Bıcı nedir, Bıcı ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Kaz ve ördek yavrusu.

İşkembenin tersi.

İşkembeden yapılan bir yemek.

Bıcı ile ilgili Atasözü veya Deyim

bıcı bıcı yapmak : yıkanmak.

Bıcı anlamı, tanımı

Bıcı bıcı bitmek : Yediği yaramak, şişmanlamak

Bıcık : Kaz ve ördek yavrusu. Dişi kedinin üreme organı. Oyunda ebe. [Bakınız: bücük]. [Bakınız: badi]. Dörtte bir parça, dilim. Ceviz içi. Sık ot. Sel yatağı, dere, dere yatağı. Kadınların meme uçlarında, çocukların ayaklarında, hayvanların ayak parmaklarıyla bileklerinde ter, pislik, çamur v.s. sebeplerden ileri gelen sulu yara. Bir. Umacı. Pide. Buzağı. Bıyık. Dananın küçüğü.

Bıcık bıcık : Hayvanları çağırma ve kovalama ünlemi.

Bıcıkçı : Mızıkçı.

Bıcıkım : Bir parça, azıcık, biraz.

Bıcıklamak : Mızıkçılık etmek, sözünden dönmek.

Bıcıkmak : Mızıkçılık etmek, sözünden dönmek.

Bıcıl bıcıl : Çocuğun tatlı tatlı konuşmasını anlatır. Vıcık vıcık.

Bıcılanmak : İyileşmek, toplanmak. Sızlanmak.

Bıcıldak : Küçük çocuk. Pişik.

Bıcılgan : Kadınların meme uçlarında, çocukların ayaklarında, hayvanların ayak parmaklarıyla bileklerinde ter, pislik, çamur v.s. sebeplerden ileri gelen sulu yara. Bir çeşit at hastalığı. Bukağılık deri yangısı. [Bakınız: bıcılgan]. Hayvanların ayaklarında hasıl olan yara, çatlak.

 

Bıcılğan : Birikinti, çöküntü: Küpün dibi bıcılğan bağlamış. Kadınların meme uçlarında, çocukların ayaklarında, hayvanların ayak parmaklarıyla bileklerinde ter, pislik, çamur v.s. sebeplerden ileri gelen sulu yara.

Bıcılık : Bir parça, azıcık, biraz.

Bıcılkan : Kadınların meme uçlarında, çocukların ayaklarında, hayvanların ayak parmaklarıyla bileklerinde ter, pislik, çamur v.s. sebeplerden ileri gelen sulu yara.

Bıcımak : Mızıkçılık etmek, sözünden dönmek. Usanmak.

Bıcımıcıg : Bir parça, azıcık, biraz.

Bıcımıg : Bir parça, azıcık, biraz.

Bıcımık : Bir parça, azıcık, biraz. Azıcık.

Bıcır : Gözleri sulanan. Büyük fıçı. Malatya ilinde, Kuluncak ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir bölge.

Bıcıramak : Kımıldamak.

Bıcırgan otu : Nanegillerden, kokulu ve ilâç olarak kullanılan, zehirli bir ot.

Bıcırgı : Kadınların meme uçlarında, çocukların ayaklarında, hayvanların ayak parmaklarıyla bileklerinde ter, pislik, çamur v.s. sebeplerden ileri gelen sulu yara.

Bıcırğan : Ortalığı karıştıran, fitneci. Kadınların meme uçlarında, çocukların ayaklarında, hayvanların ayak parmaklarıyla bileklerinde ter, pislik, çamur v.s. sebeplerden ileri gelen sulu yara.

Bıcırığı çıkmak : Çok olmuş yemiş parçalanmak, içi dışına çıkmak.

Bıcırık : İshal. Yaramaz. Sıska, çelimsiz. Bol. Geveze. Köşe, bucak, uç, açı.

Bıcırik : Köşe, bucak, uç, açı.

Bıcırmak : İyileşmek, toplanmak.

Bıcıtmak : Bir bitkiyi sökerken örselemek, koparmak, yaralamak. Bir işin tadını kaçırmak, çığırından çıkarmak, ciddiliğini bozmak.

 

Cıcı bıcı : Çerez.

Cıcık bıcık : Süs püs.

Cıcıklı bıcıklı : Süslü püslü.

Cıcılı bıcılı : Süslü püslü. Allı morlu. [Bakınız: cıcıklı bıcıklı].

Kabarcıklı bıcılgan : Çoğunlukla saf kan, kültür ırkı atların bacakların alt kısımlarını örten deride, özellikle soğuk mevsimlerde, çamur, kar ve benzeri irkiltici etkenlerin etkileriyle biçimlenen, deri üzerinde küçük papüller oluşturan ve bunların açılmasıyla içeriklerinin aktığı kabarcıklı deri yangısı.

Kangrenli bıcılgan : Daha çok atlarda bacakların alt kısmını örten deride soğuk, buz, çamur ve irkiltisel maddelerin etkileriyle oluşan ve yer yer doku kangrenleriyle özelleşen bir deri yangısı.

Sızıntılı bıcılgan : Bıcılgan denilen deri yangısının akut durumu.

Siğilli bıcılgan : Bıcılganın sızıntılı, hiperplazik ve kronik durumu.

Bıcı bıcı : Çocuk dilinde yıkanma. Genellikle benzinliklerde bulunan otomobil yıkama aleti ve yeri.

Bıcıl : Aşık kemiğinin altında bulunan küçük bir kemik. Bu kemikle oynanan bir oyun.

Bıcır bıcır : Sürekli ve hızlı bir biçimde.

Bıcırgan : Boru biçimindeki maden parçaların içini düzleştirip parlatmakta kullanılan alet.

Diğer dillerde Bi anlamı nedir?

İngilizce'de Bi ne demek ? : bi