Göster nedir, Göster ne demek
Göster; Eskrim alanında kullanılan bir kelimedir.
Teknik terim anlamı:
Gösteriş eyleminin yapılması için kılıçoyunu öğretmenince verilen komut.
Göster ile ilgili Cümleler
- Yalnız rica ederim, bir an için zahmet ve fedakârlık daha yapın!
- Milli hareket bu son bir sene zarfında o kadar süratli bir mucize gösterdi ki büyüklüğüyle gözleri kamaştırıyor.
- Bize yol aç, erkân göster; yollar aç bize de, biz de adam sırasına girelim.
- Gösterin!
- Burada biraz boy gösterdikten sonra bir yolunu bulup kapağı Paris'e attı.
- Hadi susmayın, gösterin kendinizi bakalım!
- Sanıyordum ki şu anda ne kadar çok ihtimam gösterirsem geçmiş yıllara ait ilgisizliğim, o denli affolacak.
- Gösteri saat 2.30'da başlar.
- Yarım yamalak ıslahat tedbirlerine inanmaktansa kazaya rıza göstermek bana daha hoş görünür.
- El işçiliğine ve çiftçiliğe rağbet göstermediler.
- Gösteri küçük çaplı bir rezalet çıkardı.
- Tek üzüldüğüm, gecenin büyüsünü yitirmemek için masadan erken kalkmak yüreksizliğini göstermem.
- Kalabalık bir düşman karşısında mukavemet etmek, kudretimi arttırıyordu.
- Hususi surette aldığı şan derslerinde büyük terakkiler göstermiş.
- O sürekli ona sevgisini gösterdi.
- Ama kendi hesabına sadakatsizlik göstermemişti.
- Eserin aslına fevkalade sadakat gösterilmiş olması da ayrıca kayda şayandır.
- Bütün bu zahmetlere ... rağmen bari bir marifet gösterse idik.
- Fakat şu var ki çocuklar arzularında sebat göstermiyorlar.
- Azar azar fakat ısrarlı bir gayret göstermeye başladı.
- Yaşamı her yönden yalnızlığa yaslanmış olan bu kadına tek çocuğun bile anlayış gösterdiğini sanmam.
- Arandığı, fikri sorulduğu, başarı kazandığı da oluyordu.
- Gösteri stüdyo 4'te kaydedilmektedir.
- O oğlan hiç korku göstermedi.
- Artık gözümün önünde ölse teessür göstermek istemiyordum.
- Gösterilen bu teveccüh tamamen hasbi mi idi?
- Bu arzumda bana en çok kolaylık gösteren Behiç'tir.
- Allah eksikliğini göstermesin ama ekmekler pek siyah.
- Komün üyeleri arasında sorunlar baş göstermeye başladı.
- Galiba beni tanımış olacak, ondan sonra biraz fazla nezaket göstermek istedi.
- Tahkike mahkike, kulağı ters taraftan göstermeye ne lüzum var?
- Gösteri şimdi mahvoldu!
- Hayatında kimseye sert muamele etmedi ve öfke yüzü göstermedi.
- Kendisi, soracak olurlarsa Hayrettin Ağa'nın adresini vermesini söyledi.
- Siyasi parti grupları Başkanlık için aday gösteremezler.
- Kış yeni yeni yüzünü gösterdi, ama zemheri ve kocakarı soğukları başlamadı daha.
- Ne harika bir gösteri!
- Gösteri ne zaman bitti?
- Gösteri işinde olmak istiyorum.
- Bir hastaya tatbik edilen serum derhâl şifalı tesirini göstermiştir.
- Şimdi büsbütün yanan Aksaray'ın daha benim küçüklüğümde yıkkınlık gösteren konaklarını bilmem hatırlayanlarınız var mıdır?
- Babam aylığını alamadığı günlerde aç kalmak korkusu da kendini gösteriyordu.
- Arkadaşları arasında sivrilmiş, birçok savaşlarda yüz aklığı göstermiş cesur bir kaptandı.
- Çay bitmesin diye yudum yudum içmeye büyük özen gösterirler.
- Polisle ben konuşurum, siz telaş göstermeyin.
- Casusların en çok faaliyet gösterdikleri liman da burasıydı.
- Kendilerine büyük saygı gösterdim ve imdatlarına muhtaç olduğumu belirttim.
- Salih de tam bir gösteriş yapmak hevesiyle boşanmış bir yay gibi kalktı ayağa.
- Sana kötü kabusunu göstermek için buradayım.
- Beni çıkardığı tahtımdan arzumla feragat edeceğim.
- Eski gardiyan boş gözlerle bakıyor, en küçük bir ilgi göstermiyordu.
- Isıracak köpek dişlerini göstermezmiş zaten, ne zaman iyisini gördük?
- Uzay sondaları tarafından çekilen resimler, Jüpiter'in etrafındaki ince halkaları gösterdi.
- Çok ani, hemen hiç düşünmeden reaksiyon gösterdim.
- Önemli olan, tepki gösterdiğimiz şeyden kurtulmanın yoluna bakmak, bu yolu bulmaktır.
- Çocuklarıma beni misal gösterdiğini, ağzım kulaklarıma vararak öteden beriden işitiyordum.
- Onu kurtarabilmek için olmayacak şeylere saldırmak derecesinde bir çaba gösteriyorsunuz.
Göster ile ilgili Atasözü veya Deyim
aday göstermek : bir iş veya bir görev için birini aday olarak belirlemek, namzet göstermek.
adres bırakmak (veya göstermek veya vermek) : arandığında bulunabileceği, oturduğu yeri bildirmek.
adres göstermek : birini hedef göstermek.
alçak yer yiğidi hor gösterir : basit bir çevrede yaşayan, önemsiz bir görevde çalışan değerli kişi, gereken ilgiyi göremez anlamında kullanılan bir söz.
allah eksikliğini göstermesin : pek gerekli olan bir şeyin kusuru anlatılırken, öyle de olsa onun varlığına şükredildiğini anlatan bir söz.
allah göstermesin : Tanrı kötü bir durumla karşı karşıya bırakmasın anlamında kullanılan bir söz.
anlayış göstermek : istenilen veya söylenilen bir şeyi hoşgörüyle karşılamak.
araba devrilince yol gösteren çok olur : iş işten geçtikten sonra verilen öğüdün değeri yoktur anlamında kullanılan bir söz.
arifeyi gösterip bayramı göstermemek : bir işi sonuna kadar başarılı götürüp, sonunda olumlu sonuca ulaşamamak.
aşinalık göstermek : ilgilenmek, tanıdığını belli etmek.
ayrıcalık tanımak (veya göstermek) : birine özel hak vermek birini kayırmak.
baş göstermek : belirmek, ortaya çıkmak, zuhur etmek, vuku bulmak.
başarı göstermek (veya kazanmak) : başarmak.
(birine) aba altından sopa (veya değnek) göstermek : imalı bir biçimde tehdit etmek.
