Turkish: "Sizi rahatsız ediyor muyum?" Hayır, hiç de değil"
English: Do I annoy you?
Turkish: Seni sıkıyor muyum?
English: Do you annoy your brothers?
Turkish: Erkek kardeşlerini sinirlendiriyor musun?
English: Do I annoy you sometimes?
Turkish: Bazen sizi rahatsız ediyor muyum?
English: Ali is starting to annoy me.
Turkish: Ali canımı sıkmaya başlıyor.
Annoyance : Kızdırma. Sıkıntı kaynağı. Rahatsız etme. Üzüntü kaynağı. Rahatsızlık. Kızgınlık. Baş belası. Sıkıntı. Baş ağrıtma.
Annoyances : Baş ağrıtma. Sıkıntı kaynağı. Üzüntü kaynağı. Baş belası. Kızdırma. Kızgınlık. Rahatsız etme. Sıkıntı. Rahatsızlık.
Annoyed : Sinirlendirilmiş. Rahatsız edilerek sinirlendirilmiş. Rahatsız edilmiş. Sinirlenmiş. Sinirli. Rahatsız olmuş. Kızgın.
Annoyed at : -e kızgın.
Annoyed him : Onu sinirlendirdi. Onun canını sıktı. Onu tedirgin etti. Onu rahatsız etti.
Annoyingly : Sinirlendirici şekilde. Sinirlendirici biçimde. Can sıkıcı biçimde. Kızdırarak. Can sıkıcı bir şekilde. Sinirlendiren bir şekilde. Can sıkıcı şekilde.
Be annoyed with : Birine kızgın olmak.
Annoys : Huzursuz etmek. Rahatını kaçırmak. Sinir etmek. Can sıkmak. İzaç etmek. Kızdırmak. Sinirini bozmak. Dalına basmak. Gıcık etmek. Sataşmak.
Tannoy : Duyuru sistemlerinden birinin markası. (ticari marka) hoparlör sistemi tipi.
Annoyed with : -e kızgın.
Sözcükler, direkt olarak Annoy ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.
Set the teeth on edge : Bezdirmek. Sıkmak.
Get to : Varmak. Lazım olmak. Yapabilmek. Dalavereyi anlamak. Noktasına gelmek. -e noktasına gelmek. Başlamak. Dolabı sezmek. -e varmak. Şart olmak.
Beset : Rahat vermemek. Etrafını çevirmek. Sıkıntı vermek. Sıkıştırmak. Kuşatmak. Dört bir yandan saldırmak. Rahat bırakmamak. Sarmak. Etrafını sarmak.
Acerbating : Huysuzlaştırmak. Sabrını tüketmek. Acılaştırmak.
Bugger about : Sürtmek. Salakça davranmak. Başıboş dolaşmak. Aylak aylak dolanmak.
Roiling : Çamurlu hale getirmek. Bulanıklaştırmak. İrrite etmek. Öfkelendirmek. Çamurlaştırmak.
Acerbates : Sabrını tüketmek. Acılaştırmak. Huysuzlaştırmak.
Rasped : Eğelemek. Kulak tırmalamak. Törpülemek. Yaralamak. Rencide etmek. Törpülü. Kızgın bir sesle söylemek.
Antagonises : Kışkırtmak. Aleyhine çevirmek. Düşmanlığa sebep olmak. Önlemek (ayrıca antagonize). Husumete sebep olmak. Husumeti tahrik etmek. Karşı çıkmak. Karşı koymak. Düşman etmek.
Annoy synonyms : get under one's skin, chevvy, annoys, plague, hassling, roils, chagrin, antagonised, incommode, discommodes, ruffle, peeve, harrying, peeving, abuses, give somebody the hump, badgers, discomfiting, angers, discomforting, fidgeting, besiege, buggering, eat into, baited, depress, discommoding, badgered, give the pip, bugger, aggravate, dismay, antagonizes.
Please : Hoşnut etmek. Keyif vermek. Gönlünü hoş etmek. Gönlünü almak. Hoşuna gitmek. Tenezzül etmek. Mutlu etmek. Gönül almak. Sevindirmek. Memnun etmek.
Annoy kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : As, I was annoyed by his remarks. As, to work annoy. Also, whatever causes such a feeling. To ruffle in mind. To vex. A feeling of discomfort or vexation caused by what one dislikes. To disturb or irritate, especially by continued or repeated acts. To tease.
Sayfa düzgün görüntülenmiyorsa, lütfen sayfayı yenileyin. (F5)
Bu kısımda Annoy kelimesinin türkçesi nedir? ingilizcede Annoy ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik olarak hemen sorabilir, daha sonra kısaca ingilizce Annoy anlamı, açılımı ya da türkçe kelime anlamı hakkında bilgiler verebilir veya dilerseniz Annoy ile ilgili cümleler sözler yazılar ile ingilizce türkçe çeviri sözlük anlamları paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.