Alleviating türkçesi Alleviating nedir

Alleviating ingilizcede ne demek, Alleviating nerede nasıl kullanılır?

Alleviating circumstances : Bir eylemin şiddetini azaltan koşullar (hukuk terimi). Hafifletici koşullar.

Alleviation : Yatışma. Hafifleme. Teselli.

Alleviations : Dinme. Azaltma. Hafifletme. Teselli. Yatışma. Hafifleme. Azalma.

Alleviative : Kolaylaştıran. Rahatlatan. Teskin edici. Küçülten (acı, ağrı, vs.). Azaltan.

Alleviate : Dindirmek. Hafifletme. Hafiflemek. Yüreğine su serpmek. Hafifletmek. Hafifleme. Bastırmak. Azalma. Azalmak. Yatıştırma.

Alleviate a problem : Bir sorunu gidermek. Bir sorunu yatıştırmak. Bir problemi azaltmak. Bir zorluğu kolaylaştırmak.

Alleviates : Hafiflemek. Yüreğine su serpmek. Yatıştırmak. Dindirmek. Azalmak. Hafifletmek. Azaltmak. Kısmen gidermek. İçine su serpmek. Teskin etmek.

Alleviators : Rahatlatan veya azaltan kişi (fiziksel veya duygusal acı, ıstırap, vs.). Yatıştırıcı.

Alleviated : Dindirmek. Teskin edilmiş. Yatıştırmak. Bastırmak. Teskin etmek. Azaltmak. Hafifletmek.

Alleviant : Yatıştırıcı. Yatıştıran bir şey. Dindirici. Hafifletici.

İngilizce Alleviating Türkçe anlamı, Alleviating eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Alleviating ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

 

Abridges : Kesmek. Mahrum etmek. Tenkis etmek. Kısaltmak. Kısmak. Kısaltmak (yazılı bir eseri). Özetlemek.

Calms : Sakinleştirmek.

Liberalisation : Serbestleştirme. Liberalleştirme. Liberalleşme. Serbestleşme. Libere etme. Gereksiz kısıtlama ve engellerin kaldırılarak ekonominin dışa açılması. Liberalizasyon. Liberal olma eylemi veya süreci. Piyasa mekanizmasına işlerlik kazandırılması. Liberal hale gelme eylemi veya süreci (ayrıca liberalization).

Assuage : Kesmek. Tatmin etmek.

Lull : Hareketsizleştirmek. Geçici bir sessizlik olmak (konuşmada). Uyuşturmak. Cansızlık. Uyutmak. Hareketsizleşmek. Rehavete kapılmak. Uyuşmak. Yatışmak. Hareketsizlik.

Relief : Destek. Boşaltma. Dublör. Takviye kuvvetleri. Teselli. Çare. Ferahlama. Rölyef. İç ferahlığı. İmdat.

Abated : Kısılmış. Azalmak. (bir haberin veya yayının) çıkmasını yasaklamak (hukuk terimi). Azaltılmış. Hafiflemek.

Appeasing : Yatıştıran. Yatıştırıcı. Gidermek. Sakinleştirmek. Gönlünü almak. Yatıştırma.

Abridging : Özetlemek. Mahrum etmek. Kısaltmak. Kısaltmak (yazılı bir eseri). Kesmek. Tenkis etmek. Kısmak.

Lulling : Teskin etme. Uyuşturmak. Uyuşmak.

Alleviating synonyms : easement, detente, assuaged, becalm, abate, abridge, decompressing, bear against, attempered, assuagement, calmer, easing, step down, diminution, decompression, alleviate, asswage, allayed, decrease, assuaging, reduction, calmest, calm, lulled, bear down, liberalization, lulls, relaxation, palliation, alleviated, attemper, abating, alleviates.

Alleviating zıt anlamlı kelimeler, Alleviating kelime anlamı

 

Increase : Yükselmek. Üremek. Artmak. Artışa geçmek. Büyümek. Yükseklik, herhangi bir mal ya da nesneye ilişkin değerin arttırılması. Artma. Eder artırımı. Arttırmak.

Compression : Bir merceğin kapsadığı alanın, film boyu değişmediği halde artırılmasını sağlayan optik işlem. sıkıştırmaca dayanan geniş görüntülük işlemlerinde, konunun iki yandan basıklaştırılmış olarak filme görüntü vermesi. Sıkıştırma; bir oluşum üzerine onu sıkıştıracak biçimde dışarıdan baskı yapma. sıkışma; dışarıdan baskı sonucu sıkışma; tazyik altında kalma. Kompresyon basınç ölçümü. Kısaltma. Bastırma. Bilgisayar, sinema, televizyon, veterinerlik alanlarında kullanılır. Kompresyon. Basınçlandırma. Özetleme. Tazyik.

Intensifying : Kuvvetlendirmek. Yoğunlaşmak. Şiddetlendirmek. İyi bir görüntü veremeyecek kadar zayıf olan bir filmin, kimyasal işlemlerle yoğunluğunun artırılması. Yoğunlaştırmak. Koyulaştırma. Sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Koyulaştırmak. Şiddetlenmek. Pekiştirmek.