(birine) kolaylık göstermek : yapabilme yolu, imkânı sağlamak.
boy göstermek : görünmek gösteriş yapmak.
cesaret göstermek : yürekli davranmak.
cins kedi ölüsünü göstermez : soylu kişi, acınacak kötü durumunu kimseye göstermez ve söylemez anlamında kullanılan bir söz.
çaba göstermek : bir işi başarmak için çalışmak, uğraşmak, gayret göstermek.
diş göstermek : Sırıtmak.
dünyanın kaç bucak (veya köşe) olduğunu göstermek (veya anlamak) : dünyada ne gibi güçlükler olduğunu bildirmek (veya anlamak), insanın başına neler gelebileceğini öğretmek veya öğrenmek.
elini belli etmek (veya göstermek) : kâğıt, okey ve benzerleri oyunlarda elindeki kâğıdı veya taşı, oynayanlara belli edecek biçimde sözle, işaretle açıklayıp oynamak.
erkan göstermek : yolunu yordamını öğretmek.
etkisini göstermek : etkisini ortaya koymak, belli etmek.
faaliyet göstermek : çalışmak işler durumda olmak, etkinlik göstermek.
fedakarlık yapmak (veya göstermek) : özverisini ortaya koymak.
feragat etmek (veya göstermek) : hakkından vazgeçmek, el çekmek.
gayret göstermek : çaba harcamak, başarmak için çalışmak.
gerçek yüzünü göstermek : sakladığı düşüncelerini sonradan ortaya koymak.
gerekçe göstermek : gerektirici sebep ve doküman ileri sürmek.
gösteri yapmak : topluluk önünde bir beceri veya oyunu sergilemek düşüncelerini halka veya yetkililere duyurmak için bir araya gelerek eylemde bulunmak.
gösterime girmek : sinema salonlarında bir film oynamaya başlamak.
gösteriş yapmak : başkalarını aldatmak, şaşırtmak, korkutmak veya kendini beğendirmek için yapay davranmak.
gösterişe kaçmak : gösteriş yapmaya başlamak.
gününü göstermek : tehdit yollu cezalandırmak.
hedef göstermek : birini kötü bir durumda kalması için hedef hâline getirmek bir kimseyi olumsuz, kötü bir amaç için bir yere veya şeye yönlendirmek.
hırsıza yol göstermek : birine bilmeyerek kötü bir işte yardımcı olmak.
hüner göstermek : beceriklilik ortaya koymak herkesin yapamayacağı bir işi yapmak.
hüsnü kabul göstermek : iyi karşılamak, güler yüz göstermek.
ısıracak it (veya köpek) dişini (veya dişlerini) göstermez : kötülük edecek kimse önceden haber vermez, belli etmez anlamında kullanılan bir söz.
ihtimam etmek (veya göstermek) : özen göstermek, dikkatle davranmak.
ilgi göstermek : ilgisini esirgememek, belli etmek.
iş göstermek : yapması için birine iş vermek, iş buyurmak.
kapıyı göstermek : kovmak, uzaklaştırmak.
kazaya rıza göstermek : yargıya, verilen hükümlere boyun eğmek kadere, alın yazısına boyun eğmek.
kefil göstermek : bir iş için gerekli olan kefili bulmak.
kendini göstermek : beğenilecek niteliklerini ortaya koymak ortaya çıkmak, belirmek pas alabilmek için boş alana kaçmak.
kış kışlığını, kuş kuşluğunu gösterir : her olay, her varlık özelliğini belli eder anlamında kullanılan bir söz.
kulağı ters taraftan göstermek : kolay yolu varken bir işi daha zor ve uzun yollar kullanarak yapmak.
liyakat göstermek : başarmak.
marifet göstermek : ustalığını ortaya koyabilmek.
metanet göstermek : kötü bir duruma katlanmak, dayanmak.
meyhaneciden şahit istemişler, bozacıyı göstermiş : uygunsuz iş yapan kimse, haklı olduğunu göstermek için kendisine benzeyen birini tanık gösterir anlamında kullanılan bir söz.
misal göstermek : örnek vermek.
mucize göstermek : olağanüstü bir olay yaratmak sadece peygambere özgü, insan aklının ve kabiliyetinin erişemeyeceği olağanüstülükler göstermek.
mukavemet etmek (veya göstermek) : direnmek, dayanmak, karşı koymak.
namzet göstermek : bir iş için aday belirleyip sunmak, aday göstermek.
nezaket göstermek : davranışlarda nazik olmak.
öfke yüzü göstermek : çok sinirlendiğini belli etmek.
özen göstermek : bir şeyi özenerek elden geldiğince iyi olmasına gayret ederek yapmak, itina etmek.
parmakla gösterilmek : bir şey az bulunmak seçkin, ünlü olmak.
rağbet etmek (veya göstermek) : istemek, beğenmek, istekle karşılamak.
reaksiyon göstermek : tepkimek.
rıza göstermek : razı olmak, onamak, uygun bulmak.
sadakat göstermek : bağlı kalmak.
sadakatsizlik göstermek : sadakatsiz olduğunu ortaya koymak, açıklamak.
sağ eliyle sol kulağını göstermek : kısa yoldan yapılacak bir işi dolambaçlı yollardan geçerek yapmaya çalışmak.
sağ gösterip sol vurmak : şaşırtmak.
sarı kart göstermek : hakem oyun kurallarına aykırı hareket eden oyuncuya sarı renkte kart cezası göstermek.
saygı göstermek : saymak, değer vermek.
sebat etmek (veya göstermek) : sözünden veya kararından dönmemek, bir işi sonuna kadar götürmek, direşmek.
sıcak yüz göstermek : yakınlık göstermek.
suya göstermek : hafifçe yıkamak.
şiddet göstermek : kaba, sert davranmak.
teessür göstermek : üzüntüsünü açığa vurmak.
tekerlek kırıldıktan sonra yol gösteren çok olur : sonucu kötü çıktıktan sonra bir davranış üzerine akıl öğreten çok bulunur anlamında kullanılan bir söz.
telaş göstermek : telaşını belli etmek.
tepki göstermek : bir olay veya durum karşısındaki düşüncesini söz veya davranışla belirtmek.
terakki göstermek : geliştiğini, ilerlediğini ortaya koymak.
tesirini göstermek : etkisini göstermek.
teslimiyet göstermek : birinin isteğini olduğu gibi kabul etmek.
teveccüh göstermek : güler yüz göstermek.
tırnak göstermek : korkutmak, gözdağı vermek.
titizlik göstermek : titizlenmek.
varlık göstermek : kendinden beklenilen görevi yerine getirmek, beğenilir bir iş yapmak.
yakınlık göstermek : Cinsel birleşmeye yanaşmak.
yıkkınlık göstermek : yıkılmaya yüz tutmak.
yol göstermek : Âşık faslında, saz ozanlarından birinin, ayak açarak, deyişin hangi uyakta olacağını belli etmesi.
yumruk göstermek : korkutmak, gözdağı vermek.
yüreklilik göstermek : korkmamak, cesur davranmak.
yüreksizlik göstermek : korkmak, ürküp kaçmak.
yüz aklığı göstermek : bir işte başarıya ulaşmak.
yüz göstermek : Nasip olmak, kısmet olmak, kendini göstermek, meydana gelmek.
zaaf göstermek : zayıflığı, yeteneksizliği ortaya çıkmak.
