel Türkçe anlamı:
Eziyet, sıkıntı, aşırı güçlük.
Büyü.
Felsefi anlamı:
Bir şeyin verdiği izlenim. (Ör. Etki yapmak, iyi bir etki yapmak.)
Nedensellik bağlantısı içinde: a. Bir nedenin sonucu olarak düşünülen olay. b. Bir nedenin doğurduğu gerçek olay.
-> Nedenin bağlılaşık kavramı.
Bir fizik terimi olarak tanımı:
Birtakım sonuçlar, tepkiler, olaylar ya da görüngüler ortaya çıkaran neden.
Hukuki terim anlamı:
1) te'sîr. 2) hüküm.
Tiyatro'daki terim anlamı:
Bir oyun sırasında belirli bir etki yapmak için kullanılan müzik, gürültü, sis, yağmur, kar, güneş, gece, fırtına, yıldırım gibi her çeşit ses ve ışık öğelerinin tümü.
Bilimsel terim anlamı:
(Deneysel tasarım) Bir etken düzeyinin değişimi ile yanıtta oluşacak değişiklik.
Nedensellik,bağlantısı içinde bir nedenin sonucu.
Özdeğin sonsuz türlerinden bir ya da birkaçının, başkalarında uyandırdığı her türlü iz ve iz bırakma eylemi.
Yığın iletişiminde kaynaktan çeşitli araçlarla aktarılan iletilerin okur, izleyici, dinleyici gibi alımcılar üzerindeki etkileyici sonucu.
İngilizce'de Etki ne demek? Etki ingilizcesi nedir?:
effect, influence, act
Fransızca'da Etki ne demek?:
acte
Osmanlıca Etki ne demek? Etki Osmanlıca'da ne anlama gelir?:
tesir
Etki anlamı, kısaca tanımı:
Etki bırakmak : Kuvvetli bir biçimde etkilemek.
Etki etmek : Etkilemek.
Etkisini göstermek : Etkisini ortaya koymak, belli etmek.
Bozucu etki : Enerji sisteminde aniden ortaya çıkan, üretim kaybından, yük kesintisinden veya tesis, kablo, hat arızasından kaynaklanan belirgin değişiklik.
Kılcal etki : Birbirine değen bir sıvı ile bir katının molekülleri arasındaki etki.
Yan etki : Dolaylı yapılmış olan etki, yan tesir. Tedavi için uygulanan ilacın kişide kullanım amacı dışında sebep olduğu olumsuz etki, yan tesir.
Etkileme : Etkilemek işi, tesir.
Etkilemek : Etkiye uğratmak, tesir etmek. Karşısındaki kişiyi kendi duygu ve istekleri doğrultusuna yöneltmek.
Etkilenme : Etkilenmek işi.
Etkilenmek : Etkiye uğramak, müteessir olmak.
Etkileşim : Birbirini karşılıklı olarak etkileme işi.
Etkileşimli : Etkileşimi olan, interaktif.
Etkileşme : Etkileşmek işi.
Etkileşmek : Karşılıklı olarak birbirini etkilemek.
Etkili : Etkisi olan, tesirli, müessir, patetik.
Etkili madde : Etken madde.
Etkili olmak : Etkisi duyulmak, etkisini göstermek, tesirli olmak.
Etkililik : Etkili olma durumu, tesirlilik, müessiriyet.
Etkimek : Etkide bulunmak, tesir etmek.
Etkin : Kimyasal tepkimelere katılma yatkınlığı gösteren (molekül, atom). Fiilde bulunan, etkinlik gösteren, edilgin karşıtı. Hareketli, işleyen, çalışan, faal, aktif, dinamik.
Etkin öğretim : Ele alınan bir sorunun çözümünde, geleneksel öğretim yöntemlerinden yararlanmak yerine, ilgili birkaç bilgi alanında araştırma, deneme ve inceleme yapmaya önem veren öğretim.
Etkin okul : Eğitim etkinliklerinin planlanması, uygulanması ve değerlendirilmesi konularında öğrencilere geniş çapta katılma imkânı sağlayan okul.
Etkinci : Toplumsal veya politik değişim meydana getirmek, belirli sorunlara dikkat çekmek için özel amaçlı etkinlik gerçekleştiren kimse, aktivist.
