Coroner türkçesi Coroner nedir

  • Kuşkulu ölüm olaylarını kovuşturan görevli.
  • Sorgu yargıcı.
  • Ani ölümleri ve bunların nedenlerini inceleyen tetkikçi.
  • Hukuk alanında kullanılır.
  • Sorgu hakimi.
  • Tıbbi tetkikçi.
  • Şüpheli ölüm olaylarını araştıran memur.
  • Adli tabip.
  • Tıbbi görevleri olan tetkik memuru.

Coroner ile ilgili cümleler

English: The coroner didn't find any gunshot wounds on any of the bodies.
Turkish: Adli tabip cesetlerden herhangi birinde herhangi bir ateşli silah yarası bulmadı.

Coroner ingilizcede ne demek, Coroner nerede nasıl kullanılır?

Coroner flegmon : Koroner flegmon. Ayağın korona bölgesindeki deri altı bağ dokusunun yangısı.

Coroners : Tıbbi tetkikçi. Kuşkulu ölüm olaylarını kovuşturan görevli. Sorgu yargıcı. Tıbbi görevleri olan tetkik memuru. Adli tabip. Sorgu hakimi. Şüpheli ölüm olaylarını araştıran memur. Ani ölümleri ve bunların nedenlerini inceleyen tetkikçi.

Coronel : Koronel.

Coronels : Koronel.

Coronet : Taç. Süslü taç. Atlarda bacaklardaki beyazlığın ince bir şerit şeklinde koronayı sarması. Seki nişanesi. Küçük taç.

Coroneted : Asalet armalı (kağıt). Asilzadeliğe ait. Taç giyen.

Corona : Ağıl. Belirli hava şartlarında güneşin veya ayın etrafında beliren ışık çemberi. Ayla. Taç, çelenk. taç veya çelenge benzeyen oluşum. Doruk. Hale. Sıçan oluğu. Damlık. Taç. Uzun puro.

 

Corona australis : Güneytacı (takımyıldızı).

Corona radiata : Ovaryumda tersiyer foliküllerde ovositi çevreleyen, hücreleri yüksek prizmatik ve çok yüzlü folikül epitelleri katmanı. ovositle korona radiyata arasında membrana pellusida yer alır. Korona radiata.

Corona tube : Korana tüpü. Korona tüpü.

İngilizce Coroner Türkçe anlamı, Coroner eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Coroner ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Examiner : Sorgulayan kimse. Sınayan kimse. Denetçi. Denetmen. Sınavlarda, soruların hazırlanmasından notların verilmesine dek tüm değerlendirme çalışmalarına katılmakla görevli kimse. Eğitim, sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Muayene eden kimse. Müfettiş. Ayırtman.

Crowners : Taç giydirme olayı. (ingiltere ingilizcesi) sorgu yargıcı. Crowner. Doğal olmayan ölümleri araştıran resmi sorgu hakimi. Taç giydiren kimse. (birleşik krallık) bir ürünün tanıtım etiketi. Kafa yaralanması. Ödüllendiren bir şey.

Examining magistrate : Soruşturma yargıcı. Bir şüphelinin mahkemede yargılanmasına gerek olup olmadığına karar veren hakim. Tahkikat hakimi. Soruşturma hakimi.

Abstainer : Oy vermeyen biri. Müstenkif. Sakınan kişi. İçki içmeyen biri. Çekimser kalan biri. İçki içmeyen kimse. Çekimser.

Administer an oath : Ant içirmek. Yemin ettirmek. Andiçirme.

Act of witness : Tanıklık.

Aggravating circumstances : Cezayı ağırlaştırıcı nedenler. Ağırlaştırıcı nedenler. Cezayı ağırlaştırıcı sebepler. Suçu ağırlaştırıcı sebepler. Ağırlaştırıcı sebep. Cezayı ağırlatıcı nedenler.

 

Scrutineer : Oy sayıcı. Oy sayım memuru. Eleştirmen. Oy sayan kişi. Resmi müfettiş (çogunlukla oy pusulalarının).

Allegation : İddia. Mazeret. Sav. Bahane. Özür. İleri sürme. İthamname. İtham. Suçlama.

Coroner synonyms : coroners, crowner, administrative districts, accused, interrogators, interrogator, a wide saloon, scrutineers, acts contra bonos mores, abduction, annulment, administration of justice, medical examiner, abetment, abstention, investigator, absente, examiners, interrogating judge, american law of corporation.

Coroner ingilizce tanımı, definition of Coroner

Coroner kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : An officer of the peace whose principal duty is to inquire, with the help of a jury, into the cause of any violent, sudden or mysterious death, or death in prison, usually on sight of the body and at the place where the death occurred.