Göster kısaca anlamı, tanımı
Artımlı gösterim : Değişkenlerin, değerleriyle değil de, değerlerindeki değişmelerle gösterildiği bir gösterim yöntemi
At eğitme gösterisi : Sirk gösterilerinin en önemlilerinden biri. Atların, öğretilenleri, eğiticinin isteğine uyarak seyirci önünde yapmaları.
Basına gösterim : Bir filmin özel olarak basına sunulması amacıyla gösterimi.
Baş gösterimci : Gösterim odacığının ve gösterimin yönetiminden sorumlu kimse.
Başlama göstergesi : Tiyatroda oyunun başlayacağını belirten görüntüsel ya da işitsel bir gösterge; bu ışıklı panoyla yapılabildiği gibi zille de olur. Kuliste oyuncuların hazar olmaları için yakılan gösterge ışığı.
Belge saklama ve gösterme sorumluluğu : Vergi yöntemi yasasında belirtilen temel yargılara göre ilgililerinin vergi örgütlerine göstermekle zorunlu bulundukları yasal yazılıklar ve bunlara ilişkin tanıtlayıcı belgelerin belirli süreler bitimine değin saklanılması sorumluluğu.
Bileşik göstereç : Karmaşık olgular: ölçmek üzere başvurulan ve yalınç göstergelerin birleştirilmesinden oluşan çokboyutlu ölçme dizgesi, bk. göstergeç.
Bileşik gösterge fiyat : Gösterge fiyata konu olan seçilmiş mal gruplarının dünya ticareti içindeki paylarına göre ağırlıklandırılmış ortalama günlük fiyatlarının aritmetik ortalaması.
Bilimsel gösterim : Bir niceliğin sayısal tutarını 1 ile 10 arasında bir sayı ile 10'un üstleri çarpımı biçiminde yazma yöntemi; örneğin, eksiciğin yükü 1,6 X 10 (...)coulomb'dur. Onlu çekesinin solunda bir şayak bırakarak bir sayıyı 10 un üstü ile çarpım biçiminde gösterme, Örnek. 298,3 = 2,983 .10 2.
Binicilik gösterisi : Birinciliğe ilişkin herhangi bir gösteri.
Birli gösterici : Çeşitli boylardaki filmlerden yalnız birini oynatabilen gösterici.
Büyük gösteri oyunu : Şatafatlı görünüşte olan, öze önem verilmeyip daha çok dış gösterişi amaç edinen oyun türü.
Cebe göstermek : Alay göstermek, geçit resmi yapmak.
Çift gösterici : Gösterimde sürekliliği sağlamak, bir makaradan öbürüne aralıksız geçmek için iki gösterici bulunması durumu.
Çift kuşak göstericisi : Çift film gösteriminde kullanılan gösterici.
Dar film göstericisi : Dar filmlerin gösteriminde kullanılan gösterici çeşidi.
Değişken ayrımlı gösterim dizgesi : Kök ayrımının, gereken konumda, bir özel damga ile deyimlendirilerek gösterildiği bir köksel sayılama dizgesi.
Desteksiz merdiven gösterisi : Hiçbir yere dayanmayan merdiven üzerinde yapılan denge hareketlerinden tümü.
Dip göstermek : Yemeği, tabakta bir şey kalmayıncaya kadar yemek.
Dişlerle asılma gösterisi : Dişlerle tutunarak havada asılı kalma gösterisi.
Durum göstergesi : Ayaktopu kümesinde takımların her karşılaşmada elde ettikleri sayıların toplamını gösteren çizelge. Bu sayıların toplamı ile ortaya çıkan gösterge küme birincisini belli ettiği gibi tüm öteki takımların dizisini de ortaya koyar.
Durum gösterme ekleri : Cümle içinde, adları, başka kelimelerle olan ilişkilerine göre çeşitli durumlara sokan ekler. Yükleme durumu eki +I/+U, ilgi durumu eki +(I)n/+(U)n, +nIn/nUn, yönelme durumu eki +(y)A, bulunma durumu eki +DA, çıkma durumu eki +DAn ile karşılanır. Bunların özel maddelerine bk.
Düğümlenmiş gösterim : Bir veri öğesinin bir düğüm ile saptanan gösterimi ya da bir damganın bir düğümlenmiş damga takımı ile saptanan gösterimi.
Eğitilmiş hayvanlar göstericisi : Eğitilmiş ve özel olarak yetiştirilmiş hayvanlara çeşitli numaralar yaptıran kişi.
Eğitilmiş yırtıcı hayvanlar gösterisi : Eğitilmiş yırtıcı hayvanlarla yapılan numaraları kapsayan gösteri.
Eğlendirici gösteri : Eğlendirmeyi amaçlayan, seyirciyi oyalamak, ona hoşça vakit geçirmesini sağlamaktan başka bir ereği olmayan gösteri.
Eksiuç ışıtaçlı gösterici : İçbükey bir aynanın karşısına yerleştirilmiş bir eksiuç ışıtacından oluşan, çok yüksek gerilimde çalışabilen, dolayısıyla uygun bir optik dizgeyle yansıtılan çok parlak bir görüntü sağlayabilen televizyon göstericisi.
Eşdeğer göstergeler : Örnekolay kaynak ve gereçleri çözümlenirken nitel bilgileri kümelemek üzere ve kümelerin ayırıcı ölçütü olarak kullanılan özellikler, bk. örnekolay incelemesi.
Eşleme göstergesi : Uluslararası karşılaşmalarda aynı ağırlıktaki güreşçi adlarının bir torba içine konup ad çekimiyle çıkan ilk adın öteki adlarla eşlendirilmesi sonucunda oluşan gösterge.
Film gösterici : Sinema filmlerini sahne üzerindeki gergiye yansıtan motorlu aygıt.
Fiyat göstergesi : (price oscillator) Yüzde ya da mutlak olarak ifade edilen iki hareketli ortalama fiyat arasındaki farka dayalı değer. (price indicator) Bir ekonomide fiyatlar genel düzeyini ifade eden ve fiyat diziniyle gösterilen değer. karşılığı üretici fiyat dizini, tüketici fiyat dizini.
Fiyat hareket göstergesi : 1980 yılında Donald Lambert tarafından geliştirilen ve mal, hisse senedi ve tahvil piyasalarında cari dönemdeki fiyatların bir önceki dönem ortalama fiyatları karşısındaki göreli konumunu gösteren, ± 100 değerleri arasında hareket eden dizin.
Gece gösterisi : Hava karardıktan sonra düzenlenen gösteri.
Geçinme göstergesi : Eder değişimlerinin geçinme durumu üzerindeki etkilerini görmek amacıyla saptanan oranlamalı sayışımlar.
Geçmiş göstermeliği : Söylem sırasında, daha önce geçen bir söze veya sözü geçen bir şeye işaret eden gösterme zamiri.
Gelecek göstermeliği : Arkadan söylenecek bir şeye işaret eden gösterme zamiri.
