Geçirme nedir, Geçirme ne demek

  • Geçirmek işi

"Geçirme" ile ilgili cümleler

  • "Esaretimin geri kalan müddetini bu ümitle geçirmeye başladım." - A. Midhat

Geçirme tanımı, anlamı:

Geçirmek : Geçme işini yaptırmak, geçmesini sağlamak. Etmek, yapmak. Yola çıkan birini uğurlamaya gitmek, selametlemek, teşyi etmek. Bir süre yaşamak, oturmak, kalmak. Bir şeyi kendisine ayrılmış olan yere yerleştirmek, takmak. Herhangi bir durumu yaşamış olmak. Hastalık bulaştırmak. Vurmak. Bir şeyi bir yandan öbür yana götürmek. Alışverişte aldatmak, kötü mal satmak, kazıklamak. Bir gereksinimi eldeki imkânla karşılamak. Giymek, giyinmek. Birine kötü söz söylemek. Tespit etmek, yazmak, kaydetmek. Bir işi birden çok kişi üzerinde uygulamak. Zaman harcamak. Bir şeyi bir yerden başka yere taşımak, nakletmek.

Aklın süzgecinden geçirmek : Etraflıca düşünmek, çok iyi muhakeme etmek.

Aklından geçirmek : Bir şeyi yapmayı düşünmek, tasarlamak.

Aklının ucundan bile geçirmemek : Hiçbir şekilde düşünmemek.

Ameliyat geçirmek : Ameliyat edilmiş olmak.

Ayağına geçirmek : Bir şeyi aceleyle giymek.

Bacağına geçirmek : Bir şeyi aceleyle giymek.

Baygınlık geçirmek : Bayılmak. çok sıkılmak. çok heyecanlanmak, telaşlanmak.

Boynuna geçirmek : Bir şeyi kendine mal etmek, zimmetine geçirmek.

 

Buhran geçirmek : Bunalım geçirmek.

Bunalım geçirmek : Herhangi bir sebeple oluşan bunalımı, bozgunu yaşamak.

Çember geçirmek : Çemberle kuşatmak.

Cinnet geçirmek : Delirmek, aklını kaçırmak.

Elden geçirmek : Eksiklik veya bozukluklarını gidermek veya denetlemek için incelemek.

Ele geçirmek : Gizlenmek istenen bir şeyi elde etmek. yakalamak. sahibi olmak.

Elekten geçirmek : Ayıklamak. araştırma sonunda doğruyu yanlışı, iyiyi kötüyü ayırmak. elemek.

Fenalık geçirmek : Kendini bilmeyecek veya bayılacak bir duruma gelmek.

Göğüs geçirmek : Üzülerek derinden soluk almak.

Gömleğinden geçirmek : Evlat olarak kabul etmek, evlat edinmek.

Gönlünden geçirmek : Düşünmek. bir şeyin olmasını veya bir şey yapmayı istemek.

Gözden geçirmek : Araç, motor vb.nin çalışıp çalışmadığını incelemek, denemek, denetlemek. okumak. niteliğini anlamak için bir şeyin her yanına bakmak, incelemek, muayene etmek.

Gün geçirmek : Boş şeylerle vakit geçirmek.

Haddeden geçirmek : Madenleri tel durumuna getirmek için haddeyi kullanmak. en küçük ayrıntısına kadar incelemek, dikkatle araştırmak.

Harekete geçirmek : Bir işin yapılmasına sebep olmak, kımıldatmak, canlandırmak.

Hayalinden geçirmek : Olmasını istemek, düşünmek.

Hayat geçirmek : Yaşamak, varlığını sürdürmek.

Hayata geçirmek : Uygulanır duruma getirmek, canlılık kazandırmak.

Heyheyler geçirmek : Büyük heyecanlar geçirmek.

İç geçirmek : Derin soluk alarak üzüntüsünü belli etmek.

İçinden geçirmek : Bir şeyi yapmayı düşünmek.

Kafasına geçirmek : Başına geçirmek.

Kafasından geçirmek : Belli belirsiz düşünmek.