Etkincilik : Toplumsal veya politik değişim meydana getirmek, belirli sorunlara dikkat çekmek için özel amaçlı etkinlik gerçekleştirme, aktivizm. İnsan hayatı ve düşüncesinde başlıca gerçekliğin etki ve eylem olduğunu öne süren öğreti ve dünya görüşü, aktivizm.
Etkinleşmek : Etkin özellik kazanmak.
Etkinleştirme : Etkinleştirmek durumu, aktivasyon.
Etkinleştirmek : Etkin duruma getirmek.
Etkinlik : Bir işletmenin, bir kurumun belli bir alandaki eylemi, faaliyet, aktivite. Etkin olma durumu, müessiriyet. Fiilde bulunanın, etkin olanın niteliği. Bir canlının iç veya dış uyaranların etkisiyle giriştiği çalışma durumu. İnsanın çevresiyle arasındaki ilişkileri düzenleyen her türlü eylemi.
Etkinlik merkezi : Konserlere, konferanslara elverişli dinleme salonu, oditoryum.
Etkisiz : Etkisi olmayan, tesirsiz, nötr.
Etkisiz hale getirmek : Etkisizleştirmek. yakalamak. öldürmek.
Etkisizleşme : Etkisizleşmek işi.
Etkisizleşmek : Etkisiz duruma gelmek.
Etkisizleştirme : Etkisizleştirmek işi, pasifikasyon.
Etkisizleştirmek : Etkisiz, etki yapamaz duruma getirmek.
Etkisizlik : Etkisiz olma durumu, tesirsizlik.
Aşırı etkin : Yaşına göre çok daha fazla hareketli olan (kimse), hiperaktif.
Aşırı etkinlik : Aşırı etkin olma durumu, hiperaktivite.
Eğitici etkinlik : Okul yöneticilerinin denetimi altında temizlik, çevre koruma, düşünce geliştirme gibi ders dışı yürütülen çalışma, eğitsel etkinlik.
Eğitsel etkinlik : Eğitici etkinlik.
Görsel etkileme : Görme yoluyla etkileme yöntemi.
Işın etkin : Işın etkinliği olan, radyoaktif.
Işın etkinlik : Alfa, beta veya gama ışınlarını yayma özelliği, radyoaktivite.
Radyo etkinliği : Işın etkinlik, radyoaktivite.
Soğuk duş etkisi yapmak : Ansızın bildirilen tatsız bir haber olumsuz bir tepki yaratmak.
Sosyal etkinlik : Bilgilendirme, yardımlaşma, eğlendirme gibi toplum veya grup yararına düzenlenen etkinlik, sosyal faaliyet.
Üzerinde etkisi olmak : Bir kimsenin kişiliğinin oluşumunda etkin olmak.
Kimse : Herhangi bir kişi, kim olduğu bilinmeyen kişi.
Nesne : Belli bir ağırlığı ve hacmi, rengi olan her türlü cansız varlık, şey, obje. Öznenin dışında kalan her konu, obje. Geçişli fiili bütünleyen yalın veya belirtme durumunda bulunan tümleç.
Kişi : Çekimli fiillerde ve zamirlerde konuşan, dinleyen, sözü edilen varlık, şahıs. Kadın veya erkeğe verilen genel ad, şahıs, zat, nefer. Erkek. Oyun, roman, hikâye vb.nde yer alan kimse. Eş, koca.
Tesir : Etki.
Etken : Etki eden şey, faktör. Bir madde üzerinde belli bir değişiklik yapan şey, müessir. Doğrudan doğruya öznenin yaptığı işi anlatan, öznesi belli olan fiil, etken fiil, aktif, aktif fiil, malum, edilgen karşıtı.
Yardım : İşlerin daha etkin ve verimli olabilmesi için sağlanan katkı, destek. Kendi gücünü ve imkânlarını başka birinin iyiliği için kullanma, muavenet. Bir ülkeye bağış veya ödünç olarak verilen para ve ihtiyaç maddeleri. Bağış, iane. Etki.
