Chestnut türkçesi Chestnut nedir

  • Kayıngiller (fagaceae) familyasından 30 m kadar boylanabilen, kışın yapraklarını döken, fındık tipi meyvesi olan bir tür.
  • Biyoloji alanında kullanılır.
  • Kestane.

Chestnut ile ilgili cümleler

English: Ali wanted to help Mary pick up chestnuts.
Turkish: Ali Mary'nin kestaneleri toplamasına yardım etmek istedi.

English: I like roasted chestnuts.
Turkish: Kestane kebabını severim.

English: He cleared the street of chestnuts.
Turkish: Sokağı kestanelerden temizledi.

English: Anna has chestnut brown hair, but Magdalena has blonde hair.
Turkish: Anna'nın kestane kahvesi saçı var fakat Magdalena'nın sarı saçı var.

English: Boil chestnuts for at least 15 minutes.
Turkish: Kestaneleri en az on beş dakika boyunca kaynat.

Chestnut ingilizcede ne demek, Chestnut nerede nasıl kullanılır?

Chestnut bellied sandgrouse : Kuşlar (aves) sınıfının, güvercinler (columbiformes) takımının, çöl tavuğugiller (pteroclidae) familyasından, türkiye'de yalnız şanlı urfa ve gazi antep civarında görülen, açık step bölgelerde yaşayan, tohumlarla beslenen yerli bir kuş türü. Kahverengi karınlı step tavuğu.

Chestnut color : Atlarda beden, bacaklar, yele ve kuyruğu örten kılların kırmızı renkte veya kırmızı rengin biraz açık veya koyu tonlarında olması. Al don.

 

Chestnut tree wood : Kestane ağacı kerestesi.

American chestnut : Amerikan kestanesi.

Candied chestnut : Kestane şekeri.

Old chestnut : Bayat fıkra.

Sweet chestnut : Tatlı kestane. Yenebilen kestane. Kestane.

Small chestnut : Kuzukestanesi.

Horse chestnut : Atkestanesi. Hippocastanaceae familyasından, 20-30 m boyunda, yaprakları elsi bölmeli, çiçekleri dik duruşlu ve salkım şeklinde, pembe ve beyaz noktalı, park ve caddelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen, bir tür ağaç. At kestanesi. Hintkestanesi.

Chestnuts : Doru. Bayat espri. Kestane rengi. Bayat fıkra. Kestane.

İngilizce Chestnut Türkçe anlamı, Chestnut eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Chestnut ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Aardvarks : Yerdomuzu. Yer domuzugiller. Memeliler (mammalia) sınıfının, damarlı dişliler (tubulidentata) takımından, vücutları aralıklı olarak kıllarla örtülü, parmakları ve kulakları büyük, kanca tırnaklı türleri içine alan bir familya. Damarlı dişliler. Memeliler (mammalia) sınıfının, etenliler (placentalia) alt sınıfından, az sayıda ve sütun biçiminde sıralanmış ve her birinin bir kanalı olan minesiz ve köksüz dişleri olan, ağızları boru biçiminde uzamış, kulakları büyük, seyrek kıllı, parmaklarında büyük kanca şeklinde tırnakları olan türlere sahip bir takım.

Chromatic : Renközü olan. renksemezin karşıtı. Renklerle ilgili. Yarım seslerden oluşan ses dizisi. Renkli. Renksel. Renkser. Biyoloji, gitar, kimya, sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Parlak renkli ya da boyandığında parlak renk meydana getiren. Renge ilişkin olayları ya da nesneleri belirleyen (özdek). içinden geçen güneş ışığını tek renkli bileşenlerine ayıran (özdek). Renkle ilgili.

 

A cells : Alfa hücreleri. Pankreasın langerhans adacıklarında glukagon salgılayan, içlerinde özel boyalarla boyanan, fevkalade parlak, alkolde çözünmeyen, kırmızı renkli granüller bulunan, az sayıdaki hücre. a hücreleri. hipofiz bezinin ön lobunda (pars distalis) yer alan, içlerinde asidofil granüller taşıyan, boyayı emen, büyüme hormonunu salgılayan bez hücreleri. asidofil hücreler. 3.mayalarda eşeyli üreme sırasında a hücresiyle beraber zigotu oluşturan hücre. A hücresi.

Abambulacral area : Abambulakral bölge. Derisi dikenlilerin tüp ayak taşımayan ve genellikle madreporitin de yer aldığı vücut bölgesi.

Sweet chestnut : Yenebilen kestane. Tatlı kestane.

American chestnut : Amerikan kestanesi.

Abo blood groups system : Abo kan grupları sistemi. Dokuz numaralı insan kromozomunda bulunan ve kırmızı kan hücresinde belli antijenleri gösteren bir alel sistemi.

A protein : A proteini. Triptofan sentetaz enziminin bir protein alt birimi. laktoz sentetaz enziminin bir parçası. tek iplikli rna fajlarındaki bir protein. olgunlaşma proteini. tütün mozaik virüsünün deneysel olarak meydana getirilen protein kılıfının bir oligomeri. Tek iplikli rna fajlarındaki bir protein.

Chinquapin : İnce uzun yaprakları ve minik yenebilir kabuklu yemiş meyvesi olan kayın familyasından çalımsı kestane. Abd'nin güneyinde yukarda sıralanan iki ağacında minik kabuklu kuruyemiş meyvesi (ayrıca chinkapin). Pasifik sahillerinin derin oluklu kabuğu koyu yeşil yaprakları olan ve yenilemeyen bir kabuklu yemiş veren yaprak dökmeyen ağacı (kayın veya akağaç familyasından).

Marrons : Kestane (genellikle içi kast edildiğinde).

Chestnut synonyms : japanese chestnut, castanea ozarkensis, dwarf chestnut, ozark chinquapin, allegheny chinkapin, castanea pumila, european chestnut, castanea dentata, genus castanea, castanea sativa, castanea crenata, eastern chinquapin, chinese chestnut, chestnut tree, american sweet chestnut, ozark chinkapin, castanea mollissima, a cell, marron, spanish chestnut, acacia, a chromosome, aardwolf, maroon, a site, abacus bodies, abramis zone, marooning, abiotic factor, abductor muscle, abiotic environment, castanea, tree.

Chestnut zıt anlamlı kelimeler, Chestnut kelime anlamı

Achromatic : Renksiz. Perdesi değişmeyen. Renksemez. Biyoloji, sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Renközü olmayan. (siyah, beyaz ve gri, renksemezdir). renkserin karşıtı. Renksiz; renk meydana getiren en küçük uyartıya duyarsız. Akromatik. Renk değişikliği yapmayan, ışığı renklerine ayırmadan kıran, akromatik, akromatoz.

Uncolored : Tarafsız. Renksiz. Boyanmamış. Boyasız.

Chestnut ingilizce tanımı, definition of Chestnut

Chestnut kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Of a reddish brown color. Of the color of a chestnut. As, chestnut curls. The edible nut of a forest tree (Castanea vesca) of Europe and America. Commonly two or more of the nuts grow in a prickly bur.