Absurd türkçesi Absurd nedir

Absurd ile ilgili cümleler

English: I think it's absurd to do so.
Turkish: Böyle yapmanın saçma olduğunu düşünüyorum.

English: He refused to accept such an absurd proposal.
Turkish: Böyle saçma bir teklifi kabul etmeyi reddetti.

English: It is absurd to try to persuade them.
Turkish: Onları ikna etmeye çalışmak saçma.

English: It is absurd to believe that young children can run faster than policemen.
Turkish: Şu genç çocukların polislerden daha hızlı koşabileceğine inanmak saçmadır.

English: It is absurd to divide people into good and bad. People are either charming or tedious.
Turkish: İnsanları kendi aralarında iyi ve kötü olarak ayırmak saçma. İnsanlar neşeli ya da sıkıntılı olabilir.

Absurd ingilizcede ne demek, Absurd nerede nasıl kullanılır?

Absurd scene : Gülünç bölüm. Absürd sahne. Uygunsuz sahne. Saçma bir durum.

Absurd theatre : İnsanın yaşama, doğaya olan uyumsuzluğunu, doğadan kopmuşluğunu sezdirici bir yolla xx. yüzyıl ortasında yeni bir öz ve biçimle veren tiyatro türü. aristocu anlamda usla bağdaşmaz bir öz ve biçim kullanır. örn. samuel beckett ve eugene lonesco'nun ilk oyunları. (us-dışı tiyatro). Absürt tiyatro.

 

The absurd : Mantıksız. Abes. Abzürd. Gülünç. Anlamsız. Manasız. İpe sapa gelmez. Uyumsuz. Olanaksız. Saçma.

Theater of the absurd : Absürd tiyatro. Saçmalık tiyatrosu. Absürd durumlar üzerine odaklanmış drama stili. Absürd tiyatrosu.

Absurdism : Mantıksızlık. Evrenin anlamsız olduğunu savunan felsefi akım. Saçmalık. Absürdlük. Evrenin mantıksız ve anlamsız olduğu inancına dayalı olan felsefe.

Absurdities : Anlamsızlık. Saçmalık. Saçma olma. Gülünçlük. Abeslik. Mantıksızlık. Saçma söz.

Ad absurdo interpretation : Ad absurdo yorum.

Absurdness : Akılsızlık. Anlamsızlık. Manasızlık. Saçmalık.

Absurdity : Mantıksızlık. Saçmalık. Saçma söz. Bir dilsel deyiş ya da önermenin mantık ilkelerine ya da çıkarım kurallarına aykırılığı. Anlamsızlık. Saçma olma. Abeslik. Gülünçlük.

Absurdly : Anlamsız olarak. Saçma bir şekilde. Anlamsız bir şekilde. Mantıksızca. Komik bir şekilde.

İngilizce Absurd Türkçe anlamı, Absurd eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Absurd ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Ballocks : İçine etmek. Taşaklar. Testisler. Yumurtalar. Manasız (kaba britanya argosu). Taşak. Zırva. Perişan etmek. Hayalar.

Ramblings : Boş boş dolaşan kimse. Afaki. Rabıtasız. Derme çatma. Düzensiz. Tutarsız. Saçma sapan. Biçimsiz. Başıboş.

Derisive : Alay edilecek türden. Alay edici. Alay konusu olan. Alaylı. Komik. Önemsiz. Alaycı.

Mindlessly : Akılsız olarak.

Beyond the bounds of reason : Mantık sınırlarının ötesinde.

Applesauce : Boş laf. Palavra. Elma sosu. Abuk sabuk. Saçmalık. Elma püresi.

 

Foolish : Enayi. Abeci. Ahmak. Ahmakça. Aptal. Sersem. Aptalca. Habeci. Akılsız.

Ill advised : Akılsız. İhtiyatsız. Tedbirsiz. Düşüncesiz.

Meaningless : İçeriksiz. Absürt. Amaçsız. Abidik gubidik. Pestenkerane. Pestenkerani. İpsiz sapsız.

Strictly for the birds : Değersiz. Saçma sapan. Aptalca.

Absurd synonyms : unlogical, illegitimate, cacophonic, baloney, asinine, brute, feeblemindedly, inexpedient, chimerical, the absurd, charade, inexpediently, cockamamie, unintelligently, airy fairy, awkward, ill assorted, comedic, anharmonic, nugatory, without rhyme or reason, senseless, deadpans, blankest, disharmonious, dissonant, bafflegab, buffoonish, nonsensical, antic, goofiness, fatuously, comical.

Absurd zıt anlamlı kelimeler, Absurd kelime anlamı

Logical : Mantıksal. Mantıklı. Tutarlı. Lojik. Mantıki. Mantıklı (kimse). Uygun. Mantığa uygun. Makul.

Wise : Yol. Akıllıca. Hikmet sahibi. Yöntem. Alim. Mantıklı. Suret. Usul. Bilge. Tarz.

Absurd ingilizce tanımı, definition of Absurd

Absurd kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : An absurd dream. Inconsistent with the plain dictates of common sense. Nonsensical. Ridiculous. Contrary to reason or propriety. Logically contradictory. As, an absurd person, an absurd opinion. An absurdity. Obviously and flatly opposed to manifest truth.