İzlenim : Bir durum veya olayın duyular yolu ile insan üzerinde bıraktığı etki, intiba, imaj. Uyaranların, duyu organları ve ilişkili sinirler üzerindeki etkileri veya belirli bir durumun kişi üzerindeki çözümlenmemiş bütün etkisi, intiba.
Bir : Aynı, benzer. Beraber. Bir kez. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı). Eş, aynı, bir boyda. Ancak, yalnız. Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek. Tek. Bu sayı kadar olan. Bu sayıyı gösteren 1 ve I rakamlarının adı. Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer. Sayıların ilki. Sadece.
Üzerinde : ... ile ilgili, üzerine. Üstünde.
Etki alanı : Bir kentin çevresinde yer alan, onun ürettiği mallardan ve işgörülerden yararlanan büyüklü küçüklü tüm yerleşmeleri kapsayan ve özekteki kentin önemi oranında sınırları genişleyebilen ekonomik uzam.
Etki alanı isim çözücüsü : (EAİÇ)
Etki aşaması : Belirli bir dizi içindeki uyaran-tepki davranışının ödüllenmesi ya da cezalandırılmasının, ondan önceki ya da onu izleyen uyaran-tepkiler üzerinde köreltici ya da pekiştirici etkiler yapması.
Etki ettirmek : (kimya)
Etki karışımı : (Deneysel tasarım) İşlem sayısının artması dolayısıyla bölüklerin büyümesi durumlarında, bu bölükleri küçültmek amacıyla, bazı etken ya da etkileşimlerin önemli görülmeyen bazı bölük etkileri ile karıştırılması durumu.
Etki süzgeci : Alıcı merceğine takılarak, saptanacak görüntüde çeşitli optik etkiler, hileler oluşturan süzgeç çeşidi.
Etki - tepki : İki nesnenin birbirlerine karşılıklı olarak uyguladıkları eşit ve zıt yönlü kuvvetler. Newton'un üçüncü devinim yasası her etkiye karşı eşit bir tepki oluştuğunu belirler.
Etki tepki fonksiyonu :
Etki yasası : (Thorindike) Uyaranla tepki arasındaki ilişkinin, tepkinin başarılı olduğu ya da ödüllendirildiği zaman güçlenmesi, başarısız kaldığı ya da cezalandırıldığı zaman zayıflaması ilkesi.
Etki yaygınlığı : Bir tepkinin sonuçlarının doyurucu oluşu ya da olmayışı ile ilgili etkilerin, durumun kapsamı içine giren ya da ona bitişik durumda bulunan şeyler üzerine de yayılacağını savunan bir varsayım
Etki ile ilgili Cümleler
- Onları etkilemeye çalışıyorduk.
- Etkileneceğini biliyordum.
- Etkilendim, Tom.
- Bakteriyel enfeksiyonlara karşı etkilidir.
- Ben Tom'u etkilemek zorundayım.
- Yanıtın çok takdir ediliyor ve bizim daha etkili biçimde hazırlanmamıza olanak sağlayacak.
- Etkilendin, değil mi?
- Etkilendim.
- Etkilendiğimi itiraf etmek zorundayım.
- Sorular ve cevaplar etkileşimde büyük bir rol oynarlar.
- Etkilendin mi?
- Ali da beni etkiledi.
- O çok yaşlı olmasına rağmen etkindir.
- Etki küresini büyütmeye çalıştı.
Diğer dillerde Etki anlamı nedir?
İngilizce'de Etki ne demek? : n. effect, influence, action, efficacy, efficiency, effectiveness, forcefulness, reflection, reflexion, bearing, clout, drag, drift, force, hold, impact, impress, impression, imprint, incidence, interest, jolt, leaven, penetration, point, potency
Fransızca'da Etki : action [la], ascendant [le], effet [le], emprise [la], impression [la], incidence [la], empire [le], influence [la], autorité [la]
Almanca'da Etki : n. Ausstrahlung, Auswirkung, Effekt, Eindruck, Einfluss, Ergebnis, Folge, Impression, Tragweite, Wirkung
Rusça'da Etki : n. действие (N), воздействие (N), влияние (N), эффект (M), действенность (F), впечатление (N), веяние (N)
Bu kısımda Etki nedir? Etki ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Etki tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Etki hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.