Exemplifier türkçesi Exemplifier nedir

  • Gösterici.
  • Anlatan kimse.
  • Örneklerle gösteren kimse.

Exemplifier ingilizcede ne demek, Exemplifier nerede nasıl kullanılır?

Exemplified : Örnek oluşturmak. Resmi sureti gösterilmiş. Örnek olmuş. Örnek vermek. Misal teşkil etmiş. Örneklemek. Tasdikli sureti çıkartılmış. Resmi onaylı suretini çıkarmak. Temsil etmek. Örnek olarak gösterilmiş.

Exemplifies : Örnek olmak. Örnek oluşturmak. Örneklemek. Resmi onaylı suretini çıkarmak. Temsil etmek. Örneklerle göstermek. Örnek vermek. Örnek göstermek. Örneklerle açıklamak. Örneklendirmek.

Exemplification : Örnek. Tam ve eksiksiz onaylı suret. Numune. Örneklendirme. Timsal. Resmi onaylı suret. Örnekleme. Sembol. Resmi mühürlü suret. Misal.

Exemplifications : Örnekleme. Resmi onaylı suret. Resmi mühürlü suret. Örneklendirme. Sembol. Misal. Numune. Tam ve eksiksiz onaylı suret. Örnek. Timsal.

Exemplify : Örnek olmak. Örneklendirmek. Örneklerle göstermek. Örnek oluşturmak. -in örneği olmak. Örnek vermek. Örneklerle açıklamak. Örneklemek. Resmi onaylı suretini çıkarmak. Örnek göstermek.

Exempligratia : Mesela.

Exempli : Örnek.

Exemplifying : Resmi onaylı suretini çıkarmak. Temsil etmek. Örnek göstermek. Örnek vermek. Örnek oluşturmak. Örnek teşkil etme. Örnek olma. Örneklemek.

 

İngilizce Exemplifier Türkçe anlamı, Exemplifier eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Exemplifier ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Designative : Öznel. Nominatif. Yalın. Belirtici.

Tellers : Söyleyen. Banko asistanı. Banka gişesindeki memur. Gişe elemanı. Banka veznedarı. Veznedar. Anlatıcı. Veznedar (bankada). Banka memuru.

Teller : Söyleyen. Gişe elemanı. Anlatan. Oy sayıcı. Anlatıcı. Banka memuru. Veznedar. Banka gişesindeki memur. Veznedar (bankada).

Indicant : Ortaya döken. Gösterge. Gösteren (şey). Gösteren. İşaret eden. Belirten.

Narraters : Anlatıcı. Sunan. Anlatan. Hikaye anlatan kimse. Bir oyunun perdeleri arasında hikaye veya tanımlayıcı metin okuyan kimse (ayrıca narrator).

Cinematograph : Sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Film çevirmek. Film makinesi. Çevirim eylemi. Sinematograf. Film çekme makinası. Sinema filmlerini görüntülüğe yansıtarak izlenmesini sağlayan aygıt. (göstericiler, film boylarına göre, 8 mm'den 70 mm'liklere kadar değişir; ancak hepsinin ortak özelliği, alıcının çözümlediği devinimin bireşimini gerçekleştirerek bu devinimi doğal biçimiyle vermektir. bir göstericinin başlıca bölümleri şunlardır: göstericide kullanılacak filmin takıldığı verici makara bölümü ile bu filmin gösterim sırasında sarıldığı alıcı makara; filmin aralı devinimini sağlayan düzenek; filmin bu aralı devinim sırasında önünde durakladığı pencere ve bu duraklama sırasında düzenli aralıklarla ışık kaynağı ile film arasına girerek ışığı açıp kapayan örtücü; filmin, ses bölümünde düzgün devinimini sağlayan düzenek; ses bölümü (okuma bölümü); gösterici ışıtacı (ışık kaynağı); gösterici merceği). Sinema makinesi. Çevirmek.

 

Denotive : Belirtici. Gösteren. Belirten. İşaret eden.

Display unit : Gösterme ünitesi. Gösterim birimi. Görüntü birimi. Bilgisayar, bilişim alanlarında kullanılır. Genellikle bir katod ışınlı ekrandan oluşan, istenen verilerin kullanıcıya ya da işletmene iletilmesi için veri çıkışı (ya da ışık kalemiyle veri giriş-çıkışı) amacıyla kullanılan donanım birimi. kısaca gösterici de denir. Gösterici birim. Görüntü ünitesi. Ekran.

Demonstrationists : Bir halk gösterisinde yer alan kimse. Gösteri yapan kimse. Gösteri düzenleyen kimse. Öğretmek veya açıklamak için gösterim metodu kullanan kimse. Gösteri yapan kişi.

Relator : Ele veren. Muhbir. Hikaye eden.

Exemplifier synonyms : displayer, narrater, deictic, exhibiter, demonstrators, demonstrator, film projector, entertainers, exhibiters, entertainer, depictors, depictor.

Exemplifier ingilizce tanımı, definition of Exemplifier

Exemplifier kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : One who exemplifies by following a pattern.