Korku nedir, Korku ne demek

  • Bir tehlike veya tehlike düşüncesi karşısında duyulan kaygı, üzüntü.
  • Kötülük gelme ihtimali, tehlike, muhatara
  • Gerçek veya beklenen bir tehlike ile yoğun bir acı karşısında uyanan ve coşku, beniz sararması, ağız kuruması, kalp, solunum hızlanması vb. belirtileri olan veya daha karmaşık fizyolojik değişmelerle kendini gösteren duygu.

"Korku" ile ilgili cümle

  • "Yollarda korku kalmadı."
  • "Yarı çocuk kalbimde korku, kapıya yaklaştıkça büyüyor." - Y. Z. Ortaç

Bilimsel terim anlamı:

Gerçek ya da beklenen bir tehlike ile yoğun bir acı karşısında uyanan ve coşku, beniz sararması, ağız kuruması, yürek ve solunum hızlanması gibi belirtileri olan, ya da daha karmaşık fizyolojik değişmelerle kendini gösteren duygu.

İngilizce'de Korku ne demek? Korku ingilizcesi nedir?:

fear

Korku hakkında bilgiler

Korku, bir belirsizlik karşısında tehdit algısı ile tetiklenen, rahatsız edici ve olumsuz bir his.

Korku belirli bir ağrı veya tehdit olarak algılanan bir tehdit sonucunda, uyarıcı bir tepki olarak ortaya çıkan yaşamsal bir mekanizmadır. Korku görünüşte evrensel bir duygudur. Herkes bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde çeşitli korkulara kapılabilir. Tehlike ile karşılaşan bir kişi korkar ve bu korku sonucunda kaçmak için bir tepki oluşturur ( aynı zamanda kavga et-kaç tepkisi olarak da bilinir.), ancak aşırı durumlarda ( nefret ve terör gibi ) korkan bir kişi donup kalabilir veya felç tepkisi vermesi de mümkün olabilir. John B. Watson, Robert Plutchik ve Paul Ekman gibi bazı psikologlar korkunun temel ya da doğuştan gelen küçük duygu dizilerinden birisi olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bu dizi aynı zamanda sevinç, üzüntü ve öfke gibi duyguları da içerir. Korku kişide, herhangi bir belirli türde duygusal durum veya anlık bir dış tehdit oluşmadan meydana geldiği takdirde, anksiyete olarak ayırt edilmelidir.

 

Korku ile ilgili Cümleler

  • Korku duygum gelişmemiş.
  • Önce gitmekten korkuyorum, hava çok karanlık.
  • Korku filminden tiksinirim.
  • Korku filmi izlemek yok, tamam mı?
  • O korkunç günü arkasında bırakmaya çalıştı.
  • Yüzü korkudan kireç gibi oldu sonra utançtan kızardı.
  • O korkunç bir şekilde yanlış olurdu.
  • Korku filmi izleyeceğim.
  • Bazı insanlar hala korkuyorlar.
  • Bize yiyecek bir şey kalmadığından gerçekten korkuyorum.
  • Korku değil bu duygu daha bir garipti.
  • Korku filmleri beni korkutur.
  • Yıllardır annemin uçma korkusu vardı.
  • Korku değil, umut insan ilişkilerinde yaratıcı ilkedir.

Korku anlamı, kısaca tanımı:

Tehlike : Büyük zarar veya yok olmaya yol açabilecek durum, muhatara. Gerçekleşme ihtimali bulunan fakat istenmeyen sakıncalı durum.

Üzüntü : Olması istenilmeyen olaylardan doğan ruh tedirginliği, teessür.

Duygu : Kendine özgü bir ruhsal hareket ve hareketlilik. Belirli nesne, olay veya bireylerin insanın iç dünyasında uyandırdığı izlenim. Duyularla algılama, his. Nesneleri veya olayları ahlaki ve estetik yönden değerlendirme yeteneği. Önsezi.

