Deney nedir, Deney ne demek
- Bilimsel bir gerçeği göstermek, bir yasayı doğrulamak, bir varsayımı kanıtlamak amacıyla yapılmış olan işlem, tecrübe
- Deneyim, tecrübe.
"Deney" ile ilgili cümleler
- "Senelerdir gece gündüz elektrik yüklü deneyler yapa yapa sinir küpüne döndüğüne inanırdı içten içe." - E. Şafak
- "Herkesin kendi deneyi ile bildiği bir gerçek vardır." - H. Taner
Eğitim alanındaki sözlük anlamı:
Fizik, kimya, biyoloji gibi derslerin öğretiminde doğal olayların bağıntıları ve yasaları üzerinde bilgi edinmek; varsayım olarak benimsenen bilim yasalarının doğruluğunu göstermek; belli bir doğa olayını, etmenleri denetim altında tutarak, sınıf ya da deney odasında öğrencilere göstermek için yapılmış olan planlı deneme ya da sınama işi.
Bilinmeyen bir şeyi bulmak, bir ilkeyi, bir varsayımı sınamak amaciyle yapılmış olan eylem ya da işlem.
Fiziksel Kimya alanındaki anlamı:
Bilimsel birgerçeği ortaya çıkarmak, bir varsayımı denemek ya da kanıtlamak, bir yasanın doğruluğunu göstermek ereğiyle yapılmış olan işlem.
Felsefi anlamı:
II. Experientia - deney : Deneyle sınama, araştırma, deneyimleme edimi (deneyim); olayların kesin, tam ve yöntemli bir biçimde araştırılabilmesi ya da gözlemlenebilmesi için olabildiğince değişken koşullar altında canlı olarak yapma bir biçimde oluşturulması; gözlem, deneyim, tümevarım yoluyla edinilen yöntemli, bilimsel deney; tümevarımlı bilgi (Bacon'dan beri) hem tümdengelimli bilgiye hem de sıradan deneye karşıt olarak kullanılmıştır. (Felsefede)
Experimental (deneyimsel) ya da bilimsel olana karşıt olarak: Yöntemli bir denetlemeye baş vurmadan doğrudan doğruya, sıradan yapılmış olan deney.
(Geniş anlamda) Bir varsayımı denetlemek için yapılmış olan her çeşit gözlem.
I- Empeiria = deney, yaşantı, görgü: Episteme' (bilim)ye karşıt olan: İşlenmemiş bir olay üzerine dayalı bilgi. Olaylardan doğrudan doğruya kendimizin bilgi edinmemizin yolu. Olaylardan edindiğimiz dolaysız bilgi. İnsanın kendi görmesi, kendi yaşantısıyle kazanmış olduğu şey; insanın kendi sınadığı deney. empirique = görgüsel deneysel, (deneyci):
Yapılmış olan deney: deneme, deneyler yapma eylemi, a. Edilgin olarak yapılırsa (sıradan deney) bilgi amacı yoktur, deneysel empirik bilgi verir; b. etkin olarak yapılırsa (bilimsel deney) bilgi aracı olarak özellikle bir varsayımı denetlemek içindir; deneylere dayanarak (experimental) bilgi elde eder.
(Usa karşıt olarak) Bilgide kazanılmış olan (şey), bk. deneycilik.
Geniş anlamda (empirique'le eşanlamlı): Sıradan deneyi kullanır ve sonuçlar çıkarır. Deney odası (laboratuvar) tekniği kurulmadan önce de ruhbilim deneyseldi, ama empirik anlamında.
Empirik'e karşıt anlamda: bilimsel deneyi kullanır. Expérience morale = töresel deney (töresel yaşantı). Ahlak değerlerinin gerçekliği üzerine bir bilincin doğmasını sağlayan yaşanmış eylem. Expérience vécue (Erlebnis-Erfahrung), bk. yaşantı
Bazen, ama yanlış olarak: experimentalle eşanlamlı: Yöntemli ve ussal biçimde yapılmış olan deney; deneyci yöntem (méthode empirique).
