Advises türkçesi Advises nedir

Advises ile ilgili cümleler

English: She advises him on technical matters.
Turkish: O, ona teknik konularda tavsiyede bulunur.

English: She advises me on technical matters.
Turkish: Teknik konularda bana tavsiyelerde bulunur.

English: She advises him on how to stay healthy.
Turkish: Ona nasıl sağlıklı kalınacağına dair nasihat ediyor.

English: He advises us.
Turkish: O bize öğüt verir.

English: I'm thinking of going somewhere for a change of air, since my doctor advises me to.
Turkish: Doktorum bana önerdiğinden beri, hava değişikliği için bir yere gitmeyi düşünüyorum.

Advises ingilizcede ne demek, Advises nerede nasıl kullanılır?

Misadvises : Kötü yol göstermek. Kötü öğüt vermek. Yanlış öğüt veya bilgi vermek.

Advise against : Uyarmak. Karşı uyarmak. Karşı ikaz etmek.

Advise on : Öğütte bulunmak. Nasihat çekmek. Öğüt vermek. Öğütlemek. Tembih etmek.

Advise somebody of something : Uyarmak.

Advise with : Danışmak. Akıl sormak.

Advise : Uyarmak. Haber vermek. Tavsiyede bulunmak. Danışmak. Salık vermek. Tavsiye etmek. Öğüt vermek. Fikir vermek. Öğütlemek. Bildirmek.

 

Advisership : Danışmanlık bürosu. Rehberlik eden bir kimsenin bürosu.

Advisers : Akıl hocası. Danışman. Müşavir. Danışman öğretmen.

Advisedly : Tartıp biçerek. Tedbirli olarak. Taammüden. Akıllıca. Düşünüp taşınarak. Bile bile. İyice düşünüp. İyice düşünerek. Kasten.

Advisees : Tavsiye alan. (eğitim) bir grup öğrenci arasından ders seçiminde yardımcı olması için fakülte öğrenci danışmanı olarak göreve getirilmiş olan öğrenci. Tavsiye alana kişi. Danışan.

İngilizce Advises Türkçe anlamı, Advises eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Advises ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Alerts : Alarma geçirmek. Gözünü açmak.

Affirm : Söz vermek. İddia etmek. Tekrarlamak. İleri sürmek. Tekrar söylemek. Onaylamak. Tasdik etmek. Söylemek. Beyan etmek.

Sermonise : Vaaz vermek. Vaaz çekmek. Nutuk atmak. Nutuk çekmek. Söylev vermek. Dini meseleler üzerine konferans vermek. Davranışlar ve ahlak üzerine vaaz vermek (ayrıca sermonize).

Instructs : Görevlendirmek. Yol göstermek. Talimat vermek. Okutmak. Bilgi vermek. Emir vermek. Öğretmek. Emretmek.

Recommend : İyi bir izlenim uyandırmak. Tavsiye vermek. Salık vermek. Beğendirmek. Tembih etmek. Önermek. İyi izlenim bırakmak.

Confer with : -ile danışmak. Müzakere etmek. -den öğüt istemek. Görüşmek. -ile görüşmek.

Apprising : Söylemek. Bilgi vermek. Haberdar etmek.

Announced : Anons etmek. Okumak. Duyurmak. Duyurulan. İlan etmek. Adaylığını açıklamak.

Misguide : Yanlış yola saptırmak. Yanlış yol göstermek. Saptırmak. Yanıltmak. Azdırmak. Kötü yola sevk etmek. Yanlış yönlendirmek. Baştan çıkarmak. Kötü yola sevketmek.

 

Briefed : Talimat. Avukat. Dava özeti. Kısa. Talimat veya bilgi vermek. Brifing yapmak. Özetlemek. Kısa ve öz. Avukat tutmak.

Advises synonyms : hash out, advise on, betides, debated, announce, proposition, conferred, announce for, apprised, consulted, instruct, counsels, counselled, catch up, consults, advise, sermonizing, warn, misadvise, dissuade, instructing, debate, sermonizes, alert, alert to, submit, discourage, commended, suggested, enlighten, make a motion, sermonized, apprizes.

Advises zıt anlamlı kelimeler, Advises kelime anlamı

Indicate : İşaret etmek. Sinyal vermek. Delalet etmek. Belirtisi olmak. İndike etmek. Göstergesi olmak. Bildirmek. Belirtmek. Göstermek.

Persuade : İkna etmek. Söz anlatmak. Aklını çelmek. İnandırmak. Kandırmak. Kafalamak. Laf anlatmak. Razı etmek.

Ill advised : Mantıksız. Akılsız. Düşüncesiz. Tedbirsiz. İhtiyatsız.

Advises antonyms : foolish.