Cooks türkçesi Cooks nedir

Cooks ile ilgili cümleler

English: Ali cooks chicken just the way Mary likes it.
Turkish: Ali tavuğu Mary'nin hoşlandığı şekilde pişirmektedir.

English: Ali cooks very well.
Turkish: Ali çok iyi yemek pişirir.

English: Ali cooks for Mary.
Turkish: Ali Mary için yemek pişirir.

English: Ali cooks for us.
Turkish: Ali bizim için yemek pişirir.

English: Ali cooks for Mary every day.
Turkish: Ali her gün Mary için yemek pişirir.

Cooks ingilizcede ne demek, Cooks nerede nasıl kullanılır?

Too many cooks spoil the broth : Nerede çokluk orada bokluk. Nerede çokluk orda bokluk. Nerde çokluk. Horozun çok olduğu yerde sabah erken olur. Çok sayıda insanın müdahil olması yemeği berbat eder. Nerde çokluk orda bokluk. Horozu çok olan köyde sabah erken olur. Çok sayıda ahçı et suyuna çorbanın tadını kaçırır. Orada bokluk. Horozu çok olan köyün sabahı geç olur.

Cookshop : Pişirilmiş yemekler satan dükkan. Yemek evi. Yemek dükkanı. Yemek malzemeleri dükkanı.

Cookshops : Yemek dükkanı. Yemek malzemeleri dükkanı. Pişirilmiş yemekler satan dükkan. Yemek evi.

Cookstove : Yemek pişirmek için kullanılan fırın. Ocak. Mutfak (ocak). Fırın.

Overcooks : Yakmak. Çok uzun süre pişirmek. Yemeği yakmak. Gereğinden fazla pişirmek. Çok pişirmek.

 

Precooks : Önceden pişirmek.

Undercooks : Az pişirmek. Yeterince pişirmemek.

Cook by baking : Fırında pişirmek.

Cook to a rag : Dağılana kadar pişirmek. Fazla pişirmek.

Cook shop : Pişirilmiş yemekler satan yer. Yemek dükkanı. Lokanta.

İngilizce Cooks Türkçe anlamı, Cooks eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Cooks ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Bankrupts : Borcunu ödeyememiş. İflas etmiş kimse. Batkın. Müflis. Çökertmek. İflas ettirmek. İflas. Batırmak. İflas etmiş.

Poach : Yumurtayı kabuksuz pişirmek. Sportmence davranmamak. Ağartmak (kağıt). Vıcık vıcık olmak (toprak). Kapmak. (yumurtayı) kırıp kaynar suda pişirmek. Toprağı çiğneyip karıştırmak. Yasak bölgede avlanmak. İzinsiz girmek. İzinsiz avlanmak.

Zap : Kanal değiştirmek. Vurmak. Gebertmek. Zaplamak. Enerji. Yüzlemek. Güç. Zap yapmak. Öldürmek. Hücum etmek.

Blanch : Kalaylamak. Soldurmak. Haşlamak (et). Benzi atmak. Yüzünün rengi solmak. Rengi atmak. (et vb) haşlamak. Beti benzi atmak. Cilalamak. Sararmak.

Overcook : Çok uzun süre pişirmek. Çok pişirmek. Yemeği yakmak. Yakmak. Gereğinden fazla pişirmek.

Manipulate : Ustalıkla idare etmek. Hile yapmak. Elle çalıştırmak. İdare etmek. Ellemek. Beceriyle kullanmak. El ile işletmek. Beceriyle yapmak.

Ripened : Olmak. Ermek. Erginleşmek. Olgunlaştırmak (meyveyi). Olgunlaşmak. Erişmek. Olgunlaştırmak. Kemale ermek. Tekemmül etmek.

Bend : Yöneltmek. İşi e geldiği gibi değiştirmek. Çökmek (diz). Dönemeç. Esnetmek. Bükme. Katlamak. Yönelmek.

 

Coin : Bozuk para. Deyim bulmak. Eşyanın değerini ölçmek üzere değişim aracı olarak kullanılmakta olan satağa çıkarılan kağıt ya da madensel değişim aracı. değer ve eder ölçüsü birimi. Söz türetmek. Basmak. Küçük birimler üzerine basılmış madeni para. Para. Para basmak. Sikke. Madeni para.

Be roasted : Kavrulmak. Kızarmak. Kebap olmak.

Cooks synonyms : change integrity, pressure cook, micro cook, fry, adapts, be fired, nuke, beggared, create from raw material, bankrupting, be ruin of somebody, adjusts, prepare, cooked, barbarise, be cooked, nuked, bang up, barbarized, accommodate, cook up, ripens, bends, juggled, grill, adapt, adapting, stew, falsifies, assimilate, accommodates, annihilate, mature.