Kabul nedir, Kabul ne demek

Kabul; kökeni arapça dilinden gelmektedir.

"Kabul" ile ilgili cümleler

  • "Başımı kaşıyacak vaktim yok. Kabul saatlerine dikkat oluna!" - N. Hikmet
  • "Okula kabulüm için dilekçe verdim."
  • "Her mihnet kabulüm yeter ki / Gün eksilmesin penceremden" - C. S. Tarancı

Yerel Türkçe anlamı:

Köşe.

İktisat alanındaki kelime anlamı:

Bir poliçenin, adına çekilen kişi tarafından imzalanarak, borcun ödeneceğinin onaylanması.

Bir bankanın kendi üzerine çekilen poliçeye "kabul edilmiştir" şerhini koyması.

Hukuki terim anlamı:

taplama. ~ etmek: taplamak.

Bilimsel terim anlamı:

Ödeğin taşıyanınca ilgilisine gösterilmesinde parasını önelinde ödemeği kabullendiğini ödek üstüne bir yazı yazmak suretiyle yapılmış olan yüklenim.

İngilizce'de Kabul ne demek? Kabul ingilizcesi nedir?:

acception, acceptance, acceptation

Kabul hakkında bilgiler

[Bakınız: kabil]

Kabul ile ilgili Cümleler

  • Kabul edelim ki, bu imkansız. Biz onu asla yapmayacağız.
  • Ali muhtemelen teklifinizi kabul etmeyecek.
  • Kabul edeceğini düşündüm.
  • Kabul edeceğini biliyordum.
  • Giriş ücretsiz ama bağış kabul edilir.
  • Kabul edelim, hemfikir değiliz.
  • İyimserler bile kolay olmayacağını kabul ederler.
  • Ali Boston'da kalmayı kabul etti.
  • Kabul edeceğini düşünüyorum.
  • Ali yenilgiyi kabul etti.
  • Kabul edelim ki, Tom, bitti.
  • Kabul edelim ki, o, fikrini değiştirmeyecek.
  • Ali hatalı olduğunu biliyor ama bunu kabul etmiyor.
  • Biletler 3 dolardır. 3 yaş ve altındaki çocuklar ücretsiz olarak kabul edilir.
 

Kabul tanımı, anlamı:

Kabul etmek : Bir şeye isteyerek veya istemeyerek razı olmak. bir armağanı almak. yanına, katına almak. onaylamak.

Kabul görmek : Kabul edilmek, onaylanmak.

Kabul günü : Ev hanımlarının konuk ağırladıkları belirli gün.

Kabul kredisi : Kabulün vadesinden önce poliçeyi kabul eden bankaya belirli bir tarihte belirli bir tutarın ödeneceğine dair anlaşmadan sonra bankanın açtığı kredi.

Kabul odası : Konak veya dairelerde konukların ağırlandıkları büyük oda.

Kabul resmi : Kabul töreni.

Kabul salonu : Resmî konukların ağırlandığı büyük konuk salonu, kabul yeri.

Kabul töreni : Resmî konukları ağırlama töreni, kabul resmi, resepsiyon.

Kabul yeri : Kabul salonu. Otel vb. bir kuruluşta müşterilerle ilgilenen bölüm, resepsiyon.

Hüsnükabul : İyi karşılama, güler yüz gösterme.

Kayıt kabul : Kayıt işleminin yapıldığı yer. Bir yere başvuranların kayıt işlemini yapma.

Ön kabul : Başvurunun değerlendirilmesinden önce yapılmış olan ilk kabul işlemi. Bir düşünceyi derinlemesine incelemeden, fazla üzerinde durmadan benimseme.

Resmikabul : Kabul töreni.

Kabullenmek : Kabul etmek, benimsemek. İstemeyerek kendine mal etmek.

Gökten ne yağdı da yer kabul etmedi : "büyüklerden gelen şeyleri küçükler geri çeviremezler" anlamında kullanılan bir söz.

 

Hüsnü kabul göstermek : İyi karşılamak, güler yüz göstermek.

İçi kabul etmemek : Benimsememek, kabullenememek. bir şeyden midesi bulanmak.

Kıyas kabul etmez : İki şey arasındaki ayrımın çok fazla olduğunu belirtmek için kullanılan bir söz.

Nispet kabul etmemek : Eşit tutmamak, oranlamamak.

Yer kabul etmez : Çok günahkâr.

İsteme : İstemek işi.

