Sebe nedir, Sebe ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Çaba.

Sebe ile ilgili Cümleler

  • Onların bir sebebe ihtiyacı yok.
  • Sebebini açıklayayım.
  • “Fakat gördüğü şey, kederini filan unutup enikonu telaşlanmasına sebep oldu.”
  • “Bu acıya kendi sebebiyet verdiğini hissetmekten gurur duyuyordu.”
  • Soruna sebep olmadığımızdan emin olmak istedim.
  • Sebeplerini bize açıkladı.
  • Neden onu yapmamaya karar verdiğimizin çeşitli sebepleri vardı.
  • Sebebini bilmeliyim.
  • Yoğun yağış bütün trenlerin durmasına sebep olduğu için bir taksiye binmek zorunda kaldım.
  • Sebeplere fazla takılmayın.
  • Fiziksel dünya olayların karmaşık ağıdır ve hiçbir şey tek bir sebeple gerçekleşmez.
  • Sebebini bilmene gerek yok.
  • İşini kaybetmesinin sebebi bu.
  • Sebepsiz yere ağlamayı kes!
  • Sebebini hiç kimse bilmiyor.

Sebe ile ilgili Atasözü veya Deyim

sebebiyet vermek : bir şeye, bir olaya sebep olmak, yol açmak.

sebep olan sebepsiz kalsın : herhangi bir kötü duruma yol açanlar için kullanılan bir ilenme.

sebep olmak : neden olmak, yol açmak.

sebepsiz kalmak : yoksul bir duruma düşmek.

Sebe anlamı, tanımı

Çubuk sebedi : Çubuktan yapılmış sepet

Ebelek sebelek : Yürürken sık sık düşüp kalkan, düşe kalka yürüyen (insan ya da hayvan). Saçma sapan, abuk sabuk, anlamsız, ipe sapa gelmez söz ya da eylem.

 

Eli sebepli : Eli uğurlu, tuttuğu, giriştiği işten iyi sonuç alınan kişi.

Mücbir sebeb : Zorlayıcı neden.

Ona sebep : Onun için, o yüzden.

Sebe sebe yürümek : Salına salına yürümek, seke seke yürümek.

Sebeb : Neden.

Sebebiyle : Nedeniyle.

Sebef : Neden, sebep.

Sebeh : Sabah, yarın. Sabah, bk. sebbah, sebbeh.

Sebel sebel : Yavaş yavaş.

Sebelemek : Çabalamak, çırpınmak. Biraz varlık edinmek, zenginlemek. Çiselemek, az az yağmak.

Sebelenmek : Baş dönmesinden dolayı sağa sola sallanmak.

Sebelep : İnce ince yağan yağmur.

Sebenardı : Bolu şehri, merkez ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi.

Sebenoba : Hatay ilinde, Yeditepe bucağına bağlı bir yer.

Sebep değişkeni : Bağımsız değişken.

Sebep yakıştırma : (Söz sanatı terimi) Bir şeyin meydana gelmesine hayalden bir sebep gösterme.

Sebeplendirme : Sebeplendirmek işi.

Sebeplendirmek : Sebeplenme işini yaptırmak.

Sebepsizlik : Sebepsiz olma durumu.

Sebet : 1.Küfe. 2.Sepet. [Bakınız: sepet]. Değirmende, buğdayın döküldüğü kesik koni biçiminde yer. Sepet.

Ağırlaştırıcı sebep : Verilecek cezanın arttırılmasını gerektiren durum veya olay, ağırlaştırıcı neden.

Hafifletici sebep : Suçun hafiflemesine sebep olan durum veya olay, hafifletici neden.

Mucip sebep : Gerekçe.

Mücbir sebep : Herhangi bir kimse tarafından alınacak önlemlere karşı, önüne geçilmesi olanaksız, borcun yerine getirilmesine engel, borçlunun iradesi dışında beklenmedik olaylar.

Savaş sebebi : Ülkeler arasında savaş ilanına yol açan olay veya konu.

Sebebiyet : Bir şeye, bir olaya sebep olma, yol açma.

Seben : Bolu iline bağlı ilçelerden biri.

Sebep : Bir şeyin olmasına veya belli bir hâlde bulunmasına yol açan şey.

 

Sebep bilimi : Neden bilimi.

Sebep bilimsel : Neden bilimi ile ilgili, etiyolojik.

Sebeplenme : Sebeplenmek işi.

Sebeplenmek : Kendisine dolaylı olarak yarar sağlamak, yararlanmak.

Sebepli : Sebebi olan.

Sebepli sebepsiz : Hiçbir dayanağı yokken, sebebi olsun veya olmasın, nedenli nedensiz.

Sebepsiz : Sebebi olmayan, nedensiz. Bir sebebi olmadan.

Sebepsiz yere : Boşuna.

Sebepsizce : Bir sebebi olmaksızın.

Sudan sebep : Baştan savma, inandırıcı olmaktan uzak sebep.

Varlık sebebi : Var oluşun sebeplerini irdeleyen ve araştıran düşünce, varlık nedeni.

Diğer dillerde Sebasöz bezler anlamı nedir?

İngilizce'de Sebasöz bezler ne demek ? : sebaceous glands