Empirisme : bk. deneycilik, görgücülük
Ussal ve dizgesel olana karşıt olarak: Yapılan deneyin verilerini yorumlamak ya da ussal bir dizge halinde düzenlemek için usa baş vurmadan sıradan bir deneme düzeyinde kalan deney.
Gerçekliği olana ilişkin her çeşit yaşantı, algılama, duyumlama, verilmiş olma ve benzeri İnsan yaşamında bilincin karşılaştığı şeylerin tümü. (Felsefede) Gerçeklik üzerine kavramsal olmayan her türlü bilginin temeli: Her bilimin güvenilir olabilmesi için deneye dayanması, öte yandan bilginin salt deneyle kalmaması gerekir. Deneyin bilimsel amaçlarla, düşünce yoluyla düzenlenmesi, karşılaştırılması, bağlantılar kurulması, giderek doğrulanması ve tamamlanması gereklidir. Yunanca peira (deneme, sınama) sözcüğünden iki dizi sözcük türetilmiş: I. (Soyut ve genel anlamda kullanılan) empeiria ve türevleri: empirik, empirizm; II. (Somut ve daha teknik anlamda kullanılan) experientia (Latince experiri = deneme, deney yapma) ve türevleri: expérimenter, experimental, expérimentation.
Expérimentation = deneyim: Bir doğruyu ortaya çıkarmak üzere deneyin (2 b anlamında) yöntemli bir biçimde kullanılması. Experimental = Deneysel:
Bir fizik terimi olarak tanımı:
Bilimsel araştırma yapmak, bir varsayımı ya da bir yasayı kanıtlamak için tasarlanarak yapılmış olan ve belirli niceliklerin ölçülmesine, karşılaştırılmasına dayanan kılgıl çalışma.
Kimya'daki anlamı:
Kontrol edilebilir şartlar altında doğal bir olayın veya bilinmeyen bir gerçeğin açıklamasında kullanılacak ölçme işlemlerinin yapılması işi.
Sosyoloji'deki anlamı:
Olayların zorunlu bağlantılarının, özelliklerinin ve yasalarının ortaya çıkarılmasına, ussal etkinlik yöntem ve araçlarının bulunup denenmesine olanak veren; insanın doğal ve toplumsal çevresi üzerindeki kılgısal eylemi.
Veterinerlik alanındaki anlamları:
İstatistiksel açıdan, gözlemlerin veya ölçümlerin olası sonuçlarını elde etmek için kullanılan terim.
Test.
Bilimsel terim anlamı:
(Deneysel tasarım) Etkenlerin bağımlı değişken üzerindeki etkilerini araştırmak üzere rasgelelik süreçleri kullanılarak yapılmış olan denemeler.
Bilimsel araştırmanın gözlem ve varsayım basamaklarından sonra gelen, gözlenen olayları, benzerlerini ya da doğada gözlenmemiş olanları, çeşitli koşullarda ve özgül yöntemlerle deneylikte yapmak için uygulanan türlü etkinliklere verilen ad.
Deneme işleminde yapılmış olan iş.
Belirli bir varsayımın doğruluk durumunu değerlendirme ya da var olabilecek bağıntıları ortaya çıkarma amacıyla koşulların ya da bunların değişken durumlarının ve sonuçların gözlendiği planlanmış deneme.
genel uygulayım:
Bilimsel bir gerçeği göstermek, bir varsayımı kanıtlamak ya da bir yasanın doğruluğunu ortaya koymak için yapılmış olan işlem.
Deneme işleminde yapılmış olan iş, uygulama ve benzeri
Bir değişkenin etkilerini gözlemek üzere koşulları hazırlanmış ya da amaçlı olarak düzenlenmiş gözlem ya da deneyleme sürecinin ürünü.