Geleneksel gösteri : Çağdaş tiyatro kavramına karşıt kavramı getiren tiyatro; bir toplumun kendine özgü yapısının oluşturduğu ve o toplumun yapısında değişiklik süreciyle yakın ilintisi içinde sürmüş, daha sonraki dönemlerde kalıplaşarak donmuş ve kendi özelliklerini korumuş olan tiyatro.
Genişlik göstergeleri : İşlem gören hisse senetlerinden değeri düşen ve yükselenlerin sayısından hareketle piyasanın güçlü veya zayıf olduğu konusunda fikir veren, piyasadaki duygusal hareketleri ölçen göstergeler.
Geriden gösterici : Geriden gösterimde kullanılan gösterici.
Geriden gösterim : Gün ışığında gösterimi gerçekleştirmek, olağan gösterim yapılamadığı vakit gösterimi sağlamak, bir filmin çevrilişinde oyuncuların gerisinde devinimli bir dip bezemi sağlamak amacıyla yarı saydam bir görüntülüğün izleyiciden yana olan yüzünün arkasından yapılan gösterim.
Geriden gösterim görüntülüğü : Geriden gösterimi gerçekleştiren ve bir yüzüne düşürülen görüntüyü öbür yüzünden yansıtabilen saydam ya da yarı saydam görüntülük.
Gezici gösterim takımı : Halkı eğitmek amacıyla gösterim yapabilecek biçimde donatılmış araçlarla çalışan takım.
Giysi gösterisi : Son biçimini alıp tamamlanmış giysilerin, oyun dışı son kez oyuncuların üzerinde denetlenmesi.
Gösterebilme : Gösterebilmek işi.
Gösterebilmek : Gösterme imkânı veya olasılığı bulunmak.
Göstereç : Yaşam düzeyi, toplumsal konum gibi karmaşık bir olayı öçmek ya da göstermek üzere başvurulan, birden çok ölçekten oluşan gösterge.
Göstereç çözümlemesi : Verilerin oransal ve göstereçli ölçümler temeli üzerinde çözümlenmesi.
Göstereçli ölçme : Bir ölçüm konusunu, o konunun göstergesi sayılan bir süreklilik üzerinde ölçme işlemi.
Gösterge fiyat : Tarımsal ürünlerde, müdahalelere temel olacak temsili fiyat. Avrupa Birliği ortak tarım politikası çerçevesinde üçüncü ülkelere karşı uygulanan fark giderici verginin belirlenmesi için temel alınan fiyat. Bir hisse senedinin işlem görebileceği tavan ve taban fiyat limitlerinin belirlenmesinde esas teşkil etmeyen, fiyat tescili yapılıncaya kadar üyelerce gösterge değer olarak kullanılması amaçlanan fiyat.
Gösterge ışığı : Bir çevirgeçte ya da karartıcıda bulunan, aygıta akım verildiğinde yanan ışık. Aygıtın kapalı mı açık mı olduğu bu ışıktan anlaşılır. Bazen akım verilmesine karşın yanmıyorsa çevrim de bir arıza var demektir.
Gösterge lambası : Otomobillerin göstergelerinin bölgelik aydınlatmasına yarayan ufak lamba.
Gösterge sayısı : Doğrudan ölçülemeyen ya da gözlenemeyen bir niceliğin zaman ya da uzay içerisindeki değişimini bir temele göre gösteren.
Göstergeç : Işının yeğinlik düzeyini algılayıp ölçen alet, monitör. Ses dalgası iletiminde, iletimi bozmadan ve kesmeden niteliğini denetleyen alet, monitör. Televizyon, bilgisayar vb.nde görüntü ile sesin niteliğini eşleme, görüntü seçimini gerçekleştirme, görüntüyü yayımlama gibi işlerin denetlenmesinde kullanılan alet, monitör. Belirli bir kimyasal özdeğin var olup olmadığını, örneğin belli bir renk vererek gösteren özel ayıraç. Bir özelliği ölçen aygıtın, bu özelliğin bir ölçeğe göre değerini gösteren bölümü.
Göstergelik : Sürücünün önünde bulunan ve aracın tüm göstergelerini ve yönetme düğmelerini içeren bölüm.
Gösteri cimnastiği : Çalıştırıcılıktan daha çok göz doyurucu devinimlerden oluşan cimnastik; giderek seyirciye beğendirme amacı güden alıştırmalardan kurulu bir çalışma.
Gösteri evi : Dramatik oyunların çalışıldığı, kotarıldığı ve oynandığı yapı.
Gösteri geçidi : Sirk sanatçılarının kimi hayvanlar ve araçlarıyla halkın önünden geçmeleri ve düzenledikleri gösterilere gelmesi için halka küçük gösteriler sunmaları ile ortaya çıkan geçit.
Gösteri görüşmesi : Görüşmeci takımının kullanıldığı alan araştırmalarında, görüşmeciler arasında uygulama birliğini sağlamak amacıyla yapılan örnek görüşme.
Gösteri hayvanı : Gösteri yapacak duruma gelmiş sirk hayvanı.
Gösteri sorumlusu : Gösterilerin, sırasından ve bunların düzenli bir biçimde gerçekleştirilmesinden sorumlu kişi.
Gösteri tutanağı : Her oyundan sonra sahne yetkilisinin düzenlediği, gösteri sırasındaki aksaklıkları ve olağan dışı durumları bildiren tutanak.
Gösterici ayağı : Göstericinin, üzerine yerleştirildiği ve sallanmaksızın gösterim yapmasını sağlayan ayak çeşidi.
Gösterici birim : Genellikle bir katod ışınlı ekrandan oluşan, istenen verilerin kullanıcıya ya da işletmene iletilmesi için veri çıkışı (ya da ışık kalemiyle veri giriş-çıkışı) amacıyla kullanılan donanım birimi. Kısaca gösterici de denir.
Gösterici deyim : Ad.
Gösterici hızı : Göstericide filmin pencere önünden saniyede belirli resim sayısıyla geçmesini anlatır terim. (Film alıcıda hangi hızla saptanmışsa, devinimin doğallığı için, göstericide de aynı hızla oynatılmak gerekir).
Gösterici ışıtacı : Göstericide, film üzerindeki resimleri görüntülüğe yansıtmakta kullanılan güçlü ışık kaynağı.
Gösterici ışıtaçlı televizyon : Yüksek gerilimli bir eksiuç ışıtacı yardımıyla televizyon görüntülerini görüntülüğe yansıtan almaç çeşidi.
Gösterici kömürü : Göstericide ışık kaynağı olarak kullanılan ışık yayının kömürü.
Gösterici merceği : Göstericinin, güçlü bir ışık kaynağıyla aydınlatılan film üzerindeki resimleri görüntülük üzerine düşürmekte kullanılan merceği.
Gösterici örtüsü : Çerçeve oranını değiştirmek üzere gösterici penceresine takılan çeşitli çerçeve oranında örtüler.
Gösterici penceresi : Göstericide bir yandan merceğe, bir yandan gösterici ışıtacına açılan; film, aralı devinim sırasında önünde durduğunda, üzerindeki resmin görüntülüğe yansıtılmasına yarayan, dikdörtgen bir çerçeveyle çevrelenen delik. 35 mm'lik göstericide Akademi örtüsüyle çevrelenen delik.
