Perk nedir, Perk ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Sağlam, güçlü.

Katı, sert : Ekmeğin hamuru perk oldu.

Çıta, ince tahta yapılan ağaç ve ağacın dış kısmı.

Korku : Benim senden hiç perkim yok.

Sağlam, güçlü.

Katı, sert.

Korku, çekinme: Allah'tan başka kimseden perkim yok.

Teknik terim anlamı:

[Bakınız: berk].

Perk anlamı, kısaca tanımı

Atların akciğer perküsyon sahası : Akciğerlerin muayene edildiği üçgen biçimindeki alan. Üst kenarı sırt omurlarının procesus transversus’larının uçlarından geçen hayali düz çizgidir. Ön kenarı cartilago scapula’nın arka ucuyla olecranon’u birleştiren dik çizgidir. Arka kenarı ise üstte 1. kaburgalar aralığındaki sırt kaslarının yan kenarından başlar, 1. kaburganın ortasından geçer ve olekranona (. kaburga) ulaşan kavisli bir çizgidir

Digital digital perküsyon : Parmak-parmak perküsyonu.

Parmak parmak perküsyonu : Elle perküsyonda, perküsyon çekici yerine bir elin orta parmağı plesimetre yerine diğer elin işaret ve orta parmağı kullanılarak yapılan perküsyon, digital-digital perküsyon.

Perke : Kepenk : Dükkânın perkelerini kapat. Dükkânlarda kapı gibi kullanılan çul örtü. Dükkân ve kahvelerin önüne konulan kanepe : Şu perkeyi gölgeye çekin.

Perkele : Dükkân ve kahvelerin önüne konulan kanepe.

 

Perkem : Çocukların korkuyla birden ağır hastalanmasına ya da ölmesine neden olan bir hastalık, sara: Perkem tuttu özünü.

Perkin reaksiyonu : Asetikanhidrit ortamında, yağ asitlerinin aromatik aldehitlerle kondenzasyonu sonucu sinnamik türü doymamış asitlerin oluşumu.

Perkişmek : Sağlamlaşmak. Sertleşmek, katılaşmak.

Perkiştirmek : İyice gererek, sıkıştırarak, vurarak sağlamlaştırmak.

Perkitmek : İyice gererek, sıkıştırarak, vurarak sağlamlaştırmak : Cıvataları iyice perkittim. Vurmak, fırlatmak: İki taş perkitti, öldürecekti. Katılaştırmak. Sağlamlaştırmak. Eski türkçe berkitmek: kuvvetle çarparak birleştirmek. [Bakınız: berkitmek].

Perklik : Kabız. [Bakınız: berklik].

Perklorat : Tiroit hücresi zarında iyodun geri emilimini gerçekleştiren etkin taşıma sistemine karşı bu iyonla yarışarak geri emilimi baskılayan ve sonuçta tiroit hormonu üretimini engelleyen bir ilaç.

Perklorik asit : Formülü HClO4, yoğunluğu 1,764 g/mL olan, seyreltik çözeltileri özel bir dikkat gerektirmeyen, sıcak, derişik çözeltileri patlayarak reaksiyona girebilirlen kuvvetli bir mineral asit.

Perkmek : Burkulmak, incinmek.

Perkolasyon : Suyun taş veya toprak içinde hidrostatik basınçla oluşan hareketi. Suyun toprakta, belli bir kanal olmaksızın yeraltı su tabakasına doğru yaptığı hareket.

Perkutan : Sağlam deri yoluyla geçen, perkutanöz.

Perkutan translumber piyelografi : Anterograd piyelografi.

Perkutanöz : Perkutan.

Perküsör : Perküsyon yapan alet.

Perküsyon çekici : Tahta, boynuz, plastik veya metalden yapılmış perküsyon yapmaya yarayan bir ucu plastik olan saplı alet.

Perküsyon öskültasyon : Vurma ve dinlemenin aynı anda yapıldığı bir muayene yöntemi.

 

Perküten : Süzülmüş, tuzlu, torba yoğurdu.

Refleks perküsyonu : Küçük perküsyon çekiciyle reflekslerin kontrolü amacıyla yapılan bir perküsyon yöntemi.

Seda perküsyonu : Vücut içinde bulunan doku ve organlardaki değişik hava veya gaz miktarının saptanması için plesimetre ve perküsyon çekici veya parmaklarla yapılan perküsyon.

Sığırların akciğer perküsyon sahası : Akciğerlerin muayene edildiği üçgen biçimindeki alan.

Soluk borusu perküsyonu : Akciğer sahasında saptanan asamiyetin plöritis eksudativadan mı yoksa pnömoniden mi ileri geldiğini anlamak için yapılan bir perküsyon çeşidi, trakel perküsyon.

Trakel perküsyon : Soluk borusu perküsyonu.

Perki : Tatlısu levreği (Perca fluviatilis).

Perküsyon : Vurmalı sazlar. Tanı için parmak veya alet kullanılarak vurup dinlemekle yapılmış olan muayene.

Diğer dillerde Periyostemin anlamı nedir?

İngilizce'de Periyostemin ne demek ? : periostemin