Debilitating türkçesi Debilitating nedir

  • Güçsüzleştiren.
  • Halsiz bırakan.
  • Zayıflatma.
  • Elden ayaktan düşüren.
  • Yapamaz hale getiren.
  • Zayıflatan.

Debilitating ile ilgili cümleler

English: Cancer patients often have to deal with debilitating bouts of nausea.
Turkish: Kanser hastaları sıklıkla bulantı nöbetlerini azaltmakla uğraşmak zorundadır.

Debilitating ingilizcede ne demek, Debilitating nerede nasıl kullanılır?

Debilitating stress : Aşırı bitkinliğe neden olan stres. Elden ayaktan düşüren stres.

Debilitation : Zayıflatma. Güçten düşürme.

Debilitations : Güçten düşürme. Zayıflatma.

Debilitative : Zarar verici. Zayıflatıcı. Zayıflatan. Zarar veren. Güçten düşüren.

Debilitate : Güçsüzleştirmek. Sarsmak. Zayıflatmak. Takatini kesmek. Takatten düşürmek. Güçten düşürmek. Kuvvetten düşürmek. Zaafa uğratmak.

Debilitates : Güçsüzleştirmek. Sarsmak. Güçten düşürmek. Zaafa uğratmak. Zayıflatmak. Kuvvetten düşürmek. Takatten düşürmek. Takatini kesmek.

Debilitant : Kuvvetsiz. Halsiz. Debilitan.

Debilitated : Zayıflatmış. Dermansız. Zayıflamış.

İngilizce Debilitating Türkçe anlamı, Debilitating eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Debilitating ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Impairments : Bozma. Bozulma. Azalma.

 

Enfeeblements : Kuvvetsizlik. Zayıflatılma. Dermansız bırakma. Zayıflatma veya güçsüzleştirme eylemi. Mecalsiz bırakma. Güçsüzlük. Zayıflık. Zayıf düşürme.

Exhausting : Yorucu. Boşaltan. Tüketme. Egzoz. Gaz boşaltma. Hava boşaltma. Çok yorucu. Zahmetli. Tepe boşluğundaki havanın uzaklaştırılması.

Emasculation : Eneme. Burma. Kuvvetten düşürme. Sansür etme. Hadım etme. Yumuşatma. Emaskülasyon.

Attenuations : Kısma. Zayıflama. İnceltme. Azalma. Cılızlama. Hafifletme. Azaltma. Söndürme.

Attenuation : Güç yitimi. Azaltma. Bir patojenin bağışıklık oluşturma yeteneğini değiştirmeden hastalık oluşturma yeteneğinin azaltılması. İnceltme. Bir sesin gürlüğünün zaman zaman azalması ya da yitmesi durumu. Azalma. Zayıflama. Hafifletme. Bir ışınım kaynağının, içinden geçtiği madde ile etkileşmesi sonucu, miktarca azalması. Kısma.

Infirmative : Bozan. Geçersiz kılan. Fesheden.

Enervation : Zayıflık. Kuvvetten düşürme. Gevşeklik. Moral bozukluğu. Enervasyon.

Draining : Süzdürme. Bunaltıcı. Boşaltma. Dökme. Bezdirici. Yorucu. Fazlalık suyu boşaltma işi. Süzgeçten geçirme. Akıtan. Akıtma.

Impairment : Zarar. Bozmak. Bozukluk. Noksan. Bozulma. Bozma. Azalma. Özürlülük. Sakatlık.

Debilitating synonyms : debilitation, emasculations, emasculative, weakening, enfeebling, weakener, damping, marasmic, weakeners, enervator, invalidation, enervating, emasculator, debilitations, enervators, enfeeblement, debilitative, emasculators.

Debilitating zıt anlamlı kelimeler, Debilitating kelime anlamı

Invigorating : Canlandırıcı. Canlandırma. Canlı.