Gösterilebilme : Gösterilebilmek işi.
Gösterilebilmek : Gösterilme imkânı veya olasılığı bulunmak.
Gösterilen : Göstergenin kavram yönü, gösterenle birleşerek göstergeyi oluşturan içerik. Bir adın kaplamı olan nesne.
Gösteriliş : Gösterilme işi.
Gösterilme : Gösterilmek işi.
Gösterim ekseni : Gösterici merceği ekseninin görüntülük üzerine dek giden varsayımsal uzantısı.
Gösterim eşlemi : Göstericide kullanılmak üzere hazırlanmış eşlem.
Gösterim hakkı : Filmin gösterimini sağlayan hak.
Gösterim izni : Bir filmin gösterilebileceğini belirten belge.
Gösterim kılavuzu : Gösterimciye gösterimde yardımcı olacak bilgileri taşıyan kılavuz.
Gösterim makarası : Göstericiye takılmak üzere film sarılmış makara.
Gösterim odacığı : Sinema salonunda görüntülüğün karşısındaki duvarın gerisinde yer alan, salona gösterim penceresiyle açılan, içinde göstericiler ve yardımcı donatım bulunan ufak oda.
Gösterim odası : İşliklerde iş eşlemlerinin gösterilmesine ayrılmış oda. Gösterim için özel olarak hazırlanmış herhangi ufak salon.
Gösterim penceresi : Gösterim odacığının, görüntülüğün karşısına düşen ve göstericinin yansıttığı görüntülerin bu görüntülüğe düşmesini sağlayan ufak deliği.
Gösterim süresi : Bir filmin başından sonuna kadar geçen aralıksız gösterim zamanı. Filmin zaman birimiyle uzunluğu.
Gösterim yönetmeliği : Gösterimin hangi koşullar içinde yapılacağını, izlencenin nasıl ve hangi filmlerden oluşacağını düzenleyen yönetmelik.
Gösterimci : Göstericiyi çalıştıran, gösterimlerin düzgün olarak yürüyüşünden, gösterim odasının, gösterim odacığmın yönetiminden sorumlu olan kimse.
Gösterimci yardımcısı : Gösterimciye çalışmalarında yardımcı olan kimse.
Gösterimlik : Örnek, göstermelik: Seni buraya gösterimlik diye mi gönderdiler.
Gösterimsenmek : Temsil yollu göstermek.
Gösteriş etkisi : Tüketicilerin gelirlerinde bir artış olmamasına karşın, sosyal konumunu olduğundan daha yüksek göstermek amacıyla, fiyatı daha yüksek ve markalı malları satın almalarını ifade eden James S. Duesenberry tarafından geliştirilen kavram.
Gösterişçi tüketim : [Bakınız: Veblen etkisi]. Kimi bireylerin, büyük ekonomik güçleri bulunduğunu ya da yukarı sınıftan olduklarını göstermeğe yönelik biçimde tüketim yapmaları.
Gösterişleme : (Söz sanatı terimi) Söylemede sesi yükseltmek, alçaltmak, heceleri uzatmak gibi yollara saparak, yazıda ise türlü söz sanatlarına baş vurarak bir fikir üzerine dikkati çekme, ona fazla bir önem verdirmek isteme. (GÖSTERİŞLİ, TUMTURAKLI, Emphatique; TUMTURAK VURGUSU, Accent emphatique).
Gösterişli konut : Toplumun yüksek gelirli katmanları için yapılan ve konut pazarına sürülen konut birimlerine verilen ad.
Gösterişsiz rol : Bir oyunda oyuncuyu ön plana çıkarmayan ikincil rol.
Gösterişsizlik : Gösterişsiz olma durumu, sadelik.
Gösteriverme : Gösterivermek işi.
Gösterivermek : Ansızın veya çabucak göstermek.
Gösterli : Niğde şehri, Gölcük bucağına bağlı bir bölge.
Göstermeci : Cinsel organlarını göstermeyi, sergilemeyi seven (ruh hastası), ut açıcı, teşhirci.
Göstermeci tiyatro : Tiyatronun tiyatro, oyunun oyun olduğunu vurgulayan, kişileri ve olayları canlandırmadan gösteren, seyirci ile sahne arasına güzelduyusal uzaklık (yabancılaştırma) koyup seyircinin oyuna ussal yoldan katılmasını sağlayan tiyatro anlayışı. Örnek : Ortaoyunu, Çin tiyatrosu, İtalyan halk doğaçlama tiyatrosu, epik tiyatro, Japon tiyatrosu, Meyerhold'un biyome-kaniğe dayanan tiyatrosu vb. Tiyatronun iki temel türünden biri; öbürü: Benzetmeci Tiyatro. Oyunun oyun olduğunu vurgulayan Benzetmeci Tiyatroda olduğu gibi gerçek yaşam duygusu vermeyi araç edinmeyen tutum. Örn. Çin Tiyatrosu. Brecht'in Epik Tiyatrosu.
Göstermecilik gereksinmesi : (Murray) Canlılarda görülen, çevresindekileri çekme, uyarma, baştan çıkarma, eğlendirme ve canlandırma gereksemesi.
Göstermelik davranış : Açık olarak başkalarına yöneltilmemekle birlikte, onların varlığının etkisiyle ortaya çıkan davranış (Göstermecilikte olduğu gibi).
Göstermelik değişken : (bağlanım çözümlemesi) Bağlanım çözümlemesinde, özniteliklere yapay olarak verilen düzeylerden oluşan değişken.
Göstermelik gözlem : Degişke çözümlemesinde alt bölüm sayılarının uygun olmadığı bazı durumlarda gözeleri doldurmak üzere eklenen gözlemler.
Göstermelik işlemler : Genel satakda yapmacık durumlar yaratmak amacıyla yapılan işlemler.
Göstermeyle tanım : [Bakınız: örnekle tanım]. [Bakınız: göstermeyle tanım].
Göstersel gereçler : Soru ve sınarların konu ve içeriklerini görsel anlatımlar yoluyla dile getirmeye yarayan gereçler.
Gümrüğe gösterme : Gereken gümrük işlemleri yapılmak üzere, malların yetkili gümrük görevlisine gösterilmesi, verilmesi.
Gün ışığı göstericisi : Gün ışığında gösterimi gerçekleştirebilen gösterici.
Gün ışığında gösterim : Gündüzün ışıkta yapılan gösterim.
Gündüz gösterisi : Öğleden sonra, hava kararmadan düzenlenen gösteri.
Günlük çekim gösterimi : Günlük çekimlerin incelenmesi, seçimi, ayıklanması amacıyla yapılan gösterim.
Halı gösterisi : Halı üzerinde yapılan gösterilerin tümü.
Hamburger göstergesi : Ulusal paraların dolar karşısındaki değerlerini sadece hamburger fiyatlarını dikkate alarak hesaplayan satın alma gücü değerdeşliğinden türetilen gösterge.
