Encapsules türkçesi Encapsules nedir

Encapsules ingilizcede ne demek, Encapsules nerede nasıl kullanılır?

Encapsule : Sıkıştırılmak. Kapsüle saklamak. Koyulaştırmak. Kapsamak. Özetlemek. Kısa ve öz biçimde açıklamak. Kapsüle koymak. İçermek. Kapsüllemek. Yoğunlaştırmak.

Encapsuled : Kapsüle koymak. Koyulaştırmak. Kapsüle saklamak. İçermiş. Kapsamış. Yoğunlaştırmak. Sıkıştırılmak. Özetlenmiş. Kısa ve öz biçimde açıklanmış. Kapsüllemek.

Encapsulate : Sarmalamak. Özetlemek. Kapsamak. Kısa ve öz biçimde açıklamak. İçermek.

Encapsulated : Enkapsül. Kapsüle saklanmış. Sıkıştırılmış. Etrafı kapsülle çevrili, enkapsül. Kapsüllü. Yoğunlaştırılmış. Koyulaştırılmış. Kapsüllenmiş. Kapsüle konulmuş. Enkapsüle.

Encapsulates : Sarmalamak. Özetlemek. Kapsamak. Kısa ve öz biçimde açıklamak. İçermek.

Encapsuling : Yoğunlaştırmak. Özetleme. Kapsüllemek. Kapsama. İçerme. Kapsüle saklamak. Sıkıştırılmak. Kısa ve öz biçimde açıklama. Kapsüle koymak. Koyulaştırmak.

Encapsulations : Kapsülleme. (telekomünikasyon) bir veri yapısının başka birine dahil edilmesi. Kapsüle konulma. Tek programda bağımsız olarak çalışması için gerekli tüm yöntemler ve verilerin girilmesi. Kapsüllenmiş olma durumu. Sarma. Muhafaza içine yerleştirme. Kapsüllenme. Kuşatma. Kapsüle saklanma.

 

Encapsidation : Bir protein kalıbındaki virüs genetik malzemesinin çevrilmesi.

Encapsulating : Özetlemek. Kapsamak. Kapsama. İçermek. Kısa ve öz biçimde açıklamak. Kısa ve öz biçimde açıklama. Özetleme. İçerme.

Encapsulation : Kapsüllenmiş olma durumu. Muhafaza içine yerleştirme. Tek programda bağımsız olarak çalışması için gerekli tüm yöntemler ve verilerin girilmesi. Kapsül içine alma. Kapsülleme. (telekomünikasyon) bir veri yapısının başka birine dahil edilmesi. Sarma. Kapsüllenme. Kapsüle konulma.

İngilizce Encapsules Türkçe anlamı, Encapsules eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Encapsules ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Encapsuling : İçerme. Kısa ve öz biçimde açıklama. Özetleme. Kapsama.

Docketed : Özet olarak deftere geçirmek. Makbuz. Adres etiketi. Etiketlemek. Etiket. Bekleyen davalar listesine kaydetmek. İş listesi. Gündem. Fiş.

Carry : Ağırlığını çekmek. Desteğini kazanmak. Sevketmek. Nakletmek. Elde. Başarmak. Sağlamak. Büyülemek. Taşımak.

Condensing : Donan. Sıvı hale dönüşmek (gaz). Yoğunlaştırma. Yoğunlaşma. Kondenserli. Donucu (krem vb). Yoğunlaşan. Yoğunlaştırıcı. Dondurucu.

Compacting : Kompaksiyon. Sıkışma. Sıkıştırma. Isıl işlemle cam yoğunluğunu artırma. Dosya sıkıştırılıyor. Düzenleniyor. Sıkılaştırmak. Sıkılama. Sıkıştırmak.

Contains : Eşit olmak. Bunu içerir. İçerir. Zaptetmek. İhtiva etmek. İçeriği. İçerdiği. Frenlemek.

 

Embrace : Sarmak. İçine almak. Kucaklama. Sahiplenmek. Beslemek (ümit). Kabul etmek (bir teklifi). Bağrına basmak. İnanmak. Sarılma.

Boil down : Kaynayarak suyunu çekmek. Kısa kesmek. Kısmak. Özüne indirgemek. Suyunu çekmek. Kaynatarak azaltmak. Kısaltmak. Özü kalana kadar kaynamak. Özetini çıkarmak.

Compresses : Kısaltmak. Birkaç sözcükle anlatmak. Sıkıştırmak. Basınç yapmak. Basmak. Bastırmak. Kompres yapmak.

Compact : Pudra kutusu. Yoğun. Pekiştirmek. Antlaşma. Sözleşmek. Anlaşmak. Sıkı. Sıkıştırmak. Anlaşma.

Encapsules synonyms : condense, comprising, be inclusive of, comprehend, do a sum, comprises, abstract, docket, comprised, embodying, concentrate, be rushed, compacts, abstracts, compress, blankets, abridges, blanketed, coagulates, intensify, compass, encapsulates, darken, capsulated, enrich, intensifies, deepen, count in, comprehended, abridge, deepened, darkens, embody.