Junctures türkçesi Junctures nedir

Junctures ingilizcede ne demek, Junctures nerede nasıl kullanılır?

Conjunctures : Konjonktür. Durum. Belli bir zaman dilimi içinde belli bir olayı. Buhran. Eylem ya da etkinliği çevreleyen şartların tümü. Kriz. Kritit durum. Şartlar. Ekonomik hayatın gelişmesi.

At this juncture : Bu noktada. Bu buhranlı anda. Yeri gelmişken. Bu safhada.

Critical juncture : Kritik dönemeç.

Juncture : Bitişme. Mafsal. Dikiş yeri. Ek yeri. Nazik durum. Zaman. Aralık. Birleşme yeri. Bunalım. Önemli an.

Conjuncture : Durum. Şartlar. Belli bir zaman dilimi içinde belli bir olayı. Konjonktür. Buhran. Kritit durum. Eylem ya da etkinliği çevreleyen şartların tümü. Ekonomik hayatın gelişmesi. Kriz. Kritik durum.

Junctio intercellularis complex : Bağlayıcı kompleksler. Değişik yapı ve özellikte olan, maddelerin hücre içerisine veya dışına geçişlerini yönlendiren bağlama işlevli yapılar, hücre bağlantıları.

Junction box : Sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Buat. Elektrik bağlantı kutusu. Ortak dalgalıktan bütün almaçlara dalgalık bağlantısı sağlayan aygıt. Bağlantı kutusu. Dağıtım kutusu.

Junctura lumbosacralis : Kuyruk sokumu kemiğiyle son bel omuru arasındaki bağlantı. Yunktura lumbosakralis.

 

Junctura ossea : Yunktura ossea. Kemiksi birleşme.

Junctura cartilaginea : Kıkırdaksal bağlantılar. Yunktura kartilaginea.

İngilizce Junctures Türkçe anlamı, Junctures eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Junctures ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Seam : Damar. Tırmıklamak. Dikiş gibi iz bırakmak. Dikmek. Yara izi. Bağlantı yeri. Maden damarı. Ters ilmikle örmek. Kırışık.

Backlashing : Karşı gelme. Laçka. Ters yönde geri gelme (özellikle de balıkçılıkta makara ile ilgili). Beklenmedik kötü sonuç. Geriye ani hareket. Tepki. Ters tepme. Güçlü tepki (siyasal veya toplumsal bir gelişmeye karşı). Geri tepmek.

Alliance : Antlaşma. Dünürlük. Bağlılık. Uyuşma. Pakt. Anlaşma. İttifak. Bağ. Sosyal birlik. Bağlaşıklık.

Happening : Olma. Vaki. Vuku. Olay. Olmak. Vaka. Hadise. Doğaçlama. Arız.

Duration : Devam. Miat. Süreklilik. Bilgisayar, veterinerlik alanlarında kullanılır. Müddet. Süre. Süreç. Son kullanım tarihi. Sürek. Devam süresi.

Juncture : Nazik zaman.

Agglutinations : Aglutinasyon. Aglütinasyon. Yapıştırma. Ekleme. Tutkallama. Yığışım. Bitişkenlik.

Articulation : Konuşma organlarımızın (dudak, dil, damak uzamı, yanaklar, altçene) boğazımızdan çıkan sese biçim yermek için topluca çalışması. sessiz harflerin bir tümcenin başında ve sonunda kesin, belirli bir biçimde ve sesli harflerin yüksekliğine, vurgularına renklerine dikkat edilerek söylenmesi. Eklemleme. Boğum. Boğumlama. Boğumlanma. Söyleme. Berrak söyleyiş. Gramer, tiyatro alanlarında kullanılır. Heceleme.

 

Estate : Tabaka. Ölen kimseden kalan mal varlığı. Durağan mal, kalıt, bırakıt gibi para ile ölçülebilen hak ve borçların tümü. Olancamal. Sınıf. Konak. Mal mülk. Arsa. Miras.

Scarf : Geçirmek. Atkı. Geçme yeri. Şal. Kaşkol. Yuva. Boyunbağı. Geçme. Başörtüsü.

Junctures synonyms : reality check, occurrent, pass, assembly, commissure, day, milestone, dec, date, communication, any time, abutment, binderies, diastema, perforate, bonding, amalgamation, crisis, junction, joints, watershed, cohesions, trunnion, associativity, era, affixion, attachment, contexts, cut, context, connection, meeting, bouts.

Junctures zıt anlamlı kelimeler, Junctures kelime anlamı

Uncut : Kenarları açılmamış (sayfalar). (film vb) kısaltılmamış. Kısaltılmamış. Biçilmemiş. (değerli taş) yontulmamış. Budanmamış. Ham (elmas). İşlenmemiş. Yontulmamış. Hiçbir bölümü çıkarılmamış (kitap veya oyun veya film).

Pressurize : Basınçlandırmak. Sıkıştırmak. Baskı yapmak (birine). Basınç yapmak. Akılamak. Basıncını ayarlamak (uçak). Basınç altında tutmak. Uçak basıncını ayarlamak. Baskı yapmak. Sıkmak.

Pressurise : Sıkıştırmak. Akılamak. Basınçlandırmak. Sıkmak. Baskı yapmak. Baskı yapmak (birine). Uçak basıncını ayarlamak. Basınç altında tutmak. Basınç yapmak. Basınç uygulamak.