Hava gösterisi : Bir sirkte, ipte, trapezde, ya da herhangi bir şey üzerinde, yüksekte yapılan gösterilerin tümü.
Hayvan gösterisi : Yırtıcı ve evcil hayvanlarla düzenlenen gösteri.
Helmholtz gösterimi : Helmholtz tarafından geliştirilen, notaların harflerle gösterilmesine dayalı sistem.
Hız göstergesi : Çeşitli sinema aygıtlarında, özellikle alıcılar ile göstericilerde, saniyedeki resim sayısını belirten gösterge.
Işık düzengeci göstergesi : Mercek çerçevesi üzerinde f sayısının karşısına getirilerek ışık düzengeci ayarını sağlayan çıkıntı.
İkili gösterici : İki ayrı boydaki filmi gösterebilen yapıdaki gösterici (örneğin 8 mm ile büyük 8, 8 mm ile 16 mm'lik filmleri gösterebilen gösterici).
İkiterimli yayılma göstergesi : Örneklem kümesinin bir özniteliğe göre türdeş olup olmadığını sınamaya yarayan katsayı.
İktisadi göstergeler : Milli gelir, istihdam, fıyatlar genel düzeyi, ücret, kesimsel üretim, dışsatım ve dışalım gibi bir ekonominin genel durumunu gösteren her türlü nicel değer.
Kaçamak göstermek : Savaşta, kuvvetli olduğu halde düşmanı aldatmak için kendini kaçar gibi göstermek.
Karmaşık sayının dikey gösterimi : Bir z karmaşık sayısı için x+iy biçimindeki, gösterim.
Kayan ayrımlı gösterim : Bir gerçek sayının, bir kayan ayrımlı gösterim dizgesinde gösterimi. Örneğin, 0,0001234 sayısının kayan ayrımlı bir gösterimi şudur: 0,1234.
Kayan ayrımlı gösterim dizgesi : Bir gerçek sayının ayrı iki sayıttan oluşan bir çiftle gösterildiği ve uzlaşmayla varsayılan fakat belirtilmemiş bir tabanın üst adı verilen ikinci sayıta yükseltilmiş gücü ile değişmez ayrımlı parça adı verilen birinci sayıt arasında yapılan çarpım sonucu, gerçek sayının elde edildiği bir sayılama dizgesi.
Kesikli gösterim : Verinin damgalarla gösterimi. Her damga ya da damgalar öbeği belli seçeneklerden birini gösterir.
Keskin nişancılık gösterisi : Her hedefi alışılmamış biçimlerde vurabilen atıcıların gösterisi.
Kırılma göstergesi : Bir kırılmada kırılmanın derecesini belirten sayı. (Gelen ışının gelme açısı sinüsünün, kırılma açısı sinüsüne oranıyla belirtilir).
Kırmızı kart göstermek : Oyundan çıkarma cezasına çarptırmak. Mecaz anlamı ciddi bir biçimde uyarmak. Mecaz anlamı dışlamak.
Kızgınlık gösterenlerin oranı : Kızgınlık gösteren dişi hayvan sayısının tohumlamaya ayrılan dişi hayvan sayısına oranı.
Konumsal gösterim : Bir gerçek sayının konumsal gösterim dizgesinde gösterimi.
Konumsal gösterim dizgesi : Bir gerçek sayının, bir damga takımı ile gösterildiği öyle bir sayılama dizgesi ki, her damganın getirdiği katkı, damganın değerine olduğu gibi, konumuna da bağlıdır.
Köken gösterme görevi : Markaların, malın hangi yerde üretildiğini ya da yapıldığını gösterme görevi.
Kukla gösterisi : Kuklalar ile düzenlenen gösteri.
Kutucuklu gösterici : Özellikle 8 mm'lik ve büyük 8 mm'lik göstericilerde, kutucuğun aygıta sokulmasıyla gösterime hazır olan gösterici çeşidi.
Küçük gösteri kulübesi : Seyircinin sirke ilgisini çekmek için küçük gösterilerin gözbağcılık ve hokkabazlığın düzenlendiği kulübe ya da küçük çerge.
Kümeölçüm değerge göstergesi : Kümeölçüm ölçerine göre bireyin çekilme ve itilme değerlerini veren oranların birbirinden çıkarılmasıyla elde edilen toplu Ölçüm.
Kümeölçüm göstergeç çözümlemesi : Kümeölçümde küme üyelerine yönelen çekim ve itimler toplamının üye sayısının bir eksiğine bölünmesiyle elde edilen ve bireyler arasında ölçünlü karşılaştırmalar yapmaya elveren oransal ölçüm.
Macun gösterge : Uzun atlamalarda, atlama çizgisine basarak atlayanların ayak izlerini saptamaya yarayan, sıçrama tahtasına sıvanmış macun yüzey. Bu macun yüzey 5 cm. kalınlığında, 10 cm. genişliğindedir.
Makroiktisadi göstergeler : Makroiktisadi büyüklüklerin sayısal gösterimi.
Mıknatıslı sesli gösterici : Mıknatıslı okuma kafası bulunan gösterici.
Optik sesli gösterici : Optik okuma kafası bulunan gösterici.
Ölçünlere uygunluğu gösteren ulusal markalar : Var olan ölçünlere (standartlara) uygun olarak yapılan yapıtlar ve ürünler üzerine, ölçün kurallarınca konulan markalar.
Ön gösteri : Oyunun ana eylemi başlamadan önceki, kısa, hazırlayıcı kesim. Oyunun ana bölümünden önceki kısa oyun.
Önden gösterim : Göstericinin saydamsız bir yüzeyin karşısında yer alıp, buraya düşürdüğü görüntülerin, göstericinin bulunduğu yana yansıdığı, izleyicinin de bu yansıyan yönden görüntüleri izlediği durum. Geriden gösterimin karşıtı. İşlikte, alıcıya göre belli bir noktaya yerleştirilen göstericinin yarı yansıtıcı bir aynaya düşürdüğü görüntünün bu ayna yardımıyla, diplik işi gören incili görüntülüğe yansıtılmasına, görüntülüğün karşısındaki bir alıcının aynanın içinden hem görüntülükteki hem de görüntülük önündeki görünçlüğü aynı anda film üzerine saptamasına dayardan sinema hilesi.
Örneksel gösterim : Bir değişkenin değerinin, sürekli değiştiği düşünülen bir fiziksel büyüklükle gösterimi; fiziksel büyüklüğün genliği veriye oranlı tutulabilir ya da verinin uygun bir işlevi olabilir.
Özel gösteri : Kapalı gösteri. Bir oyunun özel olarak çağrılı konuklar önünde oynanması.
Özenci göstericisi : Dar filmlerin gösteriminde, özellikle evlerde kullanılan gösterici çeşidi.
Parasız gösteri : Para alınmadan halka düzenlenen gösteri, örneğin, 27 Mart Tiyatro Günü'nde tiyatro toplulukları halka parasız gösteri sunarlar. Halka, para alınmadan verilen gösteri. Örneğin 27 mart Dünya Tiyatro Gününde tiyatro toplulukları, parasız oyunlar oynarlar.