 

Kalburdan geçirmek : Kalbur yardımıyla ayırmak, elemek.

Kayda geçirmek : İlişkili bulunduğu deftere yazmak.

Kaza geçirmek : Can ve mal kaybına veya zararına neden olan kötü bir olayla karşılaşmak.

Kılıçtan geçirmek : Çok sayıda insanı kılıçla öldürmek.

Kırıp geçirmek : Çok sert davranarak darıltmak. hayran etmek. yakıp yıkarak, öldürerek, baskı veya etki yaparak büyük zarar vermek. tuhaf söz ve davranışlarla herkesi çok güldürmek.

Kışı geçirmek : Kış mevsimini bir yerde geçirmek.

Kriz geçirmek : Bunalım içinde bulunmak. bir organda birdenbire fizyolojik değişiklik olmak.

Kütüğe geçirmek : Ana deftere yazmak.

Laf geçirmek : Söz geçirmek.

Ortalığı kırıp geçirmek : Çok kızarak çevresindekilere bağırıp çağırmak. herkesi heyecana sürüklemek.

Sansürden geçirmek : Her türlü yayını, sinema ve tiyatro eserini denetlemek.

Sarsıntı geçirmek : Beklenmedik bir olaydan çok etkilenmek, üzülmek.

Sıkıdan geçirmek : Dayak atmak.

Sinir buhranı geçirmek : Bunalım içinde olmak.

Sırtına geçirmek : Bir şeyi giymek.

Söz geçirmek : Söylediğini, istediğini yaptırmak.

Sudan geçirmek : Sabunlu çamaşırı durulamak. herhangi bir şeyi üstünkörü yıkamak.

Sünger geçirmek : Silip atmak, unutmak.

Süzgeçten geçirmek : Ayrıntılı bir biçimde incelemek.

Tahlilden geçirmek : Gözden geçirmek.

Tırpandan geçirmek : Tırpanlamak.

Üstüne geçirmek : Bir malın tapusunu kendi adına yazdırmak. evlat edinmek.

Vakit geçirmek : Oyalanmak, uğraşmak.

Yakadan geçirmek : Evlatlığa kabul etmek.

Yazıya geçirmek : Yazmak, yazılı duruma getirmek.

Zafiyet geçirmek : Zayıflayıp iyice kuvvetten düşmek.

Zaman geçirmek : Oyalanmak.

Zamanı geçirmek : Bir işin yapılması için tanınan süreyi doldurmak.

Zimmetine geçirmek : Bir hesabı birinin borcuna eklemek.

Geçirmeli elektron mikroskobu, tem : Canlılardan alınan doku parçalarının tespit edilmesinden sonra çok ince kesitler alınarak hücre içinin incelenmesinde kullanılan bir mikroskop çeşidi. Transmisyon elektron mikroskobu.

Geçirmez : Kimi yükün ya da özdecikleri içinden göçürmeyen (zar). Su veya hava geçirmez, kapalı. [Bakınız: geçirimsiz]

Geçirme ile ilgili Cümleler

  • Söylemek zorundayım ki, balayımı geçirmek için Gandrange'dan daha iyi bir yer yoktur.
  • Raporu gözden geçirmek için vaktiniz var mıydı?
  • Sen ve eşin birlikte vakit geçirmeniz gerekir.
  • Farklı diller öğrenmek için bir web sitesi olan tatoeba.org'u gözden geçirmen gerekir.
  • Birlikte vakit geçirmek benim için önemli.
  • Kalp krizi geçirmenin her zaman doğanın senin öldüğünü anlatma şekli olduğunu düşündüm.
  • Ali geceyi onunla geçirmesi için Mary'yi davet etti.

Diğer dillerde Geçirme anlamı nedir?

İngilizce'de Geçirme ne demek? : n. permeation, passing, tracing

Fransızca'da Geçirme : aliénation [la], emboîtement [le], transmission [la], calque

Rusça'da Geçirme : n. регистрация (F), внесение (N), проводка (F), перевод (M), переключение (N), переправа (F), перенесение (N), переброска (F), продевание (N), вставка (F)