Find fault türkçesi Find fault nedir

  • Hata bulmak.
  • Kusur bulmak.

Find fault ile ilgili cümleler

English: It is easy to find fault with the work of others.
Turkish: Başkalarının işinde hata bulmak kolaydır.

English: Don't find fault, find a remedy.
Turkish: Hata bulma, bir çözüm bul.

English: He is always ready to find fault with other people.
Turkish: O her zaman diğer insanların hatalarını bulmak için hazırdır.

English: It is cruel of you to find fault with her.
Turkish: Onda kusur bulduğun için zalimsin.

English: Don't find fault with your friend.
Turkish: Arkadaşınızın hatasını bulmayın.

Find fault ingilizcede ne demek, Find fault nerede nasıl kullanılır?

Find : Sağlamak. Tapmak. Bulmak. Keşfetmek. Arayıp bulmak. Bulunan şey. Bulma. Eline geçmek. Anlamak. Erişmek.

Fault : Yönetmeliğe aykırı hareket. Kayaç kütlelerinin, bir kırılma düzlemi boyunca yerlerinden kayması. Çatlak. Başlama atışının kurallara uygun olarak yapılmaması. Hatası olmak. Kaçakçılık sayılan durumlar dışında herhangi bir biçimde vergi kaybına yer vermeyi gerektirmeyen yanlışlar. Yanılgı. Yanlışlık. Hata bulmak. Bozukluk.

Find fault with : Homurdanmak. Vıdı vıdı etmek. Tenkit etmek. Kusur veya noksanları belirtmek. Hata bulmak. Yakınmak. Şikayet etmek. Özür bulmak. Kulp takmak. Kusur bulmak.

 

Find a job : İşe girmek. İş bulmak.

Find a niche for oneself : Kendine bir oyuk bulmak. Kendin için uygun bir iş bul. Kendine uygun bir yer bulmak.

Find a pretext : Bahane bulmak. Bahane uydurmak.

İngilizce Find fault Türkçe anlamı, Find fault eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Find fault ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Pick apart : Çekiştirmek. Paramparça etmek. Yanlış bulmak. Çürütmek (savı). Olumsuz eleştirilerde bulunmak. İnsafsızca eleştirmek.

Cavilling : Bahane arayan. Bahane aramak. Eften püften. Şikayetçi olmak. Herşeyde kusur arayan. Bahane arama.

Caviling : Bahane aramak. Bahane arayan. Bahane arama. Eften püften. Şikayetçi olmak. Herşeyde kusur arayan.

Arraigned : Suçlamak. Mahkemeye vermek.

Cavils : Bahane aramak. Şikayetçi olmak. Tartışmak (önemsiz şeyler üzerinde). İtiraz. Bahane. Kusur.

Arraigning : Mahkemeye vermek. Mahkemeye çağırmak (sanığı). Suçlamak.

Chidden : Ayıplamak. Fırça çekmek. Paylamak. Söylenmek. Azarlamak. Fırça atmak. Çıkışmak.

Arraigns : Mahkemeye vermek. Mahkemeye çağırmak (sanığı). Suçlamak.

Cavilled : Şikayetçi olmak. Bahane aramak.

Carped : Mızırdanmak. Beğenmemek. Dırdır etmek. Sazan balığı. Sazan. Dırdırlanmak. Mızmızlanmak. Eleştirmek.

Find fault synonyms : caviled, debug, chide, carps, carp, fault, debugs, find fault with, cast reflection on somebody, pick holes in, cavil, arraign.