Parlak gösteri oyunu : Görkemli görünüşlerle ve göz kamaştırıcı dekor ve giysileri kapsayan, özün arkada, biçimin önde kaldığı, yalnızca dış görünüşü amaç edinen oyun.
Polinomsal gösterilim : Bir ifadenin polinomlar biçiminde gösterilimi.
Sakal başı göstermek : Kendini önemli kişi gibi göstermek.
Sancak göstermek : Gemi, ulusunu belirten sancağını göndere çekmek.
Saydam resim göstericisi : Saydam resimleri görüntülüğe yansıtmakta kullanılan gösterici çeşidi.
Saydam resim gösterimi : Saydam resimlerin görüntülüğe yansıtılmasıyla gerçekleştirilen gösterim.
Saydam resim kuşağı göstericisi : Saydam resim kuşaklarını göstermekte kullanılan gösterici çeşidi.
Sayı gösterimi : Bir sayılar dizgesinde, bir sayının gösterimi.
Sayısal gösterim : Verinin sayıtlarla kesikli gösterimi.
Sesli gösterici : Görüntüyle birlikte sesi de verebilen, ses bölümü bulunan gösterici.
Sesli gösterim : Görüntüyle birlikte bununla ilgili sesin de verildiği gösterim.
Sessiz gösterici : Ses bölümü bulunmayan, yalnız sessiz film oynatan gösterici.
Sessiz gösterim : Yalnız görüntülerin verildiği gösterim; sessiz film gösterimi.
Sıcaklık göstergeci : Sıcaklıkölçerin üzerindeki göstergeç.
Slayt göstericisi : Güçlü bir elektrik ışığının yardımıyla slaytları beyaz perdeye ya da duvara yansıtan ders aracı.
Sonsuz gösterim : Filmin bir yandan gösterilirken bir yandan kendiliğinden sarılması ve bütün film gösterimi bitince hiç ara vermeksizin yeni bir gösterime hazır olması durumu.
Sosyal göstergeler : Kentleşme oranı, nüfus artış hızı, sosyal güvenlik sisteminin kapsadığı nüfus, reel işgücü maliyeti, reel ücretler, gelir dağılımı, bütçe içerisindeki eğitim, sağlık ve kültür hizmetlerinin payı, okullaşma oranı, içme suyu hizmetleri gibi sosyal gönenç düzeyinin göstergesi kabul edilen ölçütler. karşılığı iktisadi göstergeler.
Sosyo ekonomik göstergeler : Sosyal göstergeler ile iktisadi göstergelerin tamamı.
Su düzeyi göstergesi : Kapalı bir yerdeki suyun düzeyini gösteren cam boru.
Su yüksekliği göstergesi : Sıcak sulu ısıtma döşeminde, su yüksekliğini m olarak gösteren aygıt.
Sürekli gösterim : Birçok makaradan oluşan filmin, çift gösterici yardımıyla, hiç ara verilmeksizin gösterilmesi.
Sürekli gösterim sineması : Gösterimin aralıksız yapıldığı, izleyicilerin her an bilet alıp girebilecekleri sinema.
Tanuk göstermek : Şahit ikame etmek.
Taşınabilir gösterici : Bir yerden bir yere kolaylıkla taşınabilecek gösterici.
Tek resimli gösterim : Göstericideki filmi, görüntülüğe her seferinde bir resim yansıtacak biçimde geçirerek aygıtı saydam resim göstericisi gibi kullanma.
Tekerli paten gösterisi : Tekerlekli paten üzerinde yapılan denge hareketleri gösterisi.
Tekli gösteri : Seyirci önünde tek bir sanatçı ile düzenlenen gösteri.
Televizyon göstericisi : Bir televizyonun verdiği görüntülerin kalabalık topluluklarca izlenmesini sağlayan özel yapıda gösterici.
Televizyon gösterimi : Televizyon yayınının kalabalık izleyici topluluklarınca izlenmesini sağlamak üzere, televizyon görüntüsünün yeterli ışıklılığını koruyacak nitelikteki özel, büyük bir görüntülüğe yansıtılmasıyla gerçekleştirilen gösterim.
Televizyon gösterisi : Televizyonda gösterilmek üzere hazırlanan ve televizyon yayınlarının özelliğini taşıyan gösteri.
Televizyon kukla gösterisi : Televizyon yoluyla kukla gösterisi.
Televizyonda gösterim : Bir filmin izleyicilere televizyonda sunulması.
Top gösterisi : Top üzerinde yapılan denge hareketlerinin tümü.
Trapez gösterisi : Trapezle yapılan çeşitli gösterilerin tümü.
Tüketim ederi göstergesi : Tüketim mallarının perakende satış ederlerini göstermek üzere düzenlenen gösterge.
Üçlü gösterici : Üç ayrı boydaki filmi (örneğin 8 mm, büyük 8 ve 16 mm'lik filmler) gösterebilen gösterici.
Yağ düzeyi göstergesi : Yağlıktaki yağ düzeyini gösteren saydam boru ya da cam kapak biçimindeki gösterge.
Yalman göstermek : Kınından çekilmiş kılıç göstermek.
Yansıtılmış görüntü göstericisi : Yansıtılmış görüntü saptamada kullanılan özel yapıda gösterici.
Yararına gösteri : Bir kuruma ya da kişiye yardım etmek amacıyla düzenlenen gösteri.
Yayınma göstergesi : Bağıl ışık yeğinliğini ya da bağıl ışıklılığı gösteren vektörleri, ikincil bir kaynağın bir yüzey parçacığından ya da bir yarı saydam oylum parçacığından başlayıp, bütün doğrultulara taşıyarak elde edilen yüzey. Bu terim, söz konusu parçacığa dik bir düzlemde aynı biçimde elde edilmiş bir eğriyi de anlatır.
Yaymaçlı gösterim : Göstericiye yaymaç takılarak, gösterim eşlemindeki sıkıştırılmış resmi olağan biçimine sokarak yapılan gösterim.
Yer gösterici : Seyircilere yerlerini göstermek için görevlendirilmiş kişi. Sinemada biletin numarasına göre hangi yere oturulacağını gösteren kimse. Tiyatrolarda seyirciye biletinin değerine, çeşidine, numarasına göre bir yer gösteren, çoğu kez program da satan görevli.
Yoklamada kimlik belgesi gösterilmesi : Vergi yöntemi yasasına göre yoklama yapmağa yetkili olan kişilerin bu olay sırasında vergi yükümlülerine fotoğraflı kimlik belgelerini göstermeleri zorunluluğu.
Yön gösterme durumu : Adın, fiilin gösterdiği oluş veya kılışın kendi yönünde yapıldığını göstermek için girdiği durum: ET. san+garu «sana doğru», yok+garu «yukarı doğru», taş+ra «dışarıya», taş+ra «dışarıya», ileri, beri, dışarı, geri ve benzerleri bk. yön gösterme eki.
Yüzlü göstermek : Muhterem, makbul göstermek.
Zedelenme göstergesi : Bir ölçer bataryasında beyni zedelenmiş kişileri ayırt etmek amacı ile düzenlenmiş bir değerlendirme yöntemi.
