Applicants türkçesi Applicants nedir

  • İstekli.
  • Başvuru sahibi.
  • Aday.
  • Başvuranlar.
  • Başvuru sahipleri.
  • Adaylar.

Applicants ile ilgili cümleler

English: Aren't there any qualified applicants?
Turkish: Hiç nitelikli adaylar yok mu?

English: She was chosen from ten thousand applicants.
Turkish: O, on bin adaydan seçildi.

English: Jale was chosen from among 500 applicants.
Turkish: Jale 500 aday arasından seçildi.

English: There are three hundred applicants for only one position.
Turkish: Yalnızca tek makam için üç yüz başvuru sahibi var.

English: Ali was chosen from among 300 applicants.
Turkish: Ali 300 aday arasından seçildi.

Applicants ingilizcede ne demek, Applicants nerede nasıl kullanılır?

Domestic applicants : Yerli dilekçiler. Bir ülkenin uyruğu olan dilekçiler.

Applicant for a position : Bir pozisyon için aday olan. Bir iş için aday olan.

Applicant : Namzet. Aday. Başvuran. Müracaat eden. Müracaat sahibi. Başvuru sahibi. Başvurucu. İstekli. Başvuran kimse. Başvuran kişi.

Applicabilities : Uygulanabilirlik. Tatbik edilebilirlik. Uygulanabilme.

Applicability : Bir gözlem ya da ölçme aracının ilgili evren ya da ölçüm konusunda öngörülen sonuçları elde edebilme yeteneği. Tatbik edilebilme. Uygulanabilme. Tatbik edilebilirlik. Uygulanabilirlik. Uygulanırlık.

 

Applicable filter : Uygulanabilir süzgeç.

Applicability of the law : Yasanın uygulanabilirliği. Yasanın pratikte uygulanabilme imkanı.

Applicable : İlgili. Kılgın. Bağıntı kurmak. Yürürlükte bulunmak. Geçerli. Uyarlanabilir. Yerinde. Uygun. Uygulanabilir.

Application blank : Başvuru kağıdı. Başvuru formu.

Application binary interface : İkili arayüz uygulaması.

İngilizce Applicants Türkçe anlamı, Applicants eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Applicants ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Avid : Gayretli. Açgözlü. Doymayan. Hevesli. Arzulu. Hırslı. Coşkun. Hasta veya fanatik. Doyumsuz.

Aspirants : Bekleyen. Uman kimse. Uman. Arzulu. Talip.

Individual : Biyoloji, eğitim, sosyoloji alanlarında kullanılır. Özel. Özgün. Kişisel. Başlıbaşına. Tekil. Şahsi. Fert. Belirli bir tür içinde kimi özellikleriyle öbürlerinden ayrılan ve bölünmez bir bütünlüğü olan varlık. 2-bir toplumu oluşturan birimlere verilen ad. Birbirinden ayrı.

Person : Kişi. Kimse. İnsan. Vücut. Can. Karakter (tiyatro terimi). Beden. Fiilin gösterdiği işin hangi şahıs tarafından yapıldığını belirten dil bilgisi kategorisi. kılışın, konuşanın ağzından ifade bulan biçimi şahıs (geldim, yazıyorum vb.); dinleyen şahıs (getirdin, okuyacaksın vb.); konuşan ve dinleyen dışındaki kişi veya nesne şahıs (ağlamış, gülüyor vb.)’tır. Fert.

Bidder : Teklif veren kimse.

Possible : İmkan dahilinde. Olası. Olurlu. Mümkün. Makul. Olanaklı. Akla uygun. Olabilir. Akla yatkın. Muhtemel.

Applier : Namzet. Başvuran kimse. Başvuran.

Petitioner : Ricada bulunan kimse. Talep eden kimse. Dilekçi. Müracaatçı. Dilekçe sahibi. Ricada bulunan. Dilekçe veren. Talip. İstida veren. Müstedi.

 

Wannabe : Want-to-be (taklitçi). Başkalarını taklit eden. Taklitçi. Başkasını taklit eden kimse. Özenti. Özenen kimse. Başka biri gibi giyinen ve hareket eden kimse. Başka biri gibi olmak isteyen.

Supplicant : Rica eden. Dilekçe sahibi. İzin isteyen. Yalvaran.

Applicants synonyms : wannabee, bounciest, candidates, appliers, hopeful, submitter, ambitionist, aspirer, athirst, orator, bouncy, nominees, bouncier, aspirational, athirst for, entrants, contestants, probable, aspt, cadets, requester, soul, ambitious, claimant, mortal, aspirant, suppliant, somebody, orators, entrant, cadet, cheerful, applicant.