Proving türkçesi Proving nedir

Proving ile ilgili cümleler

English: Ali smiled approvingly.
Turkish: Ali onaylayarak gülümsedi.

English: Ali is improving.
Turkish: Ali gelişiyor.

English: Ali nodded approvingly.
Turkish: Ali onaylayarak başını salladı.

English: Ali was improving his results.
Turkish: Ali sonuçlarını geliştiriyordu.

English: Ali watched approvingly.
Turkish: Ali onaylayarak izledi.

Proving ingilizcede ne demek, Proving nerede nasıl kullanılır?

Proving flight : Tecrübe uçuşu. Deneme uçuşu.

Proving ground : Deney alanı.

Approving : Kabul. Onaylanıyor. Onaylayıcı. Onama. Onaylayan. Resmi olarak onaylama eylemi.

Approvingly : Beğenerek. Uygun bularak. Onaylayarak. Kabul ederek. Onayarak.

Disapproving : Reddetmek. Tasvip etmeme. Kabul etmemek. Tasvip etmemek. Karşısında olmak. Onamamak. Kınamak. Onaylamamak. Beğenmemek. Uygun görmemek.

Improving efficiency : Etkinlik düzeyini yükseltme. Etkililiği arttırma.

Disproving : Çürütmek. Aksini ispatlamak. Yanlış olduğunu kanıtlamak. Tersini ispat etmek. Doğru olmadığını kanıtlamak. Aksini ispat etmek. Yanlışlama. Yalanlamak. Tersini kanıtlamak. Tümdengelimci bir dizgede bir vargı ya da kanıtsavın önsayıtlara aykırılığını gösterme, bk. doğrulama.

 

Province : Uzmanlık. Ç.taşra. İlgi alanı. İl.

Reproving : Azarlayıcı. Kınamak. Sitem etmek. Hoşgörmemek. Ayıplamak.

Improvingly : Düzelen.

İngilizce Proving Türkçe anlamı, Proving eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Proving ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Dado : Sütun gövdesi. Kaide. Taban taşı. Lambri. Kürsü taşı. Lambrilemek. Süpürgelik.

Tap : Tıklatmak. Hafifçe vurmak. Kullanmak. Suyunu akıtmak. Musluk takmak. Bağlantı kurmak (elektronik terimi). Kaçak hat çekmek. Tıkaç. Tıpa takmak. Pençe vurmak (ayakkabı).

Horse : At koşmak. Film çıkrığı. Aygır. Kamçılamak. Binme, yük çekme kadar, sirklerde gösteri hayvanlarının, başında gelen, toynaklıların tek parmaklı altakımından olan hayvan. Beygir. Sehpa. Eroin. Oynamak. Zoolojik sınıflandırmada equidae ailesinin equus cinsinden olan at türüne verilen genel ad, hippos.

Top : Üstünü kapamak. Geçmek. Üstünden geçmek (bir yerin). Aşmak. Tepe. Tavan. Üst kısmını koparmak (bitkinin). Üst. Kapamak.

Headquarter : İdare merkezi. Operasyon merkezine kurulmak. Merkez bürosunu açmak. Genel merkez. Kanuni merkez. Ana merkez. Karargah kıtaatı. Operasyon merkezi kurmak. Karargah.

Fund : Para sağlamak (bir iş veya kimse için). Özel yatırım. Yedek anamal. Yaygın ve birleşik üretim ve yapım ortaklıklarına ilişkin dokuncaları karşılamak amacıyla yıllık net gelirlerden belirli bir oranda ayrılan karşılık. Ödenek. Para. Para sağlamak. Fon. Belirli bir iş için gerektikçe ödenmek üzere ayrılıp işletilen para. bir işletmenin başka varlıklarından fiziksel olarak ya da sayışımla her iki biçimde ayrılmış ve özel kullanımlara bağlanılmış bir ya da bir bölüm varlık. Yatırmak.

 

Scant : Özensiz çalışmak. Dikkatsiz bir biçimde çalışmak. Kıt. Daraltmak. Sınırlamak. Zar zor yeten. Az miktarda vermek. Az. Kifayetsiz. Kısıtlı.

Leverage : Manivela hareketi. Temayül. Manivela gücü. (konumsal) avantaj. Baskı gücü. Baskı. Geliştirmek. Piston. Güçlendirmek. Kaldıraç gücü.

Wharf : İskeleye boşaltmak. Rıhtım. Büyük yük iskelesi. Yanaşlık. Dok. Gemilerin bağlandığı iskele. İskeleye bağlamak. İskele.

Glut : Fazla doldurmak. Tıka basa doldurmak. Bolluk. Tıkamak. Boğmak. Doldurmak. Furya. Fazla doyurmak. Aşırı miktar. Taşırmak.

Proving synonyms : transistorise, victual, machicolate, copper bottom, bewhisker, terrasse, reflectorise, indulge, reflectorize, kern, offer, fire, glaze, fret, heat, dissertations, corbel, evidences, stock up, provision, nourish, dissertation, regale, rail, attempted, proof, subtitle, demonstrations, serve, constitutionalize, give, canalise, computerize.

Proving zıt anlamlı kelimeler, Proving kelime anlamı

Take : Sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Çevirmek. (sınava) girmek. Tutulan balık miktarı. Kavramak. Yazmak. Tutma. Alıntı. Yakalamak. Tutuş.

Proving antonyms : kern.