Tata nedir, Tata ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Kedi kovalama ünlemi.

Çocuk dilinde şapka.

1.Çocuk dilinde iskemle. 2.Tahta.

1.Çocuk yemeği, mama. 2.Güveç.

Dana dana : Tata nasılsın?.

Peltek konuşan, kekeme.

Tahta.

Tahta.

Tahta.

Tata ile ilgili Cümleler

  • Ben zaten tatami üstünde oturmaya alışkınım.
  • Kazan Tataristanın başkentidir.
  • Bir Rus'u çiz ve bir Tatar bul.
  • Şimdilik tatoebada Kırım Tatarca pek yaygın değil.
  • Bir Rus'u çizersen altında bir Tatar çıkar.
  • Tatarca anlıyor musun?
  • Kırım Tatar Türkçesi'nde "ayakkabı" için "ayaqqap" denir.
  • Araba Tatarlarla doluydu.
  • Tatarca konuşur musun?
  • Kırım Tatar Türkçesi'nde gümüşe "kümüş" denilir.
  • Tatoebada Kırım Tatarcası pek yaygın değil.
  • Kırım Tatarcası'nda uçağa "uçaq" deniliyor.

Tata ile ilgili Atasözü veya Deyim

yaya kaldın tatar ağası : istediğini elde edemeyen, başarısızlığa uğrayan kimseler için kullanılan bir söz.

Tata anlamı, kısaca tanımı

Oturak tatası : Kızağa benzer tahta

Saiga tatarica : [Bakınız: bozkır antilobu]. [Bakınız: bozkır antilopu].

Tata kutusu : Ökaryot DNA'sında transkripsiyonun başlama noktasından önce yerleşmiş ve TATAAAT dizisi ortak olan, 25 baz çiftlik öncü dizi. Prokaryot DNA’sında Pribnow kutusu olarak adlandırılır. Hogness kutusu.

Tataba : Hizmetçi kadın.

Tatabazlık : Çanak yalayıcılık, dalkavukluk.

Tatacan : Sancı, Ağrı.

 

Tatah : Burun salgısı.

Tatahami : Kimi hastalığın belli zamanlarda belirmesi.

Tatak : Bulaşık suyu. Pişmemiş, hamur ekmek.

Tatala : 1.Bayırlarda yetişen, yüzük biçiminde bir çeşit ot. 2.Yendiği zaman insanı rahatlatan, hekimlikte kullanılan yabanıl bir ot. Sürü sürü gezen, keklik büyüklüğünde ve kışın çok avlanan bir çeşit kuş. Topal.

Tatala yemek : Dayak yemek : Ali her işe burnunu sokuyordu, sonunda tatalayı yidi.

Tatalacı : Tatula otu tohumunu sigara arasına koyarak içen kimse. İvecen kimse.

Tatan etmek : Yatıp uyumak.

Tatar dolaması : Tatar denen postacıların giydikleri üstlük.

Tatar oku : Yayı çok sert olduğundan ancak bir manivela ile çekilebilen bir tür büyük ok.

Tatar olmak : Karnı sancılanmak.

Tatarağası : Tatar denen postacıların başı.

Tatarahmet : Kocaeli kenti, Akçaova nahiyesine bağlı bir yer.

Tataraşı : Kesilmiş hamur içine kavurma konularak yapılmış bir çeşit çorba. Üçgen biçiminde kesilip başlanan hamur üstüne, sarımsaklı yoğurt ve yağda pişmiş yumurta dökülerek yenilen bir çeşit çorba.

Tataraşka : Çocukların içine binip eğlenmek için yaptıkları kızağa benzeyen taşıt. (İnönü, Erenköy, Dutlu Eskişehir).

Tatarbaşı : İçi yenilebilen bir diken.

Tatarca olmak : Mide bozulmak.

Tatarcalanmak : Kimi hastalıkların geçeceği inancıyla hastayı ocak denilen kimselere tedavi ettirmek.

Tatarcık sinekleri : Leishmania donovani, Leishmania tropica, Bartonella bacilliformis ve papatasi ateşi virüsü gibi patojenik organizmalara vektörlük yapan, Psychodidae ailesinde bulunan sinek cinsi, Phlebotomus.

Tatarcıklar : Güvemsi sinekler familyasına giren ve tatarcık türlerini içine alan, kan emici, çok ufak yapıda iplikboynuzlular topluluğu.

 

Tatargazi : Muş kenti, Karahasan nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi.

Tatarham : Şiddetli karın ağnsı.

Tatarhamı : Şiddetli karın ağnsı. Apandisit.

Tatarhami : Sağ taraftan gelen sancı; apandisit ağrısı; çoklukla öldürücü bir hastalık.

Tatarhamu : Şiddetli karın ağnsı.

