Autobuses türkçesi Autobuses nedir

Autobuses ingilizcede ne demek, Autobuses nerede nasıl kullanılır?

Autobus : Otobüs.

Autobahn : Otoyol. Otoban. Almanya'da otoyol.

Autobahns : Almanya'da otoyol. Otoban.

Autobiographer : Otobiyografisini yazan kimse. Otobiyografi yazarı. Otobiyograf yazan.

Autobiographers : Otobiyografisini yazan kimse. Otobiyografi yazarı.

Autobiographical film : Sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Bir yönetmenin, kendi yaşamından derlediği gereçlere dayanarak, kendi yaşayışını, deneyimlerini yansıtarak çevirdiği film. Özyaşamöyküsel film.

Autobiography : Öz-yaşam öyküsü. Otobiyografi. Kendi hayat hikayesi. Özgeçmiş. Özyaşamöyküsü. Öz geçmiş. Kılavuzluk çalışmalarında, bireyin kendini ve sorunlarını nasıl gördüğüne ilişkin değerli bilgiler elde etmeye yarayan kişisel yaşamöyküsü. Bir kişinin yaşamöyküsünü kendi kaleminden veren yapıt. Özyaşam öyküsü.

Autobiographically : Otobiyografik olarak.

Autobiographies : Özgeçmiş. Kendi hayat hikayesi. Öz geçmiş. Otobiyografi. Özyaşamöyküsü.

Autobiographical : Otobiyografi (bir kimsenin kendisi tarafından yazışan hayat hikayesi) ile ilgili. Otobiyografiye özgü. Otobiyografik.

İngilizce Autobuses Türkçe anlamı, Autobuses eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Autobuses ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

 

Omnibuses : Seçmeler. Antoloji.

School bus : Okul servisi. Çocukları okula götürmekte ve okuldan almakta kullanılan büyük otobüs. Okul otobüsü. Okul taşıtı.

Charabanc : Bazı çevrelerde hala kullanılan. Otobüs anlamında bir sözcük. Bir sürü yolcu taşıyan araç (fransızca'dan). (ingiliz kullanımı) tur otobüsü (fransızca'dan).

Omnibus : Antoloji. Tanıtım kitabı. Geniş kapsamlı. Çok maddeli. Omnibüs. Çok amaçlı. Seçmeler. Büyük otobüs.

Minibus : Kaptıkaçtı. Genellikle 12 kişi veya daha az yolcu alan küçük otobüsler. Minibüs.

Roof : Yuva. Çatı olmak. Çatısını örtmek. Dam. Çatısını yapmak. Çatı. Damını yapmak. Üstünü kapamak. En yüksek çekit ya da düzey. Tavan.

Trackless trolley : Raysız tramvay.

Fleet : Seyretmek. Çabuk. Park. Yürük. Donanma. Alay. Çevik. Filo. Fani. Süratli.

Coach : Fayton. Antrenörlük yapmak. Özel öğretmen. -i çalıştırmak. Eğitmek. Yetiştirmek. Çalıştırıcı. Özel ders vermek. Koçluk yapmak.

Autobuses synonyms : passenger vehicle, public transport, motorcoach, autobus, trolley coach, double decker, window, motorbuses, motorbus, trolleybus, bus, busbar, buses, jitney.