Ele nedir, Ele ne demek
Yerel Türkçe'deki anlamı:
Şaşma bildirir ünlem.
Böyle mi, doğru mu ?.
[Bakınız: êhé].
Şaşma bildirir ünlem: Ele ne bu?.
Öyle.
Öyle, bk. öle.
Öyle, bk. eyle, öle, ôyle.
Ele ile ilgili Cümleler
- Bu mesele er ya da geç ele alınmalıdır.
- Birliklerimiz şehri ele geçirdi.
- Gönülden Sesler, Meşrutiyet gençliğinin elden ele dolaşan kitabı idi.
- Hani vatandaşlarımız da güç, ele avuca sığmaz, kanmaz, doymaz insanlar olsa bari!
- Bir çember oluşturun ve el ele tutuşun.
- İnsanlar korkuyla ele geçirilebilir.
- Robotlar bir gün kontrolü ele alacak, bundan emin ol.
- Nihayet bir defasında tam iki ay izini kaybetmiş, bir türlü ele geçmemişti.
- Fakat dediğim gibi ben yüzsüzlüğü ele almıştım.
- Bu konuda hiç kimsenin yakayı ele vermeyeceğine şimdiden kalıbımı basarım.
- Çiftler burada halk içinde genellikle el ele tutuşmazlar.
- Hele onu bir elime geçireyim, görürsün, burnundan getireceğim.
- Yumuşak durmak, yalvarmak, sakalı ele vermek demektir, sonra artık evin idaresi ne olacak?
- Haydi, ateş dansı yapalım deniyor, el ele verip bir halay çekiyoruz.
- Çünkü âdeta kendimi ele vermiştim.
- İki kaşının arasında, yaşından ziyade asabiyetini ele veren birkaç çizgi belirdi.
- Ele parece infeliz.
- O adamlar kim ise haber vermeli, dikkat etsinler, kendilerini sakın ele vermesinler.
- Yoksa el ele verip hep beraber dünyayı mı uçuralım?
- Kamu düzeniyle ilgili bu konuların yanında toplum ve aile sorunları da ele alınıyordu.
- O koşturmalar yakayı kaptırışın, dizginleri ele verişin açıklamaları gibi geliyordu ona.
- Bu kurnaz dilenci böylece inisiyatifi göstermelik de olsa eline alıp sağa sola emirler vermeye başladı.
- Beni ele vereceksin.
- İstanbul'u ele geçirmek için bu muharebeye girdiklerini ilan etmekten başka bir şey yapamadılar.
- Sözlerini bambaşka bir anlayışla ele almış ve kendi kendine sormuştu.
- Bir cerrah ayrılmaz arkadaşı olan ölümle birlikte yaşar - Ben onunla el ele yürüyorum.
- Ele alınacak.
- İzmir'deyiz. Ele avuca sığmaz haşarı bir çocuğum.
- Onları ele alabilirim.
- Teori ve pratik el ele gitmeli.
- Elden ele geçen ve fiyatı giderek artan bu silahlar eski ve güçsüzdür ama çetecilik için yeterlidir.
Ele ile ilgili Atasözü veya Deyim
bıyıkları ele almak : delikanlılık çağına girmek.
dile gelen ele gelir : insanlar yapacakları işler hakkında önce konuşurlar, sonra da o işi gerçekleştirirler anlamında kullanılan bir söz.
dizginleri ele vermek : başkasının yönetimini kabullenmek.
dizginleri (veya dizginlerini) ele almak : işi kendisi yönetmeye başlayarak.
el ele vermek : el tutuşmak Mecaz anlamı birlikte davranmak, bir konuda birleşmek.
elden ele dolaşmak (veya gezmek) : iyi nitelikleri dolayısıyla çok ilgi görmek, çok beğenilmek.
elden ele geçmek : çok sahip değiştirmek.
ele alınır : oldukça iyi, işe yarar.
