Knife türkçesi Knife nedir

Knife ile ilgili cümleler

English: Ali brought his knife just in case he needed it.
Turkish: Ali ihtiyacı olur diye bıçağını getirdi.

English: Ali cut himself with a knife this morning.
Turkish: Ali bu sabah bir bıçakla kendini kesti.

English: Ali accidentally cut his finger with a knife while chopping carrots.
Turkish: Ali havuç doğrarken yanlışlıkla bıçakla parmağını kesti.

English: A sharp knife is nothing without a sharp eye.
Turkish: Keskin bir göz olmadan keskin bir bıçak işe yaramaz.

English: Ali came at me with a knife in his hand.
Turkish: Ali bana elindeki bir bıçakla saldırdı.

Knife ingilizcede ne demek, Knife nerede nasıl kullanılır?

Knife and fork : Çok yiyen kimse.

Knife blade : Bıçak ağzı.

Knife drawing : Bıçak çekme. Bıçağı şiddetli eylem sırasında kullanma.

Knife edge : Bıçak sırtı (terazi). Bıçak ağzı. Bıçak gibi keskin kenarlı çelik veya diğer sert maddeler.

Knife edge equllibrium : Harrod-domar büyüme modelinde beklenen büyüme oranının arzu edilen büyüme oranına eşit olduğu, ancak en ufak bir sapma halinde dengenin yeniden oluşamadığı durum. Bıçak sırtı denge.

 

Knife tool : Kesici aygıtlar. Torna kalem takımı.

Knife rest : Kirpi.

Knife sharpener : Bıçak bileyici. Bileği. Biley taşı. Bıçak bileme aygıtı. Bıçak bileme aleti. Bıçak bileyici alet. Masat. Bıçak bileyicisi.

Knife wound : Bıçak yarası.

Knife throwing : Hedefe bıçak atma gösterisi. Bıçak atma.

İngilizce Knife Türkçe anlamı, Knife eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Knife ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Arm : Erk. Şube kol. Silahlandırmak. Koy. Şube. Sağlamak. Sarılmak. Askeri kuvvetlerin bir kolu. Savaşa hazırlamak. Biyoloji, jimnastik alanlarında kullanılır.

Cleaver : Kasap satırı. Balta. Küçük balta. Satır.

Empierce : Delik açmak. Etkilemek. İçyüzünü görmek. İçine işlemek. Nüfuz etmek. Sırrını anlamak. Delmek. Delip geçmek. Tesir etmek.

Blade : (kendini) jiletlemek. Bıçak ağzı. Sulu tip (argo terim). (kesici şeyde) ağız. Yaprak. Namlu (yalman). Laubali tip. Ağız. Yalım.

Palette : Palet (boya). Palet (boya için). Palet. Bir ressama özgü renkler. Ressam paleti.

Amputating : Budamak. (organ veya ağaç) kesmek. Kesmek (bir uzvu). Kesmek (ağaç, organ). Kesmek (ağaç veya organ vb). Organını almak.

Haft : Kabza (kılıç). Bıçağa sap takmak. Sap. Sap takmak. Bıçak sapı.

Pierces : Delik açmak. İçinden geçmek. İşlemek. Delmek (deri vb). Delmek. İçine işlemek. Nüfuz etmek. Oymak. Delip geçmek.

Pruning knife : Budama bıçağı.

Spatula : Dilbasan. İspatula. Mala. Ispatula. Spatül. Mablak. Toz veya küçük parçalar durumundaki maddeleri almak ve ölçümlerinde kullanılan için kullanılan, cam, metal veya porselenden yapılmış bir ucu kaşık biçiminde olan laboratuvar malzemesi. Deney kaşığı.

 

Knife synonyms : meat cleaver, khukuri, bolo knife, matchet, linoleum cutter, trench knife, parang, panga, barong, linoleum knife, whittling, machetes, abridge, bodkin, abridging, slicer, sticker, butcher knife, scribers, helve, stab, scriber, pinkest, palettes, bayonet, carve up, spattle, whittle, bolo, stab from the back, amputates, bodkins, crochet needle.

Knife ingilizce tanımı, definition of Knife

Knife kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : An instrument consisting of a thin blade, usually of steel and having a sharp edge for cutting, fastened to a handle, but of many different forms and names for different uses. To try to defeat by underhand means, esp. in politics. To prune with the knife. As, table knife, drawing knife, putty knife, pallet knife, pocketknife, penknife, chopping knife, etc. Fig.: To stab in the back. To vote or work secretly against (a candidate of one`s own party).