Benzin göstergesi : Benzinle çalışan motorlu araçlarda benzinin düzeyini gösteren alet.
Çoklu gösterim : Görsel veya işitsel iletişim araçlarını bir arada kullanarak herhangi bir konuyu daha yönlü tanıtma, multivizyon.
Gaz göstergesi : Sıvılaştırılmış petrol gazı ile çalışan motorlu araçlarda gazın düzeyini gösteren alet.
Gece gösterimi : Gece yapılmış olan sinema veya tiyatro gösterisi, suare.
Giyim gösterisi : Defile.
Gösteren : Gösterilenle birleşerek göstergeyi oluşturan ses veya sesler bütünü.
Gösterge : Bir şeyi belirtmeye yarayan şey, belirti, im, işaret. Bir durumla ilgili çeşitli aşamaları gösteren liste, icmal. Anlamla biçimin, gösterenle gösterilenin kaynaşmasından oluşan dil birimi, belirtke. Bir aracın işlemesiyle ilgili bazı ölçümlerin sonucunu kendiliğinden gösteren araç, müşir, indikatör. Bir gelişimi gösteren nicelikler veya değerler arasındaki ilişki, endeks, indeks.
Gösterge bilimi : İletişim amacıyla kullanılan her türlü gösterge dizgesinin yapısını, işleyişini inceleyen bilim, im bilimi, semiyoloji, semiyotik. Göstergelerin dildeki kullanımları veya dille uygulanması.
Gösteri : İlgi, dikkat çekmek için bir topluluk önünde gösterilen beceri veya oyun. Bir şeyi tanıtmak amacıyla yapılmış olan sunum, demonstrasyon, demo. Birinin, bir topluluğun kendi duygusunu gösteren sözü veya davranışı, tezahürat. Sinema veya tiyatroda film, oyun gösterme işi. Genellikle şarkı, dans vb. eğlence türlerin yer aldığı eğlence, şov. Bir istek veya karşı görüşün, halkın ilgisini çekecek biçimde topluca ve açıkça yapılması, nümayiş.
Gösteri adamı : Şov yapan kimse, gösterici, şovmen.
Gösteri yürüyüşü : Bir topluluğun duygularını dile getirmek için ana yollar ve alanlarda yürüyerek yapılmış olan gösteri.
Gösterici : Gösteri yapan kimse, gösteri adamı, nümayişçi. Fotoğraf, film vb.ni bir yüzeye yansıtmaya yarayan araç, projektör.
Göstericilik : Göstericinin yaptığı iş. Gösterici olma durumu.
Gösterilmek : Görülmesi sağlanmak.
Gösterim : Görüntülerin gösterici yardımıyla bir yüzeye yansıtılması işi, projeksiyon. Sinema, tiyatro, konser vb. sanat dallarında verilen gösterilerden her biri, seans. Sinema salonlarında filmin gösterilmeye başlaması, vizyon.
Gösteriş : Gösterme işi. Başkalarını aldatmak, şaşırtmak, korkutmak veya kendini beğendirmek için birinin yaptığı yapay davranış, çalım, alım çalım, kurum. Görkem. Göze çarpıcı nitelik, göz alıcılık.
Gösterişçi : Gösteriş yapmasını seven, gösteriş amacı güden kimse.
Gösterişçilik : Gösterişçi olma durumu.
Gösterişli : Gösterişi olan. Görkemli.
Gösterişlice : Biraz gösterişli, oldukça gösterişli.
Gösterişlilik : Gösterişli olma durumu. Görkemlilik.
Gösterişsiz : Gösterişi olmayan, mütevazı. Gösteriş yapmayan. Görkemsiz.
Gösterme : Göstermek işi. Teşhir, sergileme.
Gösterme hakkı : Sinema, tiyatro, konser vb. görsel sanatlarda telif hakkı.
Gösterme hastalığı : Büyüklük hastalığı.
Gösterme parmağı : İşaret parmağı.
Gösterme sıfatı : İşaret sıfatı.
Gösterme zamiri : Varlıkların yerini, işaret yoluyla belirten zamir, işaret zamiri.
Gösterme zarfı : Bir fiilin, bir adın veya bir zarfın anlamını gösterme yoluyla sınırlayan zarf: Ta uzaklara gitti gibi.
Göstermecilik : Cinsel organlarını gösterme biçiminde görülen ruhsal sapıklık, ut açıcılık, teşhircilik, eksibisyonizm. Kendini üstün gösterme çabası.
Göstermek : Birini veya bir şeyi işaretle belirtmek. Bir şeyin etkisi altında tutulmak. Görünmek, benzemek. Belirtmek, anlatmak. Öğretmek, açıklamak. Görülmesini sağlamak, görmesine yol açmak. Kanıtla inandırmak. Güzelliğini ortaya çıkarmak, temsil etmek. Yapmasını söylemek, görevlendirmek. Etmek. Herhangi bir biçimde değerlendirmeye yol açmak. Sert bir biçimde karşılık vermek.
Göstermelik : Gösterişi olan. Gerekli olduğu için değil, iş olsun diye yapılan. Tanıtım amacıyla hazırlanmış (nesne).
Göstertme : Göstertmek işi.
Göstertmek : Gösterme işini yaptırmak.
Gövde gösterisi : Aynı amaçta birleşenlerin güçlerini göstermek için büyük bir kalabalıkla yaptıkları gösteri.
Gündüz gösterimi : Tiyatro, sinema, konser salonu vb.nde yapılmış olan gösteri, matine. Herhangi bir eseri tanıtmak, okumak, yorumlamak veya bir sanatçıyı anmak amacıyla düzenlenen toplantı.
İlk gösteri : Sahneye konulan oyunun ilk temsili, prömiyer.
Mazot göstergesi : Mazotla çalışan araçlarda mazotun düzeyini gösteren alet.
Ön gösterim : Bir temsilin ilk oynanışı veya bir filmin ilk gösterimi, gala.
Sapma göstergesi : Geminin rota çizgisinden hangi yönde ve ne kadar saptığını gösteren araç.
Sayı göstergesi : Sayıları veya sayı durumunu gösteren levha, sayı levhası.
Söz gösterisi : Toplumun ilgisini çeken, çeşitli konuların ele alındığı, karşılıklı şaka ve takılmalarla süslenen program, tolkşov.
Tanıtım gösterisi : Bir şeyi tanıtmak amacıyla yapılmış olan sunum, demonstrasyon, demo.
Yağ göstergesi : Motorlu araçlarda yağın olup olmadığını gösteren alet.
Yağış göstergesi : Yağış durumunu ölçen ve gösteren alet.
Yakıt göstergesi : Motorlu taşıtlarda yakıtın durumunu veya düzeyini göstermeye yarayan alet.
Yön gösterme eki : Yön bildiren, yer ve zaman adları yapan ek, yön eki: son-ra, taş-ra, dış-arı, iç-eri vb.
Diğer dillerde Göster anlamı nedir?
İngilizce'de Göster ne demek ? : straight arm!
Bu kısımda Göster nedir? Göster ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Göster tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Göster hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.