Fixer türkçesi Fixer nedir

  • Tamirci.
  • Torpil.
  • Fiksatör.
  • Sabitleştirici.
  • İş bitirici.
  • Fiksatif.
  • Sonucu hile ile ayarlayan kimse.
  • Bağlayıcı.
  • Sabitleştirici ilaç (fotoğrafçılık terim).
  • Saptayan.
  • Saptayıcı.

Fixer ile ilgili cümleler

English: The house that Tom bought is a real fixer-upper.
Turkish: Tom'un aldığı ev gerçek bir tadilat gerektiriyor.

Fixer ingilizcede ne demek, Fixer nerede nasıl kullanılır?

Fixers : Bağlayıcı. Fiksatör. Tamirci. Sabitleştirici. Sonucu hile ile ayarlayan kimse. Saptayan. Torpil. İş bitirici. Sabitleştirici ilaç (fotoğrafçılık terim). Saptayıcı.

Idee fixe : Takıntı. Sabit fikir. İdefiks. Saplantı.

Prix fixe : Fiks menü. Kesin fiyat.

Fixed : Fikse. Durağan. Solmaz. Oynamaz. Sağlanmış. Bağlı. Değişmez. Dik. Önceden ayarlanmış. Belirlenmiş.

Fixed a date : Karar verilmiş bir zaman belirleyen. Ayarlanmış tarih.

Fixed budget : Sabit ödenek. Sabit bütçe. Değişmez bütçe.

Fixed accent : Durağan vurgu.

Fixed aerial : Daimi olarak takılmış anten.

Fixed ammonia : Bağlı amonyak.

Fixed axle : Sabit dingil.

İngilizce Fixer Türkçe anlamı, Fixer eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Fixer ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Friend at court : Tanıdık. Dayı. Arka.

Coilers : Bağ. Başka bir nesneyi saran kimse veya şey. Koyler. Bobin sarıcı. Kangal sarıcı.

 

Methadone : Metadon. Bir morfin türevi. Farmakolojik etkileri kalitatif olarak morfininkilere benzeyen difenilpropilamin türevi sentetik bir ilaç.

Narcotic : Uyuşturucu. Bayıltıcı. Uyuşukluk verici. Uyuşturucu, uyutucu. Uyuşturucu madde. Narkotik. Uyuşukluk, uyku hali ve bilinçsizlik meydana getiren madde. narkotik madde. Uyuşturucu ile ilgili. Uyuşturucu ilaç. Biyoloji, veterinerlik alanlarında kullanılır.

Bindery : Birleştirme. Birleştirici. Ciltçi. Ciltevi. Mücellithane. Cilt evi.

Wheelwright : Kentucky eyaletinde şehir. Rot balansçı. Tekerlekçi.

Connecting : Bağlayan. Bağlantı kuruluyor. Başlama. Bağlama. Aktarmalı. Çalıştırma. Birleştirici. Birleştiren. Bağlantı.

Fixator : Fiksator. Tespit eden, bağlayan.

Repairmen : Tamirciler.

Oracle : İş bilen kimse. Vahiy. Kehanet. Keramet. Ayrıcalık. Kahin. İlham. Uzman. Kehanette bulunmak.

Fixer synonyms : methadone hydrochloride, influence peddler, synthetic heroin, dolophine hydrochloride, influential person, important person, wrecker, bonders, methadon, bounding, establisher, backers, coiler, personage, mines, maintenance man, tinker, backer, detecting, go getter, backings, fixative, binding agent, clouted, pie, connecters, binder, serviceman, binding, conjunctives, backing, mender, clout.