Havuz nedir, Havuz ne demek

Havuz; kökeni arapça dilinden gelmektedir.

  • Su biriktirme, yüzme, çevreyi güzelleştirme vb. amaçlarla altı ve yanları mermer, beton benzeri şeylerden yapılarak içine su doldurulan, genel olarak üstü açık yer.
  • Bir amaç güdülerek farklı kaynaklardan gelen paranın ilgililere daha sonra paylaştırılmak üzere toplandığı belirli bir yer.
  • Büyük gemilerin onarılmak için çekildikleri yer
  • Kum, asit vb. konulan çukur yer.

"Havuz" ile ilgili cümle

  • "Kum havuzu."
  • "Ben havuzu seyrederken o giysileriyle içine dalardı." - R. Mağden

Yerel Türkçe anlamı:

İyice olgunlaşmadan kuruyan buğday, arpa ve benzeri tahıllar: Bu yıl ekinler hep havuz kaldı.

Buğday arpa ve benzeri tahıllar yıkanırken suyun üstüne çıkan kepek.

Hafız.

Su ürünleri alanındaki kelime anlamı:

Su giriş ve çıkışı kontrol altında olan, suyu istenilen düzeyde ayarlanabilen, gerektiğinde tamamen kurutulabilen, balık üretimi amacıyla kullanılan, kullanım amacı ve yapım biçimine göre değişik biçimleri olan, doğal ve yapay yapı.

İngilizce'de Havuz ne demek? Havuz ingilizcesi nedir?:

pool, repository, pond

Fransızca'da Havuz ne demek?:

bassin

Gezilecek görülecek bir yer, şehir olarak tanımı:

Sivas ili, Kangal belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir yer.

Havuz hakkında bilgiler

 

Havuz, yüzme veya süs amaçlı kullanılan, içi su ile doldurulan çukurdur. Havuzların dip kısmı, günümüzde beton ve bunun gibi sert nitelikli maddeler katıştırılarak sıvanmaktadır. Havuz, günümüz dünyasında, tatil aktivitelerinin başında gelmektedir. Standart spor amaçlı yüzme havuzlarının uzunlukları.

Havuz ile ilgili Cümleler

  • Ali havuza geri atladı.
  • Havuza düştüm.
  • Yüzme havuzunu temizlemeyi bitir ve patron sana ödeme yapacak.
  • Havuza gidiyoruz.
  • Havuz yüzülemiyecek kadar çok sığ.
  • Yüzme havuzunda bir sürü mutlu çocuk vardı.
  • Havuz boş.
  • Bir yüzme havuzumuz yok.
  • Havuz mahallede tüm çocuklar tarafından ortak kullanılır.
  • Havuz temiz su dolu.
  • Hiç kimse havuza atlayacak ilk kişi olmak istemiyor.
  • Ali yüzme havuzuna düştü.
  • Havuza gitmek istemiyorum.
  • Ali yerel bir yüzme havuzunda bir cankurtaran.

Havuz anlamı, kısaca tanımı:

Yüzme : Yüzmek işi. Yüzme sporu.

Beton : Bu malzemeden yapılmış. Çimentonun su yardımıyla kum, çakıl vb. maddelerle karışması sonucu oluşan sert, dayanıklı, bağlayıcı yapı malzemesi.

Çukur : Çevresine göre aşağı çökmüş olan yer. Çene ve yanaktaki gamze. Mezar.

Yüzer havuz : Denizde gemi onarımında kullanılan havuz.

Çöktürme havuzu : Pis suyun arıtılması amacıyla birbirini izleyen çeşitli havuzlarda kimyasal işlemlerle çöktürüldüğü havuz.

Kapalı yüzme havuzu : Kapalı bir mekân içine alınmış, suyu ısıtılan, yüzme sporunun yapıldığı havuz.

Kum havuzu : Atletlerin tek ve üç adım atlamada incinmemeleri için düştükleri yere yapılmış, içi kumla doldurulmuş alan.

Sağlık havuzu : İçindeki suyun birtakım düzeneklerle titreştirildiği özel havuz, jakuzi.

 

Yüzme havuzu : Spor, sağlık ve eğlence amacıyla yapılmış, belirli derinlikleri bulunan, suyla dolu olan yer.

Havuzcu : Otelde havuzla ilgili işlere bakan görevli. Havuz yapan kimse.