 

Korku dağları bekler : "korku her yerde varlığını gösterir" anlamında kullanılan bir söz.

Korku düşmek : Endişelenmek, korkmak.

Korkuya kapılmak : Korku düşmek.

Korku saçmak : Herkesi korkutmak.

Korku salmak : Korkutmak.

Korku vermek : Korkutmak.

Korkudan çıldırmak : Aşırı korku yüzünden aklını yitirmek, delirmek.

Korkunun ecele faydası yoktur : "kişi korkmakla kendisine gelecek bir kötülüğü önleyemez" anlamında kullanılan bir söz.

Korkusundan altına etmek : Çok korktuğunda idrarını veya dışkısını kaçırmak.

Korkuya kesmek : Korkmak.

Korku damarı : Kasıklarda olduğu sanılan, korkuyu atlatmak için sıkılması gerektiğine inanılan damar.

Alan korkusu : Bazı kişilerin park, sokak, köprü vb. açık alanlarda çaresiz kalabileceklerini düşünerek duydukları ürkeklik hastalığı, meydan korkusu, agorafobi.

Can korkusu : Ölüm korkusu.

Işık korkusu : Bazı canlıların ışıktan korkma duygusu.

Kapalı yer korkusu : Dar ve kapalı yerlerde duyulan kaygı veya korku, klostrofobi.

Konuşma korkusu : Tutukluk.

Meydan korkusu : Alan korkusu.

Ölüm korkusu : Ölme tehlikesiyle yüz yüze gelmekten duyulan korku, can korkusu, can havli.

Su korkusu : Sudan korkma, hidrofobi.

Yenilik korkusu : Her değişiklikten, her yenilikten ürkme hastalığı.

Yükseklik korkusu : Yüksek yerlerde duyulan aşırı korku, akrofobi.

Korkulma : Korkulmak işi.

Korkulmak : Korkmak. Kaygı duyulmak.

Korkulu : Kendisinden kötülük gelebilen, tehlikeli. Korku veren, korkutan.

Korkulu rüya görmektense uyanık yatmak evladır : "tehlikeli bir işe girişmektense o işin sağlayacağı kazançtan vazgeçmek daha iyidir" anlamında kullanılan bir söz.

Korkuluk : Tarla, bağ ve bahçelerde kuşların zarar vermesini önlemek için konulan, insana benzer kukla. Küpeşte. Düşme tehlikesi olan yerlere çekilen duvar veya parmaklık. Bostan korkuluğu.

Korkunç : Çok aşırı, pek çok, güçlü, şiddetli. Çok korkulu, korku veren, dehşete düşüren, müthiş. Herhangi bir özelliğiyle şaşkınlık veren.

Korkunçlaşma : Korkunçlaşmak işi.

Korkunçlaştırma : Korkunçlaştırmak işi.

Korkunçlaştırmak : Korkunç bir duruma getirmek.

Korkunçluk : Korkunç olma durumu.

Korkusuz : Korkusu olmayan, yürekli, gözü pek, pervasız. Korku vermeyen, tehlikesiz.

Korkusuzca : Korkusuz olarak, korkmadan.

Korkusuzluk : Korkusuz olma durumu.

Korkut : Muş iline bağlı ilçelerden biri.

Korkuteli : Antalya iline bağlı ilçelerden biri.

Korkutma : Korkutmak işi.

Korkutmaca : Korkutmak amacıyla yapılmış olan şey veya davranış.

Korkutmak : Gözdağı vermek. Kaygıya düşürmek. Korkmasına yol açmak.

Bostan korkuluğu : Kuşları ürkütüp yaklaştırmamak için tarlaya dikilen kukla. Kendisinden beklenilen görevi yapmayan veya kendisinden çekinilmeyen güçsüz kimse.

Dünyada tasasız baş bostan korkuluğunda bulunur : "bu dünyada tasasız olan insan yoktur" anlamında kullanılan bir söz.

Gözünü korkutmak : Yıldırmak.

