Sufferer türkçesi Sufferer nedir

  • Mustarip olan kimse (bir hastalıktan).
  • Acı çeken kimse.
  • Hastası olan kimse (bir illetin).
  • Mağdur.
  • Dertli kimse.
  • Kurban.
  • Kazazede.
  • Hasar gören.
  • Çeken kimse.
  • Hasta.

Sufferer ingilizcede ne demek, Sufferer nerede nasıl kullanılır?

Be a sufferer by : Muzdarip olmak. Çekmek. Yana dertli olmak.

Be a sufferer from : Muzdarip olmak. Çekmek. Yana dertli olmak.

Alzheimer sufferer : Alzheimer hastası. Alzheimer hastalığı çeken kimse (bunama ile şekillenen ve bozulmaya yol açan hastalık, çoğunlukla yaşlıları etkiler).

Fellow sufferer : Acıdaş. Dert ortağı. Hemdert.

Sufferers : Hastası olan kimse (bir illetin). Dertli kimse. Acı çeken kimse. Hasar gören. Mustarip olan kimse (bir hastalıktan). Hasta. Kazazede. Çeken kimse. Mağdur. Kurban.

Suffer from asthma : Astımlı olmak.

Suffered : Acı çekmek. Zarar görmek. Acısını çekmek. Katlanmak. Çekmek. Cezasını çekmek. Mağdur. Göz yummak. İzin vermek. Zayiat vermek.

Suffer attrition : Zayiat vermek.

Suffer a loss : Zarara uğramak.

Suffer for : Derdini çekmek. Cezasını çekmek. Acısını yaşamak.

İngilizce Sufferer Türkçe anlamı, Sufferer eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Sufferer ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Case : Hal. Sandık. Delil. Olay. Kap. Örnekolay. Adın cümle içinde bulunduğu dil bilgisi şekli; yalın veya eklerle genişletilmiş olarak aldığı geçici durum. türkçede adlar yalın, yükleme, ilgi, bulunma, yönelme, çıkma ve vasıta durumlarına girerler: || yalın durum kapı (kapı kırıldı). || yükleme durumu kapıyı (kapı+y+ı çaldı). || ilgi durumu kapının (kapı+nın kolu). || yönelme durumu kapıya (kapı+y+a gitti). || bulunma durumu kapıda (kapı+da kaldı). || çıkma durumu kapıdan (kapı+dan döndü). || vasıta durumu kapıyla (kapı+y+la kolu, çocuk+la annesi) vb. || ad durumu ekleri, yukarıda belirtilen temel görevleri dışında daha başka bazı işlevler ile de kullanılır: sen+den küçük, su+dan cevap vb. türkçenin tarihi dönemlerinde eşitlik (equativus: +ça); yön gösterme (direktivus: +garu) ve vasıta (instrumentalis: +(ı)n/+(u)n durumları, belirtilen özel eklerle karşılanırdı. bugün bu durum ekleri türkiye türkçesinde yerlerini edatlara bırakmıştır. eat’de uçın>üçin edatı da sıklıkla ekleşerek + çun/+çün sebep gösterme ekine dönüşmüştür. buna bk. Neden. Eğitim, gramer, sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Valiz.

 

Bleeder : Şantajcı. Para sızdıran. Boşaltma vanası. Geleneksel toplumlarda hastalığı iyileştirmek amacıyla hastadan kan alan kimse. Hemofili hastası. Havalandırma deliği. Boşaltıcı. Boşaltma musluğu. Akıtma yeri.

Incurable : Tedavi edilemez kimse. Tedavi edilemez. Onmaz. Dermansız. Tedavisi imkansız. İyi olmaz. Tedavisiz. Tedavisi olmayan. Onulmaz. Çaresiz.

Aggrieved : Üzüntülü. İncinmiş. Dertli. Mazlum. İncitilmiş. Kırılmış. Üzgün. Kederli. Haksızlığa uğramış.

 

Peace offering : Barışalım. Barış ve uzlaşma amacıyla verilen hediye. İncitici. Barış teklifi. Barış amaçlı hediye.

Offering : Sunuş. Sunma. Takdim. Kilisede toplanan para. Olanak. Teklif. Adak. Ayin sırasında cemaatten toplanan para. Önerme.

Depressive : Can sıkıcı. Kasvetli. Yılgın. Bunaltıcı. Depresif.

Hemophiliac : Hemofilyak. Hemofil. Hemofiliden etkilenen hasta hayvan. Hemofiliyak. Hemofili hastası. Hemofili hastası kimse.

Fall guy : Abalı. Şamar oğlanı. Dolandırılan kimse. Dolandırılan. Başkasının cezasını çeken kimse. Keriz. Enayi.

Fatalities : Kader. Kaza. Alın yazısı. Kısmet. Ölümcül olaylar. Felaket. Mukadderat. Talihsizlik. Ölümle sonuçlanan kaza.

Sufferer synonyms : shaheed, sleepless person, anorexic, lunger, sick person, hemophile, diseased person, spewer, psychotic person, anorectic, casualty, neurasthenic, lazar, mistreated, mental case, diabetic, shipwrecked, downtrod, valetudinarian, barfy, bed ridden, lamenters, prey, shut in, haemophiliac, invalid, cases, psycho, vomiter, convalescent, rheumatic, downtrodden, offerings.

Sufferer ingilizce tanımı, definition of Sufferer

Sufferer kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Men are sufferers by fire or by losses at sea. As, sufferers by poverty or sickness. One who suffers. One who endures or undergoes suffering. One who sustains inconvenience or loss.