Tatarhamur tutmak : Ekmeği sıcak sıcak ya da iyi pişmeden yiyip hastalanmak.

Tatarhan : Şiddetli karın ağnsı. Tatar soyundan olan han.

Tatarhüyük : Ankara ilinde, Balâ ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi. Şanlıurfa kenti, Bozova belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir bölge.

Tatarıca : Tam pişmemiş, yarı pişmiş.

Tatari : Tam pişmemiş, yarı pişmiş. Tam pişmeden; tatarsı.

Tatarilyaskışla : Kırşehir şehri, Göllü nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi.

Tatarilyasyayla : Kırşehir şehri, Göllü bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

Tatarkale : Samsun şehrinde, Vezirköprü belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir yer.

Tatarkan : Tatar soyundan olan kimse.

Tatarköy : Elâzığ şehrinde, Kovancılar ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim yeri. Kayseri ili, Toklar nahiyesine bağlı bir yer. Kırklareli şehrinde, Lüleburgaz ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi. Sivas ilinde, Gökçekent bucağına bağlı bir yerleşim yeri. Tokat ili, Pazar ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim yeri.

Tatarkurdu : Karında şiddetli ağrı yapan bir çeşit at hastalığı.

Tatarlar : Edirne ili, Süloğlu ilçesi, merkez bucağına bağlı bir bölge.

Tatarlaşma : Tatarlaşmak durumu.

Tatarlaşmak : Tatar gibi davranmak.

Tatarlı : Adana ilinde, Kösreli bucağına bağlı bir bölge. Afyon şehri, Haydarlı bucağına bağlı bir bölge. Hatay şehri, Uluçınar bucağına bağlı bir yer. Osmaniye ilinde, Kadirli ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi. Samsun ilinde, Çarşamba ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi. Tekirdağ ili, İnecik nahiyesine bağlı bir yer. Tekirdağ şehrinde, Susuzmüsellim nahiyesine bağlı bir yerleşim yeri.

Tatarmemişler : Aydın şehrinde, Çine ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi.

Tatarmuslu : Samsun şehrinde, Kavak ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi.

Tatarsökmez : Üst kattaki odalarda döşeme altına konan kalın ağaç.

Tataruşağı : Malatya şehri, Kürecik bucağına bağlı bir bölge.

Tatarzena : Sincap.

Tatat : Kekeme.

Tatavacı : [Bakınız: totaba]. Yüze gülen, dalkavuk.

Tatavatsız : Patavatsız.

Tataveya : Boşuna, rasgele : Tabancasını tataveya attı.

Tatavı : İyi pişmemiş yemek. Ramazandan bir önceki gün. Beceriksiz. Bilinçsiz, gelişigüzel yapılan iş. Ramazandan bir gün önce tutulan oruç. İyi pişmemiş yemek için. Baştansavma ve tez yapılan iş.

Tatavıcı : Baştan savma iş yapan.

Tatavıya : Boşuna, rasgele.

Tatavi : Bilinçsiz, gelişigüzel yapılan iş. Baştansavma ve tez yapılan iş.

Tataviye : Boşuna, gelişigüzel (işe başlamak, gitmek için).

Tatavu : Kekeme. İyi pişmemiş yemek. Ramazandan bir önceki gün. Ramazandan bir gün önce tutulan oruç. Her işe burnunu sokan kimse.

Yeşilbaş tatar : Özbek.

Tatar : Postayı süren kimse. Tataristan'da, Batı Sibirya'da ve Rusya Federasyonu'nun değişik bölgelerinde yaşayan Türk soyundan bir halk ve bu halktan olan kimse.

Tatar ağası : Posta görevi yapan tatarların amiri. Beceriksiz, başarısız, dikkate alınmayan.

Tatar arabası : Posta arabası.

Tatar böreği : Haşlanmış yufka parçalarına yoğurt ve kıyma katılıp üzerine kızgın yağ gezdirilmesiyle yapılmış olan yemek.

Tatar çorbası : Hafifçe kavrulmuş una soğan, domates, patates vb. malzeme eklenmesiyle yapılmış olan bir çorba türü.

Tatarca : Tatar Türkçesi. Bu Türkçeyle yazılmış olan.

Tatarcık : Sıcak ülkelerde, özellikle Akdeniz çevresinde yaşayan, türlü hastalıklara yol açan küçük bir sinek, yakarca (Phlebotomus). Şiddetli karın ağrısı.

Tatarcık humması : Tatarcıklarla insana geçen, şiddetli ateş ve baş ağrısı ile beliren bir hastalık.

Tatarı : Tam pişmemiş.

Diğer dillerde Tat tomurcukları anlamı nedir?

İngilizce'de Tat tomurcukları ne demek ? : taste buds