ele alınmaz : çok kötü, berbat.
ele almak : bir şey üzerinde çalışmaya başlamak bir konuyu görüşmek bir konuyu incelemek, araştırmak herhangi bir şeyi iş edinmek.
ele avuca sığmamak : söz dinlememek, baskı altına alınmamak, zapt edilememek şımarık davranmak.
ele bakmak : avuç içindeki çizgilere bakıp kişinin geleceğini okumak, el falına bakmak muhtaç olmak.
ele geçirmek : yakalamak sahibi olmak.
ele geçmek : yakalanmak edinilmek.
ele gelmek : Elde edilmek, husul bulmak Yakalanmak, derdest olunmak.
ele güne karşı : yabancılara, herkese karşı.
ele verir talkını (veya telkini), kendi yutar salkımı : kendisinin inanmadığı ve tutmadığı öğütleri başkalarına kolayca verir anlamında kullanılan bir söz.
ele vermek : suçlu bir kimseyi haber verip yakalatmak, ihbar etmek herhangi kötü bir şey yapanın yaptığını herkese bildirmek ortaya çıkarmak.
fırsat her vakit ele geçmez : fırsat insanın eline çok seyrek geçtiği için çıkan fırsat iyi değerlendirilmelidir anlamında kullanılan bir söz.
gurbete (veya gurbet ele) düşmek : aile ocağından uzak bir yere gitmek.
inisiyatifi ele almak (veya geçirmek) : karar verme yetkisini kullanmak.
kendini ele vermek : yaptığı bir davranış veya söylediği bir sözle kendi suçunu ortaya çıkarmak.
sakalı ele vermek (veya kaptırmak) : başkasının sözünden çıkmayacak bir duruma düşmek.
teşebbüsü ele almak : öne atılıp bir işi yönetmeye başlamak.
yakayı ele vermek : kaçamayarak ele geçmek, yakalanmak.
yuları ele vermek (veya kaptırmak) : birinin sözünden çıkmayacak duruma gelmek, kendi iradesiyle davranmamak.
Ele anlamı, kısaca tanımı
Başı canı ele almak : Kelleyi koltuğuna almak, ölümü göze aldırmak
Boğazı ele vermek : Yakalanmak, yakayı ele vermek.
El ele almak : El ele yermek, el ele yapışmak.
El ele denge : El ele tutuşarak yapılan denge gösterisi.
El ele ısmarlamak : Eli ele emanet etmek.
Ele bele : Öyle böyle.
Ele dayanma : Bir dayanak yüzeyinde vücut ağırlığını daha çok ellere yükleme.
Ele dolamak : Sıkıca sarılmak: Eline doladı gayrı. Bu işi başa çıkarır.
Ele düşmek : Ortaya düşmek (kadın için). Ele girmek, yakayı ele vermek, yakalanmak.
Ele ele : Öylelikle.
Ele geçirme : Hukuki açıdan bir firmanın başka bir firmanın varlıklarının yarısından fazlasını satın alması. karşılığı beyaz şövalye, kara şövalye.
Ele getirmek : Ele geçirmek, elde etmek, yakalamak, kazanmak.
Ele girencesi : Ele geçen miktarı.
Ele girmek : Ele geçmek, elde edilmek, yakalanmak.
Ele öğrenmiş : Ele alışmış, ele gelmeye, elde yem yimeye alışmış.
Ele sarılmak : Para yardımı yaparak kalkındırmak.
Ele tutmak : Düzenbazlık yapmak, hile yapmak.
Ele varmak : El öpmek.
Yüzünü ele almak : Utancını yenmeye çalışmak.
El ele : Birbirinin elini tutarak.
Elden ele : Bir kişiden ötekine.
Diğer dillerde Eldışı anlamı nedir?
Fransızca'da Eldışı nedir ? : exotique
Bu kısımda Ele nedir? Ele ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Ele tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Ele hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.