Islanmışın yağmurdan korkusu olmaz : "daha önce bir zarara uğramış kimse, kendisine aynı zararı verecek şeyden korkmaz" anlamında kullanılan bir söz.

Merdiven korkuluğu : Merdivenlerin boşluk tarafındaki demir veya ahşap parmaklık, tırabzan.

Düşünce : Tasa, kaygı, sıkıntı. Niyet, tasarı. İlke, yönetici sav. Uzay ve zamanın ötesinde, öznenin dışında, kendiliğinden var olan, duyularla değil, yalnızca ruhen algılanabilen asıl gerçeklik, mütalaa, fikir, ide, idea. Dış dünyanın insan zihnine yansıması.

Kaygı : Genellikle kötü bir şey olacakmış düşüncesiyle ortaya çıkan ve sebebi bilinmeyen gerginlik duygusu. Üzüntü, endişe duyulan düşünce, tasa.

Kötülük : Kötü olma durumu, kemlik, şer. Zarar verecek davranış veya söz.

Gelme : Gelmek işi. Bir ışının, kaynağından çıkarak bir ayna yüzüne veya saydam bir cismin yüzeyine erişmesi. Yetişme. Gelmiş olan.

Muhatara : Korku verici durum, tehlike. Zarar, ziyan.

Gerçek : Bir durum, bir nesne veya bir nitelik olarak var olan, varlığı inkâr edilemeyen, olgu durumunda olan, özbeöz, hakiki, reel. Aslına uygun nitelikler taşıyan, sahici. Yapay olmayan. Doğruluk. Gerçeklik. Temel, başlıca, asıl. Yalan olmayan, doğru olan şey, hakikat. Düşünülen, tasarımlanan, imgelenen şeylere karşıt olarak var olan. Yalan olmayan. Doğadaki gibi olan, doğayı olduğu gibi yansıtan.

Yoğun : Artmış, çoğalmış bir durumda olan. Şişman, iri, tombul. Hacmine oranla ağırlığı çok olan, kesif. Etkisi güçlü olan, ağır (koku vb.). Kaba, kalın, iri (elek, iğne). Koyu, kalın. Dolu, sıkı, sıkışık, çok, konsantre.

Belirsizlik : Belirsiz olma durumu, belgisizlik, müphemiyet, vuzuhsuzluk.

Korku dağları bekler : “korku her yerde varlığını gösterir” anlamında kullanılan bir söz.

Korku filmi : Korkunç kişilere, varlıklara, olaylara yer veren, ürkütücü görünçlüklerin birbirini izlediği film türü.

Korku ve acıma : Aristoteles, Poetika'sında, sahnede geçenler karşısında korku (dehşet) duymakla ve kahramanın alınyazısına acımakla seyircinin tinsel yönden kendini arınacağını (iyileşeceğini) söyler, (bk. katarsis ve arınım)

Korkucak : Bostan korkuluğu.

Korkucan : Korkak.

Korkuculuk : Merdiven parmaklığı.

Korkudak : Bostan korkuluğu Merdiven parmaklığı.

Korkudunulmak : Korkutulmak

Korkudur kim : Korkulur ki, korku yeridir ki

Korkuldak : Bostan korkuluğu Merdiven parmaklığı

Diğer dillerde Korku anlamı nedir?

İngilizce'de Korku ne demek? : [Korku] adj. Gothic

n. fear, fright, awe, scare, phobia, horror, affright, alarm, apprehension, dismay, dread, funk, misgiving, trepidation

Fransızca'da Korku : peur [la], crainte [la], alarme [la], anxiété [la], horreur [la], terreur [la], panique [la]

Almanca'da Korku : n. Angst, Befürchtung, Besorgnis, Dampf, Entsetzen, Furcht, Grauen, Horror, Scheu, Schiss

sl.], Schreck, Schrecken

Rusça'da Korku : n. боязнь (F), страх (M), испуг (M), ужас (M), трепет (M), опасение (N), опаска (F), опасность (F)