Fallow deer türkçesi Fallow deer nedir

  • Alageyik.
  • Çift parmaklılar (artiodactyla) takımının, geyikgiller (cervidae) familyasından, 140 cm kadar uzunlukta, 90 cm kadar yüksekliği olan, yazın ak benekler taşıyan, erkekleri boynuzlu bir tür.
  • Sığın.
  • Biyoloji alanında kullanılır.

Fallow deer ingilizcede ne demek, Fallow deer nerede nasıl kullanılır?

Fallow : Nadasa bırakmak. Devetüyü. Nadas. Yoz. Ekilmemiş toprak. Nadasa bırakılmış. Nadasa bırakılmış toprak. Nadasa bırakılan toprak. Nadas etmek. Ekilmemiş.

Deer : Karaca. Geyik. Geyik benzeri hayvan.

Fallow field : Bir sene için sürülmüş ve ekilmemiş olarak bırakılmış tarla. Nadasa bırakılmış tarla.

Fallow land : Nadasa bırakılmış toprak. Verimliliğini artırmak için bir dönem veya daha fazla tohum ekilmeden bırakılmış toprak. Nadasa bırakılan toprak.

Fallow lands : Nadasa bırakılan toprak. Nadas arazi.

Fallow up : İzleme. Bir alan uygulamasında soru çizinliklerinin dağıtılmasından başlayarak toplanmasına değin geçen kollama süreci.

İngilizce Fallow deer Türkçe anlamı, Fallow deer eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Fallow deer ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Abiotic environment : Organizmanın topografi, jeoloji, iklim, inorganik besin maddeleri gibi biyolojik olmayan faktörlerden oluşan çevresi. Organizmanın topografi, jeoloji, iklim ve inorganik besin maddeleri gibi biyolojik olmayan faktörlerden oluşan çevresi. Abiyotik ortam. Cansız çevre. Abiyotik çevre.

 

A site : A yeri. Ribozomun üzerinde amino asit taşıyan taşıyıcı rna ların bağlandığı yer. aminoasil yeri, aminoaçil yeri.

A protein : Triptofan sentetaz enziminin bir protein alt birimi. laktoz sentetaz enziminin bir parçası. tek iplikli rna fajlarındaki bir protein. olgunlaşma proteini. tütün mozaik virüsünün deneysel olarak meydana getirilen protein kılıfının bir oligomeri. A proteini. Tek iplikli rna fajlarındaki bir protein.

A cells : Alfa hücreleri. Pankreasın langerhans adacıklarında glukagon salgılayan, içlerinde özel boyalarla boyanan, fevkalade parlak, alkolde çözünmeyen, kırmızı renkli granüller bulunan, az sayıdaki hücre. a hücreleri. hipofiz bezinin ön lobunda (pars distalis) yer alan, içlerinde asidofil granüller taşıyan, boyayı emen, büyüme hormonunu salgılayan bez hücreleri. asidofil hücreler. 3.mayalarda eşeyli üreme sırasında a hücresiyle beraber zigotu oluşturan hücre. A hücresi.

Abductor muscle : Uzaklaştırıcı kas. Bir bacak ya da herhangi bir bölgeyi dışa doğru çeken kas. abdüktör kas. Abdüktör kas.

Moose : Mus. Çift parmaklılar (artiodactyla) takımının, geyikgiller (cervidae) familyasından, sırtında hörgücü olan, burnu büyük ve uzun, erkeklerinde bulunan boynuzlar enli ve dallı olan, kuzey amerika ormanlarında yaşayan bir memeli türü. Amerika geyiği. Çirkin ve itici tip. Amerikansığırı. Kanada geyiği.

Abacus bodies : Abacus cisimcikleri. Dişteki odontoblast hücrelerinde içleri muntazam dizilmiş kalsiyum granülleri ve kollagen öncülerini içeren golgi kesecikleri.

 

A chromosome : A kromozomu. Diploit bir kromozom takımındaki normal kromozomlar, b kromozomunun zıddı ve normalden fazla olan kromozomlar.

Aardvark : Karınca yiyen. Yer domuzu. Yerdomuzu. Damarlı dişliler (tubulidentata) takımının, yer domuzugiller (orycteropodidae) familyasından, 100 cm kadar uzunlukta, 30 cm kadar kuyruğu olan, afrika'da kazdığı inlerde yaşayan bir tür. Borudişli.

Abo blood groups system : Dokuz numaralı insan kromozomunda bulunan ve kırmızı kan hücresinde belli antijenleri gösteren bir alel sistemi. Abo kan grupları sistemi.

Fallow deer synonyms : acacia, abambulacral area, aardvarks, a cell, aardwolf, abiotic factor, red deer, abramis zone.