İngilizce'de Deney ne demek? Deney ingilizcesi nedir?:
experiment, experience, test, test; experiment
Osmanlıca Deney ne demek? Deney Osmanlıca'da ne anlama gelir?:
tecrübe
Deney hakkında bilgiler
Deney,
Deney tanımı, anlamı:
Deney kabı : İçinde kimya deneyleri yapılmış olan özel kap.
Deney tüpü : Çoğunlukla kimyasal deneylerde kullanılan bir ucu kapalı cam boru.
Deneyüstü : Deneyle kazanılması imkânsız, akılla ilgili olan bilgi, transandantal.
Deneyci : Deneycilik yanlısı olan, görgücü, ampirist.
Deneycilik : Organizma ile durum veya çevre arasında bir etkileşim olarak yaşantıya önem veren, bilgiyi, simgelerle iletişimi yapılmış olan denetimli ve yeniden düzenlenmiş yaşantı biçiminde düşünen çağdaş bir felsefe anlayışı, görgücülük, ampirizm. Bilginin gözlem, deneme veya duyular ile elde edilebileceğini ileri süren geleneksel öğreti, görgücülük, ampirizm, akılcılık karşıtı.
Deneyim : Bir kimsenin belli bir sürede veya hayat boyu edindiği bilgilerin tamamı, tecrübe, eksperyans.
Deneyim kazanmak : Deneyimli duruma gelmek.
Deneyimci : Deneyimi ön plana çıkaran kimse.
Deneyimcilik : Deneyimci olma durumu.
Deneyimli : Deneyim kazanmış olan, tecrübeli, anaç.
Deneyimsiz : Deneyimi olmayan, tecrübesiz.
Deneyiş : Deneme işi.
Deneyleme : Deneylemek işi.
Deneylemek : Deney yapmak.
Deneyli : Deneye başvurulan. Deneye başvurularak.
Deneysel : Deneye başvurularak yapılan, deneyle olan, deneyle ilgili, tecrübi, ampirik.
Deneysellik : Deneyle ilgili olma durumu.
Deneysiz : Deneye başvurulmadan. Deneye başvurulmayan.
Deneyüstücülük : İnsan bilgisinin niteliğini ve ilkelerini akıl yoluyla çözmek amacıyla deney alanının ötesine gitmeye çalışan anlayış, mütealiye, transandantalizm. Ahlakta belli bir gizemciliği savunan, Tanrı, doğa ve insanı kaynaştırmaya çalışan Amerikan felsefe okulu, mütealiye, transandantalizm.
Bilimsel deneycilik : Her bilginin deneyle veya gözlemle doğrulanabileceğini, sınanabileceğini savunan felsefe akımı.
Bilimsel : Bilimle ilgili, bilime dayanan, ilmî.
Göstermek : Kanıtla inandırmak. Sert bir biçimde karşılık vermek. Öğretmek, açıklamak. Etmek. Görünmek, benzemek. Yapmasını söylemek, görevlendirmek. Belirtmek, anlatmak. Bir şeyin etkisi altında tutulmak. Güzelliğini ortaya çıkarmak, temsil etmek. Görülmesini sağlamak, görmesine yol açmak. Herhangi bir biçimde değerlendirmeye yol açmak. Birini veya bir şeyi işaretle belirtmek.
Doğrulamak : Bir önermenin doğruluğunu veya yanlışlığını belirlemek amacıyla olayları inceleyip araştırmak. Bir şeyin doğru olduğunu ortaya koymak, desteklemek, gerçeklemek, teyit etmek, tasdik etmek.
Varsayım : Deneylerle henüz yeter derecede doğrulanmamış ancak doğrulanacağı umulan teorik düşünce, faraziye, hipotez.
Kanıtlamak : Bir şeyin gerçekliğini kanıtla ortaya koymak, ispat etmek.
