Does not apply türkçesi Does not apply nedir

Does not apply ile ilgili cümleler

English: The final value theorem does not apply if the system is not stable.
Turkish: Eğer sistem istikrarlı değilse, son değer teoremi uygulanmaz.

English: This rule does not apply in all cases.
Turkish: Bu kural her durumda geçerli değildir

English: This law does not apply in Japan.
Turkish: Bu kanun Japonya'da geçerli değil.

English: This does not apply to students.
Turkish: Bu, öğrencileri içermiyor.

English: The rule does not apply in our case.
Turkish: Kural bizim durumumuzda geçerli değildir.

Does not apply ingilizcede ne demek, Does not apply nerede nasıl kullanılır?

Not : Asla. Emes. Gayri. Yok. Değil. Yoksa. Olmayan.

Apply : Uygun düşmek. Kendini vermek. Uğraştırmak. Uygun olmak. Aygıtları kullanmak. Gitmek (birine). Uygulamaya koymak. Kullanmak. Sürmek (merhem vb'ni).

Does not count : Düşünmeye değmez. Sayılmaz. Hesaba katılmıyor. Fark etmez. Bir şeyi değiştirmez. Sayılmıyor. Hesaba katılmaz. Bir şeye yaramaz.

Does not equal : Eşit değil. Eşit değildir.

Does not exist : Var değil. Yok. Hayatta değil. Mevcut değil. Canlı değil.

Does not feel like : -yı yapmak içinden gelmiyor. -yı yapma isteği yok. -yı gerçekleştirme hevesi yok.

Does not matter a farthing : Hiç önemli değil.

 

Does nothing : Hiçbir şey yapmaz. Parmağını bile oynatmaz. Hiçbir iş yapmaz. Kılını bile kıpırdatmaz.

Dog does not eat dog : İt iti ısırmaz.

He does not care : Alakadar olmuyor. İlgilenmiyor. Aldırış etmiyor.

İngilizce Does not apply Türkçe anlamı, Does not apply eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Does not apply ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Irrelevant : Konu dışı. Rabıtasız. Mevzu dışı. Önemsiz. İpe sapa gelmez. Yersiz.

Aloof : Uzak. Soğuk. Ayrı. Kendi halinde. Soğukça. Uzak duran. Uzakta.

Unlinked : Bağlı olmayan. Ayrık. Bağımsız.

Apathetic : Soğuk. Lakayıt. Hissiz. Hissiz, duyusuz, ilgisiz. Duyarsız. Apatetik. Kayıtsız. Duygusuz.

Inconsequential : Önemsiz. Mantıklı bir sonuca varmayan. Mantıksız. Yersiz. İncir çekirdeğini doldurmaz. Tutarsız. Sonuçsuz. Konu dışı.

Uninterested : Meraksız. Aldırışsız. İlgi duymayan. Lakayıt. İlgilenmeyen.

Unconnected : Bağlanmamış. İlişkisiz. Tutarsız. Bağımsız. Birbirine bağlı olmayan. Rabıtasız. Bitiştirilmemiş. Ayrı.

Complacent : Boşveren. Kayıtsız. Halinden memnun. Rahat. Kendinden hoşnut. Keyfi yerinde. Kanaatkar. Kendi kendine yeten.

Absent : Gaip. Dalgın. Devamsız. Yoklamada bulunmayan. Bulunmayan. Namevcut. Bulunmamak. Yok. Eksik.

Careless : İhmalkar. Kayıtsız. Dikkatsiz. Kaygısız. Bilgisiz. Pervasız. Lakayt. İhmalci. Gafil.

Does not apply synonyms : bloodless, inconsequent, apathetical, beside the question, inapprehensive, far from, casual, distant, far out, clinical, inapplicable, adiaphorous, affectionless, beside the mark, dismissive, farfetched, neither here nor there, unrelated, disinterested.