Perkem nedir, Perkem ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Çocukların korkuyla birden ağır hastalanmasına ya da ölmesine neden olan bir hastalık, sara: Perkem tuttu özünü.

Perkem anlamı, kısaca tanımı

Perk : Sağlam, güçlü. Katı, sert : Ekmeğin hamuru perk oldu. Çıta, ince tahta yapılan ağaç ve ağacın dış kısmı. Korku : Benim senden hiç perkim yok. Katı, sert. Korku, çekinme: Allah'tan başka kimseden perkim yok. [Bakınız: berk]

Perke : Kepenk : Dükkânın perkelerini kapat. Dükkânlarda kapı gibi kullanılan çul örtü. Dükkân ve kahvelerin önüne konulan kanepe : Şu perkeyi gölgeye çekin.

Hastalanma : Hastalanmak işi.

Ağır hasta : İyileşmesi güç olan hastalığa yakalanmış kimse.

Hastalık : Organizmada birtakım değişikliklerin ortaya çıkmasıyla sağlığın bozulması durumu, rahatsızlık, çor, dert, sayrılık, illet, maraz, maraza, esenlik karşıtı. Aşırı düşkünlük, tutku. Ruh sağlığının bozulması durumu. Bitkilerin yapılarında görülen bozukluk.

Hastalı : Hastalıklı.

Birden : Bir defada. Birlikte, beraberce, hepsi bir arada. Ansızın.

Ya da : Seçeneği, çeşitliliği veya tercihi belirten bir söz.

Birde : Birdenbire. Birden, aniden.

Neden : Bir olayı doğuran başka bir olayı sormak için kullanılan bir söz; niçin. Bir varlığı veya olayı etkileyen, oluşturan, doğuran şey, sebep, illet. Bir olayı ve durumu gerektiren, doğuran başka olay veya durum, sebep.

 

Korku : Bir tehlike veya tehlike düşüncesi karşısında duyulan kaygı, üzüntü. Kötülük gelme ihtimali, tehlike, muhatara. Gerçek veya beklenen bir tehlike ile yoğun bir acı karşısında uyanan ve coşku, beniz sararması, ağız kuruması, kalp, solunum hızlanması vb. belirtileri olan veya daha karmaşık fizyolojik değişmelerle kendini gösteren duygu.

Çocuk : Küçük yaştaki erkek ya da kız. Genç erkek. Soy bakımından oğul veya kız, evlat. Büyükler arasında daha az yaşlı olan kişi. Belli bir işte yeteri kadar deneyimi ve yeteneği olmayan kimse. Büyüklere yakışmayacak, daha çok küçüklerin yapabileceği gibi davranan kimse. Bebeklik ile erginlik arasındaki gelişme döneminde bulunan oğlan veya kız, uşak.

Hasta : Hastalık, kaza veya yaralanma dolayısıyla fizik veya ruh sağlığı bozulmuş ve tedavi edilmesi gereken kimse, rahatsız. Aşırı düşkün, tutkun. Parasız, züğürt. Zihinsel yetenekleri bozulmuş olan.

Özün : Düzen, oyun. Hakkıyla kazanılmış ün. Şan.

Nede : Nerede. Nerede?.

Kork : Bostan korkuluğu.

Olan : Oğlan. Oğlan, erkek çocuk. Vakia, olan. Oğul, evlat.

Sara : Zaman zaman kendini kaybederek olduğu yere düşme, vücutta şiddetli çırpınmalar ve ağız köpürmesi ile ortaya çıkan bir sinir hastalığı, tutarık, tutarak, tutarga, yilbik, epilepsi.

Ölme : Ölmek durumu, fevt, kabız, uful.

Diğer dillerde Periyostemin anlamı nedir?

İngilizce'de Periyostemin ne demek ? : periostemin