Snorts türkçesi Snorts nedir

  • Horultu.
  • Horuldama.
  • Öfkeyle burnundan solumak.
  • Pofurdamak.
  • Kahkaha ile gülmek.
  • Kahkaha.
  • Homurdanmak.
  • Burnundan soluma.
  • Küçümseyerek söylemek.
  • Burnundan solumak.
  • Kızgınlıkla söylemek.

Snorts ile ilgili cümleler

English: The horse snorts.
Turkish: At burnundan solur.

Snorts ingilizcede ne demek, Snorts nerede nasıl kullanılır?

Endless snorts of stupid laughter : Yürekten ve aptalca gülüş. Aptalca gülüşün bitmek bilmez sırıtışları.

Snort at : Burun bükmek. Burun kıvırmak.

Snort out : Homurdanarak söylemek.

Snort : Kahkaha ile gülmek. Burnundan solumak. Küçümseyerek söylemek. Homurdanmak. Horuldama. Burnundan soluma. Öfke belirten ses. Burnundan gürültüyle soluk çıkarmak. Pofurdamak. Horultu.

Snorted : Kahkaha. Kahkaha ile gülmek. Burnundan soluma. Horuldama. Homurdanmak. Burnundan solumak. Öfkeyle burnundan solumak. Horultu. Pofurdamak. Küçümseyerek söylemek.

Snorting : Burnundan soluma. Burnundan solumak. Burundan çekme. Homurdanmak. Öfkeyle burnundan solumak.

Snorter : Müthiş şey. Korkunç şey. Gürültülü iş. Olağanüstü şey. Mükemmel şey. Burnundan soluyan kimse. Tok sözlü kimse. Burnundan soluyan hayvan. Fırtına.

Snorers : Horlayan kimse.

Snore : Horuldamak. Horlama. Horultu. Yutaktaki daralmalara bağlı olarak oluşan solunum sesi, farengeal stenoz sesleri. Hırıldamak. Horlamak.

 

Snored : Horlamak. Hırıldamak. Horlama. Horultu. Horuldamak.

İngilizce Snorts Türkçe anlamı, Snorts eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Snorts ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Gnarling : Burmak. Söylenen. Homurdanan. Yumruluk. Boğum. Budak. Yumru. Gürleyen. Mırıldanmak.

Drone : Asalak. Başkalarının sırtından geçinen kimse. Parazit. Asalak tip. Vızıltı. Monoton bir sesle söylemek. Pes ses tonu. Tekdüze bir sesle aralıksız konuşmak. Vızıldamak.

Guffaws : Kahkahalar atmak. Nahoş bir kahkaha. Kahkaha atmak. Kahkahalarla gülmek. Kahkahaya boğulmak. Nahoş kahkaha atmak. Kahkahayı basmak.

Colour : Nüans. Çarpıtmak. Yüz rengi. Renk vermek. Dış görünüş. Canlılık. Boya. Duyulanmanın niteliğinde, ışığın tayfsal bileşim ayrımlarının doğurabilecekleriyle aynı cinsten olan ayrımları gözlemeyi ve ayırt etmeyi sağlayan, görsel bir duyulanmanın belirtisi, ıralayıcı niteliği. Hareketlilik.

Ilk : Tip. Tür. Çeşit.

Huffing : Gücendirmek. Kızmak. Dayılanmak. Gücenmek. Kızdırmak. Küstürmek. Burundan çekme. Küsmek.

United states of america : Birleşik devletler. Amerika birleşik devletleri. Amerika.

Variety : Tür. Farklılık. Değişiklik. Biyoloji, ekonomi, veterinerlik alanlarında kullanılır. Cins. Değişiklendirme, çeşitlendirme. Ait olduğu türden çok ufak farklarla ayrılan birey, ait olduğu belirli bir grup organizmadan görev ve yapı karakterleri bakımından ayrılan bir organizma. Salam. Renk, ibik biçimi, sakal veya bacak tüylerine göre oluşan ırkların alt bölümü. Çeşitleme.

 

Manner : Davranış. Biçim. Davranış şekli. Bir görüşmede, görüşülenlerin araştırma konusundaki ilk yargılarında payı bulunan, görüşmecinin dış görünüşü ve yaklaşımından kaynaklanan kişisel durum. Davranı. Eda. Yol. Ton. Usul. Terbiye.

Chuckled : Pis pis gülmek. Kısık sesle gülmek. Kıkırdamak. Gizli ve sessiz gülme. Kıkır kıkır gülmek. Kendi kendine gülmek. Kendi kendine gülme. Gurklama tavuk. Kıkırdama.

Snorts synonyms : u.s., the like, art form, u.s.a., flavour, style, snorting, chunter, snores, find fault with, hoot of laughter, chortles, us, kind, hilarities, gnar, gnarls, blow like a grampus, type, northerner, haw haw, guffawing, roars, form, chortle, america, breathe heavily, get hot under the collar, model, guffaw, fumed, bumble, description.

Snorts zıt anlamlı kelimeler, Snorts kelime anlamı

Antitype : Olacağı önceden işaret edilen olay. Olacağı önceden ima edilen olay.

Type : Daktilo etmek. Kişileştirme işleminde genel olarak ele alınan oyun kişisi. seyirci tarafından özellikleri bilinen ve kavramları getiren derinliği olmayan oyun kişisi. hiçbir ruhsal gelişimi yoktur. davranışlarıyla anlaşılır ve her oyunda aynı yolda hareket eder. örnek : kavuklu, pişekar, pantalone, arlekino, vb. İçerik, biçim ve amaç yönünden özellik gösteren bir sanat çeşidi. Daktiloyla yazmak. Daktilo kullanmak. Örnekçe. Yazmak. Hurufat. Ölçün örnek. İnsanları genellemesine yansıtan, kendine özgü kişiliği olmayan, daha çok bilinen kalıplardaki insanları gösteren oyun kişisi.

Southern : Güney. Güneyli. Güneye ait.