Lull türkçesi Lull nedir

  • Cansızlık.
  • Hareketsizlik.
  • Hareketsizleştirmek.
  • Yatışmak.
  • Uyutmak.
  • Rahata düşmek.
  • Yatıştırmak.
  • Geçici bir sessizlik olmak (konuşmada).
  • Rehavete kapılmak.
  • Teskin etmek.
  • Uyuşturmak.
  • Hareketsizleşmek.
  • Uyuşmak.

Lull ile ilgili cümleler

English: Ann sang a lullaby for her little sister.
Turkish: Ann küçük kız kardeşine bir ninni söyledi.

Lull ingilizcede ne demek, Lull nerede nasıl kullanılır?

Lullabies : Ninni.

Lullaby : Ninni.

Lullabying : Ninni.

Lulled : Uyutmak. Teskin etmek. Geçici bir sessizlik olmak (konuşmada). Uyuşturmak. Hareketsizleştirmek. Rehavete kapılmak. Yatıştırmak. Rahata düşmek. Uyuşmak. Yatışmak.

Lulling : Teskin etmek. Uyuşturmak. Yatıştırmak. Teskin etme. Uyuşmak.

Lulu : Olağanüstü. Olağanüstü şey. Kadın ismi.

Lulls : Uyuşturmak. Rehavete kapılmak. Yatıştırmak. Geçici bir sessizlik olmak (konuşmada). Rahata düşmek. Uyuşmak. Yatışmak. Hareketsizleştirmek. Uyutmak. Teskin etmek.

Acetyl cellulose : Asit anhidritlerin selülozu etkimesinden elde edilen ester; asetat tabanın temel özdeği. Asetilselüloz. Selüloz asetat. Sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Asetil selüloz.

Lulus : Olağanüstü şey. Kadın ismi. Olağanüstü.

Acellular vaccine : Hücresiz aşı. Hücrelerin antijenik kısımlarını içeren aşı.

 

İngilizce Lull Türkçe anlamı, Lull eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Lull ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Suspension : Bir sıvıda brown devininiminin etkisiyle sürekli devinip dibe çökmeyen, çok küçük katı taneciklerini içeren iki evreli dizge. Geçici olarak durdurulma. Katı bir maddenin parçacıklarının sıvı ya da yine katı bir madde içinde, onun parçacıkları ile erimeksizin karışması. süspansiyonda dağılma fazı ve dağılan faz olarak iki faz vardır. Geçici olarak durdurma. Kural dışı, yakışıksız bir davranışta bulunan ayaktopu oyuncusuna verilen, oyuncunun para vermesini gerektiren ya da onu belirli bir zaman, kimi kez de ömür boyu oynamaktan uzaklaştıran karşılık. Çözünmeyen özdek parçacıklarının, dibe çökmeden bir sıvı içinde kalmış durumu. Durdurulma. Cezanın ertelenmesi. Askılama. Asılma.

Drowses : Pineklemek. Kestirmek. Uyuklama. Ayakta uyumak. Uyku getirmek. Uyuklamak.

Inertia : Atalet. Bir nesnenin bulunduğu durumu koruması ya da durağanlık durumu. Durağanlık. Durgunluk. Süredurum. Bir nesnenin dış etki buiunmadığı sürece değişmeyen koşullarda kalma eğilimi. Aynı konum ya da koşulların korunması. newton'un eylemsizlik ilkesi. bir cisme bir kuvvet etki etmedikçe o cisim durgunluk ya da düzgün doğrusal devinme halini korur. Eylemsizlik. Etkileşime girmeme.

Immobilise : (finans) varlıkları sabit sermayeye dönüştürmek (immobilize olarak da yazılır). Hareketini sınırlamak. Hareketini kısıtlamak. Kımıldayamaz hale getirmek. Felce uğratmak. Kımıldayamaz duruma getirmek. Yerinde tutmak. Sabitlemek. Bloke etmek. (finans) madeni veya kağıt paraları tedavülden çekmek.

 

Allay : Dindirmek. Azaltmak.

Inactiveness : Pasiflik. Etkin olmama durumu. Durağanlık. Halihazırda kullanılmama durumu. Durgunluk. Ağrı bir şekilde hareket etme durumu. Aktif olmama durumu. Tembellik.

Pinion : Kanat. Bir dişli çiftindeki küçük çaplı dişli. Elini kolunu bağlamak. Kanatlarının ucunu kesmek. Kolunu kanadını kırmak. Kanat (şiir). Kanatlarının ucunu kesmek (kuşun uçmasını engellemek için). Bağlamak. Elini ayağını bağlamak. İri kanat tüyü.

Clicked : Tıkırdatmak. Kanı kaynamak. Çıtırdamak. Kapanıvermek. Jetonu düşmek (argo terim). Şansı olmak. Başarmak. Hoşlanmak. Sükse yapmak.

Inanimation : Durgunluk. Donukluk. Sıkıcılık.

Hypnotises : Hipnoza sokmak. Hipnotize etmek. İpnotize etmek. Cezbetmek. Büyülemek (hypnotize olarak da yazılır). Uykuya daldırmak. Kontrol altına almak. (britanya ingilizcesi) hipnotize etmek. Büyülemek.

Lull synonyms : anesthetise, appeasing, clicking, come off the boil, insentience, desensitise, apathies, cohere, lethargies, immobilize, anaesthetizing, allayed, anaesthetized, lulling, inactivities, pause, lulls, calmer, calm, anaesthetised, attemper, quiet down, anaesthetising, moderates, drowsed, cools, aridity, chime in with, languors, be in accord with, clicks, inertitude, immobilities.

Lull zıt anlamlı kelimeler, Lull kelime anlamı

Agitate : Telaşlandırmak. Galeyana getirmek. Kamuoyunu kışkırtmak. Üzmek. Tahrik etmek. Dalgalandırmak. Başkaldırmak. Acı vermek. Kışkırtmak. Sarsmak.

Louden : Yükseltmek. Yükselmek. Yükselmek (ses vb).

Lull ingilizce tanımı, definition of Lull

Lull kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : That which soothes. To cease or abate for a time. The power or quality of soothing. To quiet. To subside. To calm. A lullaby. To cause to rest by soothing influences. To soothe. As, the storm lulls. To compose. To become gradually calm.