Layabout türkçesi Layabout nedir

Layabout ingilizcede ne demek, Layabout nerede nasıl kullanılır?

Layabouts : İşten kaçan. Tembel. Aylak. Haylaz. Kaytarıcı. Serseri. İşsiz güçsüz kişi. Avare. Boş gezenin boş kalfası.

Displayable : Sergilenebilir. Gösterilebilir.

Non overlayable : Yerpaylaşmaz.

Overlayable segment : Bir izlencede, sürekli olarak bellekte tutulması gerekmeyen, böylece ortaklaşa kullanım için ayrılmış bir bellek alanına çağrıldıkça yerleşen kesimlerden her biri. Yer paylaşır bölüt. Yerpaylaşır bölüt. Yerpaylaşır kesim. Bindirilebilir bölüt.

Playable : Oynanabilir. Çalınabilir. Çalınır. Sahnelenebilir.

Himalayas : Himalaya. Himalayalar. Himalaya dağları.

Layaway : Taksit taksit ödeyerek satın alınan mallar. Taksitle satın alınan eşya. Taksitle alım yapma. Taksitli alışverişi tercih etme. Taksitli alışveriş.

Cubalaya hen : Cubalaya tavuğu. Küba’da geliştirilmiş, oldukça dayanıklı, üç çeşidi bulunan, süs amacıyla yetiştirilen tavuk ırkı.

Jambalaya : Jambon tavuk sosis karides veya istiridyeli bir pirinç yemeği. (mutfak) pilav ve karides içeren creole yahnisi.

Himalayan monal pheasant : Himalaya monal sülünü. Ana vatanı himalaya dağlarından afganistan'ın doğusuna ve çin'in batısına kadar uzanan, dağlık ve sık ormanlık alanlarda yaşayan, metalik renklere sahip, büyük görünüşlerine rağmen oldukça sakin, kolay evcilleşebilen, sıcağa karşı tolerasyonları zor olan sülün ırkı.

 

İngilizce Layabout Türkçe anlamı, Layabout eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Layabout ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Dallier : Zaman öldüren kimse. Flört eden kimse. Okşayan kişi. Kur yapan kimse. Oyalanan kimse.

Lazybones : Tembel kimse. Tembel adam.

Faineant : Aptal kimse. Tembellik yapan. İşten kaytaran. (fransızca) aylak kimse.

Gallivanter : Zampara. Başıboş dolaşan kimse. Eğlence arayışı içinde olan kimse. Flörtçü. Gezgin. Kadın peşinden koşan erkek. Boş boş gezen. Çapkın erkek. Gezip tozan.

Goldbrick : Tembel kimse. Değerli görünen ancak çok az değeri olan bir şey. Altından yapılmış gibi görünecek şekilde yapılan fakat değersiz olan tuğla. İşini üstünkörü yapmak. Kaytarmak. İşten kaçan kimse (askeri argo). İşten kaçmak. Kendi işini başkalarına bırakmak.

Impish : Muzip. Şeytani. Şeytan gibi. Haşarı. Muzipçe. Cin gibi. Afacan. Yaramaz.

Do little : Uyuşuk tip.

Gadder : Amaçsızca dolaşan kimse. Aylak aylak dolaşan. Gezgin.

Drifter : Akıntıya kapılmış gemi. İpi kırık. Sapı silik. Trol balıkçı teknesi. Başıboş. Bir tür balıkçı teknesi.

At a loose end : İşsiz güçsüz. Gayesiz. Başıboş. Boşlukta.

Layabout synonyms : dilly dallier, lie abed, couch potato, woolgatherer, ne'er do well, good for naught, dillydallier, laggard, bummer, layabouts, goldbricker, dossers, lazy pupil, hobos, gallivanters, goldbricks, spiv, poke, goof off, mope, slacker, mischievous, dronish, bummers, trifler, shirker, footloose and fancy free, drones, no account, drifters, deambulatory, hobo, shirkers.

 

Layabout zıt anlamlı kelimeler, Layabout kelime anlamı

Worker : Emekçi. Personel. Ücretli. İşgören. Üretim sürecine bir bedel karşılığında emeğiyle katılan kişi. İşçi. Adam. Sosyete yapan böceklerde üreme yeteneğinde olmayan ve sosyetenin işlerini yapan dişi ve erkek bireyler. Yaratıcı. Ecir.