Haemophile türkçesi Haemophile nedir

  • Hemofili hastası.
  • Hemofil.
  • Hemofili hastası kimse.
  • Hemofilik.

Haemophile ingilizcede ne demek, Haemophile nerede nasıl kullanılır?

Haemophilia : Yalnız erkeklerde görülen kanama istidadı. Kan hastalığı. Hemofili. Pıhtılaşma özelliğinin bulunmaması nedeniyle, küçük yaralanmalarda dahi kanın durmadan akmasıyla belirlenen eşeye bağlı çekinik bir gen tarafından kontrol edilen kalıtsal bir hastalık. Kanın pıhtılaşmaması. Hemofili hastalığı. Pıhtılaşma yeteneğinin yokluğu.

Haemophiliac : Hemofil. Hemofilyak. Hemofili hastası. Hemofili hastası kimse.

Haemophiliacs : Hemofili hastası. Hemofilyak. Hemofili hastası kimse. Hemofil.

Haemophilic : Kanı pıhtılaşmayan. Hemofili hastalığı geçirme (kanın normal bir şekilde pıhtılaşmasının yetersiz olması ile karakterize edilen kalıtsal bir hastalık). Hemofilik.

Haemophilus : Zor üreyen, üreme için kan ve kan faktörlerine gerek duyan, küçük, gram negatif, aerob veya fakültatif anaerob kokobasil. Hemofilus. Haemofil bakteri. Zor üreyen, üreme için kan ve kan faktörlerine gerek duyan, küçük, gram negatif, aerop veya fakültatif anaerop kokobasil biçiminde bakteri. Haemophilus.

Haemophilus infections : Haemophilus türü içinde yer alan gram-negatif bakterilerin oluşturduğu bir grup bulaşıcı hastalık. Hemofilus enfeksiyonları.

 

Haemopoiesis : Hemopoiez.

Haemoptysis : Kanlı balgam. Hemoptisis. Kan tükürme. Hemoptiz. Hemoptizi. (balgamla karışık) kan tükürme.

Haemopophysis : Hemofiz. Omurun merkezinin alt ucundan yana doğru uzayan düz veya diken şeklinde çıkıntı.

Haemopoietic tissue : Lenfoyit doku, miyeloyit doku (kemik iliği) gibi kan hücrelerinin meydana getirildiği dokular. hemopoietik doku, lökopoietik doku. Kan hücresi yapan doku.

İngilizce Haemophile Türkçe anlamı, Haemophile eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Haemophile ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Haemophiliacs : Hemofilyak.

Hemophiliac : Hemofilyak. Hemofiliden etkilenen hasta hayvan. Hemofiliyak.

Sufferer : Kurban. Dertli kimse. Hastası olan kimse (bir illetin). Hasar gören. Hasta. Mağdur. Acı çeken kimse. Çeken kimse. Kazazede. Mustarip olan kimse (bir hastalıktan).

Bleeder : Boşaltma musluğu. Para sızdıran. Boşaltma vanası. Geleneksel toplumlarda hastalığı iyileştirmek amacıyla hastadan kan alan kimse. Havalandırma deliği. Akıtma yeri. Boşaltıcı. Şantajcı.

Haemophilic : Hemofili hastalığı geçirme (kanın normal bir şekilde pıhtılaşmasının yetersiz olması ile karakterize edilen kalıtsal bir hastalık). Kanı pıhtılaşmayan.

Hemophil : Kan içeren ortamda iyi üreyen mikroorganizmalar.

Bleeders : Para sızdıran. Havalandırma deliği. Şantajcı.

Haemophiliac : Hemofilyak.

Hemophilic : Hemofili (kanın pıhtılaşmaması) ile ilgili. Bir kan kültüründe veya kanda gelişen (bakteriler). Hemofili rahatsızlığı çeken. Kanı pıhtılaşmayan.

Hemophiliacs : Hemofilyak.

Haemophile synonyms : sick person, diseased person, hemophile.