Razı : Uygun bulan, benimseyen, isteyen, kabul eden.

Konuk : Bir yere veya birinin evine kısa bir süre kalmak için gelen kimse, misafir, mihman. Konakçının üzerindeki asalak.

Armağan : Bir bilim adamının emek verdiği dalda onu anmak için hazırlanan bilimsel eser. Birini sevindirmek, mutlu etmek, onurlandırmak, kutlamak için veya anı olarak verilen şey, hediye, dürü. Bağış, ihsan. Ödül.

Öneri : Bir sorunu çözmek üzere öne sürülen görüş, düşünce, teklif. İncelenmek için ileri sürülen şey, teklif.

Uygun : Elverişli, yarar, müsait, muvafık. Yakışır, yaraşır, mutabık, mütenasip. Orantılı, oranlı.

Bulma : Bulmak işi.

Kabil : Olanaklı.

Bir : Beraber. Tek. Sayıların ilki. Bu sayıyı gösteren 1 ve I rakamlarının adı. Bu sayı kadar olan. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı). Sadece. Aynı, benzer. Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek. Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer. Ancak, yalnız. Bir kez. Eş, aynı, bir boyda.

Alma : Bir iş adamının veya profesyonel sporcunun para karşılığı başka bir işe veya kulübe geçmesi, transfer. Almak işi, ahiz, derç, ittihaz, kabız.

Onaylama : Onaylamak işi, tasdik, tasdikleme, konfirmasyon, sertifikasyon.

Alınma : Alınmak işi.

Akseptans : Poliçelerin üzerine "kabulümdür" biçiminde yazılarak altı imzalanan açıklama, kabul. Yabancı ülkelerde okuyacak öğrenciler için gönderilen kabul belgesi.

Kabul aracısı : Banka kabulü belgitlerinin alım ve satış işlerine aracılık eden kişi.

Kabul belgesi : Bankalarca ilgililerine gönderilen sayışım özetlerine ilişik kabul belgesi.

Kabul edilebilir günlük alım : Gıda endüstrisinde kullanılan katkı maddelerinin, insan sağlığı üzerinde hiçbir olumsuz etki oluşturmadan gıdalarla günlük olarak alınabilecek en yüksek kalıntı miktarı, ADI.

Kabul edilebilir günlük değer : İnsan sağlığı üzerinde hiçbir olumsuz etki oluşturmadan gıdalarla günlük olarak alınabilecek gıda katkı maddelerinin kabul edilebilir en yüksek tüketim miktarını ifade eden, mg/kg vücut ağırlığı şeklinde gösterilen değer, ADI.

Kabul edilebilir günlük tüketim : Genelde kilogram yem/ kilogram canlı ağırlık olarak ifade edilen, hayvanların sağlık sorunları olmadan günlük tüketebilecekleri yem ve su miktarı.

Kabul edilebilir kullanım politikası : (KKP)

Kabul edilir dokunca : Vergi yöntemi yasasına göre yükümlülerin içgüdüleri ve istekleri ile meydana gelmeyen ve yükümlüce önlenemeyen olaylar nedeni ile geliri doğuran ve tüm varlığında ortaya çıkan azalmalar.

Kabul edilmemiş- ödenmemiş ödek : İlgilinin kendisine çekilen bir ödeği kabulden kaçınması ve verildiğinde ödememesi.

Kabul etmek : bir şeye isteyerek veya istemeyerek razı olmak. İlgili cümle: "“Bu teşhisi ister istemez kabul eden çağdaş Batılı, hastalığın sınırlarını daraltmak ister.”" C. Meriç. yanına, katına almak. İlgili cümle: "“... beni bahçesinde çınar ve dut ağaçlarının gölgesinde kabul etti.”" A. Haşim. bir armağanı almak; onaylamak.

Kabul etmeme : Bir ödeğin ilgisilince kabul edilmemesi.

Diğer dillerde Kabul anlamı nedir?

İngilizce'de Kabul ne demek? : [Kabul] n. capital of and largest city in Afghanistan

n. Kabul, capital of and largest city in Afghanistan

n. Kabul, capital of and largest city in Afghanistan

Fransızca'da Kabul : acceptation [la], admission [la]

Almanca'da Kabul : n. Akzept, Aufnahme, Eingeständnis, Zulassung

Rusça'da Kabul : n. согласие (N), акцепт (M), прием (M), аудиенция (F), встреча (F)

adj. согласный