Umpire türkçesi Umpire nedir

  • Alandaki iki hakemden, başhakeme yardımcı olanı. onun verdiği kararlar da kesindir. ancak iki hakem arasında bir anlaşmazlık olduğunda, başhakemin kararına bakılır.
  • Yardımcı hakem.
  • Üçüncü yargıcı.
  • Hakemlik etmek.
  • Hakem olmak.
  • Yarışlardaki yanlışları, yönetmelik kurallarına aykırı olayları başyargıcıya bildirmekle görevli yargıcı.
  • Tenis, atletizm, basketbol, ekonomi alanlarında kullanılır.
  • Yargıcıların uyuşmazlığa düşmeleri nedeniyle bunların arasını bulma ve zorunlulukları çözümleme amacıyla seçilen üçüncü yargıcı.
  • Tahkimde üçüncü hakem.
  • Oyunun kurallara uygun olarak yönetilmesinden sorumlu olan ve kararlarına uyulması gereken görevli.
  • Başyargıcı yardımcısı.
  • Hakemlik yapmak.
  • İki hakemin karara varamaması durumunda karar için üçüncü bir hakemin tayin edilmesi.
  • Hakem.

Umpire ile ilgili cümleler

English: The umpire called the ball foul.
Turkish: Hakem oyunu faul olarak nitelendirdi.

English: The umpire said that he was out.
Turkish: Hakem onun atıldığını söyledi.

English: It is not easy to be an umpire today.
Turkish: Bugün bir hakem olmak kolay değildir.

English: I was asked to umpire the game.
Turkish: Oyuna hakemlik yapmam rica edildi.

English: The umpire called the batter out.
Turkish: Hakem topa vuran oyuncuya seslendi.

 

Umpire ingilizcede ne demek, Umpire nerede nasıl kullanılır?

Woman umpire : Kadın hakem (spor).

Umpired : Hakemlik etmek. Hakem olmak. Tahkimde üçüncü hakem. Hakemlik yapmak. Hakem. İki hakemin karara varamaması durumunda karar için üçüncü bir hakemin tayin edilmesi.

Umpires : İki hakemin karara varamaması durumunda karar için üçüncü bir hakemin tayin edilmesi. Hakem olmak. Hakemlik etmek. Hakemlik yapmak. Tahkimde üçüncü hakem. Hakem.

Umpireship : Yargıcın görevi. Bir hakemin rolü.

Umpirage : Bir hakemin kararı. Üst hakem. Hakem kararı. Bir hakem veya yargıcının fonksiyonu.

Anti dumping duty : Düşürüme karşı vergi. Gatt kurallarına göre, dış ticarette fiyat kırarak haksız rekabete girişen ülkelere karşı fiyat indirim tutarı kadar uygulanan vergi.

Bumpily : Engebeli bir biçimde. Arızalı bir şekilde.

Bumpiness : Bozukluk. Yamru yumruluk. Sarsıntı. Düzensizlik. Eğrilik. Eşitsizlik.

Umping : Hakemlik yapmak. Hakemlik etmek. Hakem.

Bumpiest : Bozuk. Arızalı. Yamru yumru. İnişli çıkışlı. Tümsekli. Sarsıntılı. Engebeli.

İngilizce Umpire Türkçe anlamı, Umpire eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Umpire ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Ref : Başv. Başvuru. Baş.

Adjudicated : Hüküm vermek. Hükmüne varılmış. Karara bağlanmış. Hüküm verilmiş. Kararına varmak. İhale etmek. Yargıcılık yapmak. Hükmüne varmak. Karar verilmiş.

Laudator : Öven kimse. Şakşakçı. Övgü yağdıran eden kimse. Metheden kimse. Yücelten kimse. Takdir eden kimse. Saygılarını sunan kimse. Övgü yağdıran kimse. (hukuk terimi) arabulucu.

 

Adjudicate : Hükme bağlamak. Hükmetmek. Hüküm vermek. Karar vermek. Halletmek. Hükmüne varmak. Kararlaştırmak. Yargıcılık yapmak. İhale etmek.

Ump : Hakemin kısa şekli. Hakem (argo terim).

Mediator : Reseptörle efektörü bağlayan sinir hücresi. metabolik bir yolu etkileyen herhangi bir enzim ya da hormon. Arabulucuk yapan. Ara bulucu. Mediyatör. Uzlaştırıcı. Aradüzelten. Aracı. Biyoloji, uluslararası ilişkiler alanlarında kullanılır. Arabulucu.

Arbitrator : İşçi-işveren anlaşmazlıklarını çözümlemekle görevli tarafsız kişi. Yansız aracı. Yargıcı. Her iki yanın uygun görmesi üzerine bir sorunu çözümlemek için seçilen ve düşüncelerine baş vurulan kişi. İşçi ve işveren kurallarınca uzlaştırma kurallarına kandi haklarını savunmak amacıyla gönderilen yetkili kişiler. Uzlaştırıcı. Arabulucu.

Arbitral : Hakeme havale edilen. Keyfi. Hakeme ait.

Third party : Üçüncü kişi. Üçüncü taraf. Üçüncü parti. Üçüncü şahıs. İki kişi arasında yapılan bağıtlamada söz konusu edilen üçüncü kişi. Bilgisayar, ekonomi alanlarında kullanılır.

Judging : Anlam çıkarmak. Muhakeme etmek. Değer biçmek. Kanısında olmak. Tahmin etmek. Değerlendirmek. Yargılama. Karara varma. Yargılamak.

Umpire synonyms : adjudicator, arbitrates, arbiter, arbiters, refereed, assisting referee, arbitrate, umping, umps, umpires, referee, laudators, adjudicators, adjudicating, arbitrators, arbitrager, refs, umpired, arbitrageurs, linesmen, daysman, linesman, arbitragers, evaluator, arbitrating, adjudicates, arbitrageur, judge.

Umpire ingilizce tanımı, definition of Umpire

Umpire kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : To arbitrate. To decide as umpire. A person to whose sole decision a controversy or question between parties is referred. To settle, as a dispute. Especially, one chosen to see that the rules of a game, as cricket, baseball, or the like, are strictly observed. To act as umpire or arbitrator.