İşlem : Bir amaca ulaşmak için tutulan yol, prosedür. Madde üzerinde her türlü değişim yapma işi, muamele. Bir işi sonuçlandırmak için yapılmış olan iş veya uygulamaların hepsi, muamele, muamelat. Ham veya ara malları ve maddeleri fiziksel, kimyasal değişikliklerle daha uygun, kullanılır duruma getirme, muamele. Sayıları karşı karşıya getirip belirli birtakım kurallara uygun olarak birbiri üzerine etkilendirme yöntemi. Nakit veya menkul değerleri kullanarak alım satım, takas, borçlanma vb. piyasa hareketi.
Tecrübe : Görgü. Deneyim. Deney.
Deney bilimleri : Matematik ya da salt mantık gibi deneye dayanmayan ussal bilimlerin karşısında, deneye dayanan, bu arada düşünmenin araçlarını da kullanabilen bilimler.
Deney borusu : Deneylikte kullanılan bir yanı kapalı ince çeperli cam boru.
Deney donanımı : Bir aygıtın denenmesinde kullanılan araç ve gereçlerin oluşturduğu bütün.
Deney düzeni : Deney kümesinin yanısıra denetim kümesinin kullanılıp kullanılmadığına ve "önce" ya da "sonra" gözlemlerinin hangi küme üzerinde yapıldığına göre birbirinden ayrılan deneyleme tasarımlarından her biri.
Deney etkisi : Bir deneylemede duruma bilinçli olarak eklenen deneysel değişkenin doğal süreci saptıran yapaylığına bağlı olan ve deney sonuçları üzerindeki payı tanınan etki.
Deney koşulları : Bir deneylemede deneysel değişkenin etkilerinin en iyi gözleneceği doğal ya da yapay koşullar.
Deney kümesi : Bir deneylemede deneysel değişkenin etkileri altında bırakılarak gözlem konusu yapılan küme. bk. denetim kümesi.
Deney odası : Bilim adamlarının deneyler ve araştırmalar yapmaları için gereği gibi donatılmış yer. Okullarda fen bilgisi, kimya, fizik gibi derslerle ilgili olarak öğrencilerin deney yapmalarına ve yapılan deneyleri görmelerine olanak sağlayan özel oda. Deneyleme konusu olan birey ya da kümeyi, denetlenemeyen gündelik yaşam koşullarından çıkararak denetimli koşullar altına almak üzere oluşturulan deney yeri ya da ortamı.
Deney odası yöntemi : Toplumsal, ruhsal ya da fiziksel olayların nedenlerinin, etki ve niteliklerinin, denetim altında tutulan koşullar içinde, gerçek yaşantılar ya da deneyler yardımıyla ortaya çıkmasını sağlayan bir inceleme ve öğretim yöntemi. Kişisel etkinliklere çok önem veren, öğrencilerin tek tek ya da kümeler halinde deneyler yaparak yetişmeleri için geniş olanaklar sağlayan öğretim yolu.
Deney önermeleri : Kavramsal olarak türetilmemiş olan, deneye dayanan önermeler.
Deney ile ilgili Cümleler
- Deney başarılı.
- Ali deneyimli bir diş hekimi yardımcısıdır.
- Ali gerekli deneyime sahiptir.
- Deney başarılı olmalı. Sonraki şans elli yıl içinde ortaya çıkacaktır.
- O deneyimli bir dedektif.
- Sana bir bilet almayı deneyebilirim.
- Tom'un hiç deneyimi yok.
- Deney başlamak zorunda.
- Deney başlamalı.
- Deney başarılı olacak mı?
- Deney başarısızlıkla sonuçlandı.
- O bunu deneyecek.
- Onun deneyimi var mı?
- Deney başarılıydı.
Diğer dillerde Deney anlamı nedir?
İngilizce'de Deney ne demek? : adj. experimental, pilot
n. experiment, test, proving
Fransızca'da Deney : expérience [la]
Almanca'da Deney : n. Versuch, Experiment
Rusça'da Deney : n. опыт (M), эксперимент (M)
adj. экспериментальный
Bu kısımda Deney nedir? Deney ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Deney tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Deney hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.