Very light türkçesi Very light nedir

Very light ile ilgili cümleler

English: Although Eri's suitcase looks heavy, it's actually very light.
Turkish: Eri'nin çantası ağır gözükmesine rağmen, aslında oldukça hafiftir.

English: Ali turned off every light in his house.
Turkish: Ali evindeki her lambayı kapadı.

English: I'm a very light sleeper.
Turkish: Ben uykusu çok hafif olan bir kimseyim.

Very light ingilizcede ne demek, Very light nerede nasıl kullanılır?

Very : Gayet. Bile. Belirli. Salt. Pek. Çok. En. Tam. Hatta. Mutlak.

Light : Bir görünçlüğün aydınlatılması için yönetmenin ışıkçılara verdiği komut. İnmek. Aydınlatmak. Aydınlanmak. Eşik. 4000 a° ile 8000 a° dalgaboyu aralığında, gözle görülebilen elektromagnetik dalga. Işık vermek. Soba yakmak. Yanmak. Güneşten ya da başka kaynaklardan gelen ve gözü uyarıcı etkisi olan ışınım erkesi.

Very amazed to : Çok şaşırmak.

Very bad : Çok kötü. Berbat. Aşırı kötü. Haşat.

Very beautiful : Çok güzel. Fıstık gibi. Ayın on dördü gibi. Lokum gibi. Huri gibi. Ömre bedel. Şiir gibi.

Very beautiful girl : Çok güzel kız.

İngilizce Very light Türkçe anlamı, Very light eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Very light ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

 

Floatiest : Suda batmayan. Yüzen. Yüzebilir.

Luminance signal : Her satırda, değişir gerilimle parlaklığa komuta eden im. Parlaklık imi. Parlaklık sinyali. Sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Işıklılık işareti. Parlaklık işareti.

As light as a feather : Çok az ağırlığı olan. Tüy kadar hafif. Tüy gibi hafif. Neredeyse ağırlıksız. Tüy gibi.

Bengal lights : İşaret ışığı.

Gossamers : Örümcek ağı. Bürümcük. Hafif. İnce. İnce kumaş. İncecik şey. Çok ince bir tür bürümcük. Hafif ve incecik. Havada uçan ince örümcek ağı.

Flare : Bir optik dizgede, görüntü yüzeyine düşen gereksiz ışık. Işımak. Işık saçmak. Hiddetlenmek. Yaymak. Alevlenmek. Titrek ışık vermek. Bir optik dizgedeki yüzeylerden film üzerine yansıyarak resimdeki sertliği azaltan ya da resmin niteliğini bozan, istenmeyen ışık. tv. televizyon ışıtaçlarında, gerçekte etkilenmemesi gereken fosforlanmalı bölgelerin etkilenmesinden doğan ve bu bölgeye düşen ışık. Kabarmak (etekler).

Floatier : Suda batmayan. Yüzebilir. Yüzen.

Star shell : Aydınlatma mermisi. Işık mermisi.

Bengal light : İşaret ışığı.

Gossamer : İnce kumaş. Örümcek ağı. İncecik. Hafif ve incecik. Çok ince bir tür bürümcük. Hafif. Çok ince şey. İnce. Bürümcük.

Very light synonyms : signal rocket, floaty, featherweights, featherweight, signal flare.