Havuzcuk : İdrar borularının böbrekle birleştikleri yerde huni biçimindeki genişlik.

Havuzlama : Havuzlamak işi.

Havuzlanmak : Gemi, onarılmak için havuza çekilmek.

Havuzlu : Havuzu olan.

Havuzsuz : Havuzu olmayan.

Biriktirme : Biriktirmek işi.

Çevre : Düzlem üzerindeki bir şekli sınırlayan çizgi. Bir birimden önce veya sonra gelen aynı türden birimlerin tümü, bunların oluşturduğu küçük grup, kontekst. Aynı konu ile ilgisi bulunan kimselerin tümü, muhit. Bir kimse ile ilişkisi bulunanlar, muhit. Hayatın gelişmesinde etkili olan doğal, toplumsal, kültürel dış faktörlerin bütünlüğü. Kişinin içinde bulunduğu toplumu oluşturan ortam. Yağlık. Bir şeyin yakını, dolayı, etraf, periferi.

Amaç : Bir kimseye veya bir kurula verilen özel amaçlı görev, misyon. Gaye. Hedef. Ulaşmak istenilen sonuç, maksat.

Mermer : Bu taştan yapılmış. Beyaz ve ince bir tür bez. Bileşiminde % 75'ten çok kalsiyum karbonat bulunan, genellikle beyaz, renkli ve damarlısı da olan, cilalanabilen, billurlaşmış kireç taşı.

Benzeri : Aynı.

Genel : Bir genelleme sonucunda elde edilen. Yetkisi ve sorumluluğu çok olan. Bir şeye veya bir kimseye özgü olmayıp onun bütün benzerlerini içine alan, umumi. Ayrıntıları göz önüne alınmayarak bütünü bakımından ele alınan. Herkesin yararlanabileceği (yer, nesne).

Asit : Turnusolün mavi rengini kırmızıya çevirmek özelliğinde olan ve birleşimindeki hidrojenin yerine maden alarak tuz oluşturan hidrojenli birleşik, hamız.

Amaçlı : Amacı olan, gayeli. Bir amaca yönelik.

Havuz balığı : [Bakınız: altınbalık] Kemikli balıklar (Teleostei) takımının, sazangiller (Cyprinidae) familyasından, 25 cm kadar uzunlukta, yeşil renkli, asıl yurdu Çin olan, akvaryumlarda da yetiştirilen bir tür. Altın balık. Kemikli balıklardan, sazangiller (Cyprinidae) familyasından, boyu 50 cm, ağırlığı 4 kg olabilen, etleri lezzetli, havuzlarda, küçük göletlerde ve akvaryumlarda süs balıkları olarak yetiştirilen bir tür, altın balık. (anlamdaş. altın balık, Carassius auratus) Kemikli-balıklar (Teleostei) takımının sazangiller (Cyprinidae) familyasından bir balık türü. Uzunluğu 25 cm. Yurdu Çindir. Rengi zeytin yeşilidir. Bundan yapma olarak küçük,kırmızı-turuncu ırklar elde edilmiştir. Süs balığıdır.

Havuz balık yetiştiriciliği : Ekonomik öneme sahip balıkların pazar büyüklüğüne kadar havuzlarda bakım ve beslemelerinin yapılması işlemi.

Havuz etmek : Fare buğdayı yiyerek toz haline getirmek: Sıçan buğday bırakmamış hepsini havuz etmiş.

Havuzbalığı : (zooloji)

Havuzbaşı : İzmir ilinde, Çırpı bucağına bağlı bir yerleşim yeri. Mardin şehri, Ömerli belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi.

Havuzculuk : Havuzcunun yaptığı iş.

Havuzdere : Yalova şehri, Altınova belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim yeri.

Havuzköy : Gaziantep şehrinde, Yavuzeli ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi.

Havuzlamak : Gemiyi onarmak için havuza çekmek.

Havuzlanma : Havuzlanmak işi.

Diğer dillerde Havuz anlamı nedir?

İngilizce'de Havuz ne demek? : n. pool, pond, basin, piscina, piscine

Fransızca'da Havuz : bassin [le], étang [le]

Almanca'da Havuz : n. Bassin, Becken, Teich

Rusça'da Havuz : n. бассейн (M), пруд (M), резервуар (M), док (M), садок (M)