Chickens türkçesi Chickens nedir

  • Korkudan çekinmek.
  • Tavuklar.
  • Korkak davranmak.

Chickens ile ilgili cümleler

English: I have three chickens in my house.
Turkish: Evimde üç tavuk var.

English: Ali fed the chickens.
Turkish: Ali tavukları besledi.

English: He fed the chickens millet.
Turkish: O, tavukları darıyla besledi.

English: The henhouse caught fire, but the chickens escaped.
Turkish: Kümes alev aldı ama tavuklar kaçtı.

English: The chickens were killed by a fox.
Turkish: Tavuklar bir tilki tarafından öldürüldüler.

Chickens ingilizcede ne demek, Chickens nerede nasıl kullanılır?

Go to bed with the chickens : Erken yatmak. Tavuk gibi erkenden yatmak. Tavuk gibi erken yatmak.

Chicken breast : Piliç göğsü. Tavuk göğsü. Güvercin göğüsü.

Chicken breasted : Şişkin göğüslü (kusur).

Chicken broth : Tavuk suyu.

Chicken coop : Tavuk kümesi. Kümes.

Chicken dung : Tavuk gübresi.

Chicken kabob : Bir şiş üzerinde fırında kızartılan tavuk parçaları. Tavuk şiş. Tavuk kebabı.

Chicken infectious anemia : Tavuklarda aplastik anemi, genel lenfoid atrofiyle birlikte bağışıklık sisteminin baskılanması ve birçok organda çekirdek içi, eozinofilik inklüzyon cisimciklerinin varlığıyla belirgin bir sirkovirüs enfeksiyonu. Tavukların enfeksiyöz anemisi.

Chicken hearted : Tavşan yürekli. Ödlek. Korkak.

 

Chicken leg : Tavuk bacağı. Tavuk butu.

İngilizce Chickens Türkçe anlamı, Chickens eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Chickens ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Chickening : Toy. Tavuk. Bulada. Civciv. Piliç. Korkak kişi. Yavru kuş.

Poultry : Topluluk. Kanatlı hayvanlar. Kümes hayvanları. Kümes hayvanlarının eti. Eti veya yumurtası için yetiştirilen tavuk veya evcil kuşlar. Kanatlı kümes hayvanları.

Hen : Kadın. Hayatım. Evcil tavuk. Yumurta tavuğu. Dişi. Dişi kuş. Canım. Tavuksular (galliformes) takımının, sülüngiller (phasianidae) familyasından, atası bankiva tavuğu olan, eti ve yumurtası için beslenen, erkekleri horoz olarak adlandırılan ve daha süslü olan, dünyanın her tarafına yayılmış bir tür. tavuk. Geveze kadın.

Pullet : Piliç. Yumurtlamak için yeterli yaşta olan genç dişi tavuk. Yarka. Ferik.

Frier : Kızartmalık piliç. Tava.

Spring chicken : Piliç. Genç horoz. Genç kişi. Turfanda piliç. Genç.

Rooster : Horoz.

Capon : Kısırlaştırılmış besili horoz. Kısırlaştırılmış horoz. Hadım edilmiş horoz. Enenmiş horoz.

Spatchcock : Sokmak. Laf sokmak. Genellikle kümes hayvanlarının sırt kemikleri çıkarılarak yassıltılıp ızgara edilerek pişirilmesi. Kesip hemen kızartmak (tavuk). Hemen kesilip kızartılan tavuk.

Chickens synonyms : domestic fowl, dominick, volaille, dominique, rhode island red, orpington, poulet, chickened, cock, white meat, chick, chicken wing, chicken out, fowl, fryer, gallinaceous birds, breast, biddy, chicken, broiler, roaster, gallus gallus.

Chickens zıt anlamlı kelimeler, Chickens kelime anlamı

Thin : Seyrelmek (saç). İnceltmek (sıvıyı). İnce. Ayırmak. Seyreltmek (bitkileri). Cıvık. İncelmek. Cılız. Seyrekleşmek.