Controlled experiment türkçesi Controlled experiment nedir

  • Sosyoloji alanında kullanılır.
  • Kontrollü deney.
  • Bir varsayımın sınanması için iki ayrı inceleme biriminden ya da birimler dizisinden birine belli bir uyarının, bir etkenin uygulanıp öbürüne uygulanmaması ve sonuçların karşılaştırılması yöntemi.
  • Deney ve denetim kümelerinin biri deneysel değişkenin işe karıştırılmasından "önce", ötekisi "sonra" olmak üzere iki kez gözlem konusu yapılmasını ve bu gözlemlerin birbiriyle karşılaştırılarak aralarındaki ayrımın saptanmasını öngören deneyleme düzeni.
  • Denetimli deneyim.
  • Tam denetimli deney.

Controlled experiment ingilizcede ne demek, Controlled experiment nerede nasıl kullanılır?

Controlled : Bastırılmış. Kontrol altına alınmış. Bastırılmış (isyan vb). İdare edilmiş. Denetimli. Kontrol edilmiş. Gözlenmiş. Kontrollü. Düzenlenmiş. Güdümlü.

Experiment : Eğitim, fizik, kimya, veterinerlik alanlarında kullanılır. Araştırmacının, deneklere yöntemi uyguladığı, verileri elde ettiği ve çıkan sonuçların değerlendirdiği ve bu üç elementi tasarım sırasında denetlediği bir çalışma. bir olayı veya genel bir gerçeği keşfetmek veya göstermek için kullanılan bir işlem. Deneye tabi tutmak. Deney uygulamak. Bilimsel birgerçeği ortaya çıkarmak, bir varsayımı denemek ya da kanıtlamak, bir yasanın doğruluğunu göstermek ereğiyle yapılan işlem. Tecrübe. Bilimsel araştırma yapmak, bir varsayımı ya da bir yasayı kanıtlamak için tasarlanarak yapılan ve belirli niceliklerin ölçülmesine, karşılaştırılmasına dayanan kılgıl çalışma. Deneyden geçirmek. İstatistiksel açıdan, gözlemlerin veya ölçümlerin olası sonuçlarını elde etmek için kullanılan terim. test. Fizik, kimya, biyoloji gibi derslerin öğretiminde doğal olayların bağıntıları ve yasaları üzerinde bilgi edinmek; varsayım olarak benimsenen bilim yasalarının doğruluğunu göstermek; belli bir doğa olayını, etmenleri denetim altında tutarak, sınıf ya da deney odasında öğrencilere göstermek için yapılan planlı deneme ya da sınama işi. bilinmeyen bir şeyi bulmak, bir ilkeyi, bir varsayımı sınamak amaciyle yapılan eylem ya da işlem.

 

Simulated controlled experiment : Tam denetimli deney düzeninden ayrılan ve deney kümesine ya da "önce" gözlemine başvurmayışı nedeniyle denetim öğeleri eksik olan deney. Eksik denetimli deney.

Controlled area : Denetimli alan. Kontrol altında tutulan alan. Kontrollü bölge. Işınımdan korunmak için gerekli önlemlerin uygulandığı ve içindeki bireyin alabileceği doz miktarının çalışanlar için öngörülen yıllık %30 doz eşdeğerini geçemeyeceği, girişi sınırlandırılmış alan. Kontrollü alan.

Controlled atmosphere : Kontrollü atmosfer. Gıda korumasında karbondioksit ve oksijen oranlarının ayarlanmasıyla oluşturulan koruma koşulları.

Controlled atmosphere protection : Depolanma zamanı boyunca karbondioksit ve oksijen oranlarının ayarlanmasıyla oluşturulan depolama koşulları. Kontrollü atmosferde muhafaza.

 

İngilizce Controlled experiment Türkçe anlamı, Controlled experiment eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Controlled experiment ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Agnation : Akrabalık (baba taraf.). Akrabalık. Bir ailede baba ve erkek üyeler yoluyla oluşan kan yakınlığı. bu tür yakınlıktan oluşan yakınlık kümesi. Akrabalık (baba tarafından). Hısımlık. Soydaşlık. Baba tarafından akrabalık.

All round development of individual : Tümsel gelişim. Bireyde tinsel niteliklerin, aktöresel arılığın ve fiziksel yetkinliğin uyumlu gelişimi.

Aesthetical ideal : Belli bir kümenin, bir halkın kendine özgü sanatsal tasarımlarında yansıyan ve bireyin fiziksel, tinsel yeteneklerinin belli somut tarihsel koşullar altında gerçekleşebilecek özgür, tam ve her yönde uyumlu gelişmesine ilişkin olan ülkü. Güzelduyusal ülkü.

Age group : Belli bir çoğanın yaşlara göre dağılımını göstermek ve sıklıkları değer aralıkları içinde dile getirmek üzere kullanılan alt-üst yaş sının belli aralık. Yaş grubu. Üyeleri yaş ölçüsüne göre belirlenen toplumsal küme. Yaş öbeği. Yaş kümesi.

Acculturation : Kültürleşme. Kültürel etkileşim. Kültürlenme. Bir toplumun ekinine, başka (özellikle daha gelişkin) toplum ya da toplumların ekininden kimi özdeksel ve tinsel öğelerin geçmesi ve o ekinin göreli bütünlüğünün bozularak tutarsızlaşması olayı ya da süreci. Kültürel uyum. Ekinsel yozlaşma. Kültürlenme ya da kültürel etkileşim. Çevresindeki kültürü kabullenme. Bir kültürün başka bir kültürden aldığı tesir.

Adjustment in marriage : Eşlerden her birinin öbürü ile birlikte uyumlu bir aile yaşamı oluşturup sürdürme yeterliği. Evlilikte uyum.

Age grade : Üyeleri, çoğunlukla da erkek üyeleri belli ve aşama-sırah yaş kümelerine ayrılan toplumlarda belli bir yaşa ulaşmış olan bireylerin oluşturduğu dirimbilimsel toplumsal katman. Yaş katmanı.

Alienation : Devretme. Uzaklaşma. Yabancılaştırma. Soğutma. Dengesizlik. Yabancılaşma. Ötekileştirme. Devir. Bireyin çevre koşullarına aykırı düşmesi ya da kendisini başkasının gözüyle görmesi.

Abilities : Güç. Geniş anlamında, bireyin, davranışlarını düzenleyen, etkinliklerini koşullandıran ve dirimbilimsel-toplumsal olarak belirlenen özellikleri. dar anlamında, bireyi belli bir uğraşsal etkinliğe uygun kılan bir dizi ruhsal özellikleri. Yetenek. Beceri. İktidar. Yeterlik. Kabiliyet. Yetenekler.

Aesthetic : Bedii. Nesnel toplumsal ilişkilerin bireyin uyumlu gelişimine, soyluyu ve alpı özgürce geliştirmesine, çirkin ve aşağılıkla savaşmasına... yardımcı olan ya da olmayan yanlarının duyusal belirişi. Estetik. Güzelduyu.

Controlled experiment synonyms : agression, achievement motive, acclimatation, age distribution, affection, adaptive behavior.