Hounded türkçesi Hounded nedir

Hounded ingilizcede ne demek, Hounded nerede nasıl kullanılır?

Hounder : Rahatsız eden. Rahatsızlık veren. Tahrik eden kimse. Kışkırtan.

Hounders : Kışkırtan. Rahatsız eden. Tahrik eden kimse. Rahatsızlık veren.

Afghan hound myelopathy : Genç afgan tazılarında, arka bacaklarda eş güdüm bozukluğu, halsizlik, arka bacaklarda felç ve omurilikte bakışımlı miyelin erimesi sonucu omurilikte renk kaybı, yumuşama veya kavitasyonla belirgin kalıtsal hastalık. Afgan tazılarının miyelopatisi.

Afghan hound : Afgan tazısı. Afgan av köpeği. Sina yarımadasından köken alan, sonraları afganistan'ın dağlık bölgelerinde av köpeği olarak geliştirilmiş, tarihi çok eski, yüzyıllarca saflığını korumuş, görünüşü güçlü, vakur ve soylu, gözleri üçgenimsi, siyah veya altın renginde, kulakları başın iki yanına sarkık, uzun ve ipeksi tüylerle kaplı, kuyruğunun ucu halka şeklinde, tüyleri zengin, sırt bölgesinde kısa ve karakteristik olarak başının tepesinde küme halinde toplanmış, rengi genelde beyaz, açık kahve ve siyah, çevik ve olağanüstü zıplama yeteneğine sahip, görme ve üstün koşma yeteneğinden dolayı iyi bir av köpeği özelliğinde, günümüzde sevimli güzelliği nedeniyle avı sevenlere eşlik eden lüks bir süs kopeği haline gelen, köpek yarışmalarındaki başarıları dolayısıyla en popüler köpekler arasında yer alan köpek ırkı.

 

African lion hound : Rodezya ridgeback köpeği. Afrika aslan avcısı.

Gaze hound : Avı işaret eden köpek. Av köpeği. Kurbanını kokusunu alarak değil de gözlemleyerek kovalayan ve avlayan tazı.

Smouth hound : Gerçek köpek balığı. Köpek balıklan (selachii) takımının, harhariyasgiller (carchariidae) familyasından, 1 m kadar uzunlukta, atlantik okyanusu ve akdeniz'de yaşayan bir tür.

Basset hound : Fransa’dan köken alan, soyu bloodhound köpeklerinden gelen ve oldukça eski bir ırk olan, tilki, tavşan ve sülün avlamada kullanılmış, kulakları uzun bacakları kısa, alçak yapılı, derisi üstünde bol duran ve kafasında katmanlaşan, kulakları kadife gibi yumuşak, çok uzun ve katlı, dudakları sarkık, bakışları üzgün görünümlü ve gözlerindeki ifade yumuşak, duyma yetenekleri mükemmel fakat refleksleri biraz zayıf, avları korkutup kaçırmayan, düşünerek hareket eden, hareketleri dikkatli, kürkü kısa, sert tüylü ve parlak, rengi genelde beyaz üzerine kestane rengi veya kum rengi lekeli, tatlı, nazik, sadık, barışçıl ve iyi huylu, av köpeği ve eşlik köpeği olarak yetiştirilen köpek ırkı. Basset tazısı.

Deer hound : İskoç tazısı.

Blood hound : Belçika’dan köken alan, tarihi bin yıl kadar eskilere dayanan, iri yapılı, yüzünün uzun ve sarkıl oluşu nedeniyle hüzünlü bir ifade sergileyen, kulakları sarkık, derisi kırışık, sırtı ve omuzları güçlü, kuyruğunu zarif bir orak biçiminde sırt çizgisinin üzerinde taşıyan, gözleri içe gömülü, rengi siyah, bronz veya kızıl, tüyleri kısa ve sert, yumuşak huylu olsa da itaat eğitiminde sorunlar yaşayan, avını öldürmektense yakaladığında dikkatle muhafaza eden, av hayvanlarının, kayıp kişilerin ve suçluların izlerinin sürülmesinde ve insanlara eşlik etmek için yetiştirilen köpek ırkı, flaman tazısı. Kan tazısı.

 

İngilizce Hounded Türkçe anlamı, Hounded eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Hounded ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Egging : Gaz verme. Çırpılmış yumurtayla kaplama. Teşvik etmek. Cesaretlendirme. Yumurta atma.

Antagonising : Önlemek (ayrıca antagonize). Husumete sebep olmak. Düşman etmek. Karşı çıkmak. Kızdırmak. Karşı koymak. Aleyhine çevirmek. Husumeti tahrik etmek. Düşmanlığa sebep olmak.

Gaze hound : Kurbanını kokusunu alarak değil de gözlemleyerek kovalayan ve avlayan tazı. Avı işaret eden köpek.

Hurt : İncinmek. Zarar vermek (bir uzva). İncitmek. Yaralamak. Kırgın. Ağrımak. Acıtmak. Kalbini kırmak. Acımak. Rencide etmek.

Pursue : Yürütmek. Ardına düşmek. Peşinde koşmak. Peşinde olmak. Devam etmek. Peşine düşmek. Sürdürmek.

Blaze a trail : Öncülük etmek. Başı çekmek. Ağaçların gövdelerinde çentikler açarak yeni bir yolun geçiş yerini işaretlemek. (yol olmayan bir yerde) yol yapmak. Çığır açmak. Yol açmak. Baş çekmek. Bir ilke imza atmak. Yol yapmak (yol olmayan bir yerde).

Ensue : (sonuç olarak) ortaya çıkmak. Birbirini takip etmek. Sonuç olarak ortaya çıkmak. Meydana gelmek. Doğmak. Sonucu olmak. Sonradan gelmek. Netice olarak husule gelmek. Ardından gelmek.

Greyhounds : Tam olarak ocean greyhound şeklinde yazılır 2) tazı.

Chases : Kovmak. Takip. Peşinde olmak. Avlamak. Oluk açmak. Dizilmiş harfleri tutan demir çerçeve. Hakketmek. İz sürme. Avlanma bölgesi.

Hounded synonyms : 100, hound, tag, antagonises, basseting, spooring, italian greyhound, chace, eying, dog, pursues, agitating, antagonize, scents, injured, spoors, bloodhound, antagonizes, commove, courser, follow about, chase, disturbs, hounding, spoor, abets, tag after, actuate, chased, engender, trail, abet, beagles.

Hounded zıt anlamlı kelimeler, Hounded kelime anlamı

Uninjured : Yaralanmamış. İncinmemiş. Zarar görmemiş.

Ordinal : Sıra gösteren. Sıralı. 2. Sıra sayısı. Sıra. Sıra belirten. Takıma ait. Takıma ait (biyoloji terimi). Derece gösteren. Sıra sayı gösterimi 1.