Kera nedir, Kera ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Ocağın temel taşı.

Bir çeşit turfanda armut.

Ucu çengelli çoban değneği.

Kere, defa.

Kera ile ilgili Atasözü veya Deyim

keramet buyurdunuz (veya keramette bulundunuz) : “çok doğru söylediniz, çok güzel yaptınız” anlamında kullanılan bir söz.

kerameti kendinden menkul : sahip olduğu nitelikleri kendisi söyleyen.

keramette bulunmak : doğaüstü olaylar ortaya koymak.

nikahta keramet vardır : “nikâh evlenenleri sevgi bağıyla bağlar” anlamında kullanılan bir söz.

şeyhin kerameti kendinden menkul : büyük işler gördüğünü söyleyen birinin sözüne inanılmadığını anlatmak için söylenen bir söz.

Kera anlamı, kısaca tanımı

Enfeksiyöz keratokonjuktivitis : Sığırların bulaşıcı keratokonjunktivitisi

Enfeksiyöz sığır keratokojuntivitisi : Sığırların bulaşıcı keratokonjunktivitisi.

Eozinofilik keratitis : Kedilerin eozinofilik keratitisi.

İncik keratozisi : Aygır ve kısraklarda incik bölgesinde çift taraflı, bakışımlı, alopesi alanları, pullanma ve kabuklanmalarla belirgin deride dejeneratif boynuzsu madde gelişimiyle belirgin patolojik değişim.

İnterstisyel keratitis : Kornea’da propria tabakasının yangısı.

Kedilerin eozinofilik keratitisi : Kedilerde immün aracılı nedenlerle biçimlenen yaygın eoziofil infiltrasyonuyla belirgin kornea yangısı. Irk, yaş ve cins duyarlılığı yoktur, eozinofilik keratitisi.

 

Kerafilosel : Paries ungulae’nin iç yüzünde gelişen ve corium parietis’e basınç yapan korneal üreme, keratoma.

Kerağ : Çorak, tuzlu toprak. Acı su.

Kerahsınmak : Esirgemek, sakınmak.

Kerama : Balkon.

Kerameli : Heybetli.

Keramet etmek : Yetinmek.

Keramettin : Dinin kerameti, doğaüstü gücü. Edirne ilinde, Süloğlu belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir yer.

Kerami : [Bakınız: Kirami].

Keran : Kalın tavan direği, büyük ağaç.

Kerana : Ahır, ağıl. İşyeri. Tuğla, kiremit yapılan yer.

Keranı : Küçük kazan.

Keranos : Antik Yunan tiyatrosunda sahne üzerindeki ölüleri ortadan kaldırmakta kullanılan vince benzeyen araç.

Kerantı : Tırpan.

Kerasel : Keratosel.

Kerasin : Formülü C48H93O8N, mol kütlesi 881 g, bozunma noktası 180 °C, suda çözünmeyen, beyaz toz şeklinde olan beyin dokusunda pfrenosin ile bağlanmış bir serebrozide.

Kerasiyanin : Kirazdan elde edilen bir antosiyanin.

Kerasol : Tetraiyodofenol ftalein, formülü C20H10O4I4 mol kütlesi 821,9 g olan suda çözünen, sodyum tuzu. Safra kesesini X-ışınlarında görünür hale getirir.

Kerat : Aşağılık, iğrenç kişi.

Keratan : D-galâktoz ve N-asetil D-glikozamin içeren sülfatlı disakkaritlerin tekrarlanmasıyla oluşan, kıkırdak ve diğer bağ dokularında keratan sülfat olarak bulunan bir glikozaminoglikan.

Keratektazi : Kornea stafilomu.

Keratin incisi : Ortada keratin içeren kitle ve onu çevreleyen eş merkezli dairesel tabakalaşmalarla belirgin hücre kümelerinden oluşan mikroskobik yapı, boynuz incisi, glob korn, kanser incisi. Çoğunlukla hücresel atipi ve keratin üretimindeki bozukluğun bir göstergesi olup yassı hücreli karsinom, keratoakantom ve psödokarsinomatöz hiperplazinin bir bulgusudur.

 

Keratin kisti : Deride, yassı epidermis hücreleriyle çevrili, eşmerkezli tabakalar hâlinde keratin içeren, trikoepitelyomlarda ve bazal hücreli tümörlerde biçimlenen kist.

Keratinizasyon : [Bakınız: keratinleşme]. Keratin oluşumu.

Keratinize ameloblastom : Değişen derecede keartinleşme dışında ameloblastomun tüm özelliklerini taşıyan iyicil diş tümörü.

Keratinleşmek : Protoplazma proteinler keratin durumuna dönüşmek.

Keratinli kat : (stratum corneum),Çok katlı yassı örtü dokusu tipinde olan üst-derinin en üst katı olup gözelerinin sitoplazmasındaki proteinlerden meydana gelmiş olan keratin maddesi bakımından zengindirler.

Keratinli süngerler : Çok hücrelilerden (Metazoa), Parazoa bölümünün, süngerler (Porifera) filumundan, iskeletleri ya silis iğneleri ve spongin tellerinden ya da sadece spongin tellerinden yapılmış olan türleri içine alan bir takım. Banyo süngeri (Euspongia officinalis) en iyi bilinen türüdür. Süngerler (Porifera) şubesinden, iskeletleri ya silis iğneleri ve spongin tellerinden veya sadece spongin tellerinden yapılmış olan türleri içine alan bir takım.

Keratinli tabaka : Deride ölü ve dökülen hücrelerden oluşan epidermis tabakasının en üst kısmı.

Keratinlisüngerler : (Cornacuspongida),en iyi bilinen türüdür.

Keratinosit : Epidermiste bol bulunan ve keratin sentezleyen esas epitel hücreleri. Epidermisin keratin oluşturan hücreleri. Epidermiste bol bulunan ve keratin sentezleyen hücre.

Keratinsiz : Keratini olmayan.

Keratit : Kornea iltihabı.

Keratitis : Kornea yangısı.

Keratitis pannoza : Damarlaşmayla birlikte, korneada subepiteliyal doku üremeleriyle belirgin kornea yangısı.

Keratitis parenkimatoza : Korneanın orta ve derin katları arasında akyuvar infiltrasyonu sonucu, beyazımsı - gri sarımsı bir renk biçimlenmesi ve çevreden merkeze doğru kılcal damar üremesiyle belirgin kornea yangısı.

Keratitis pigmentoza : Korneada pigment birikimiyle belirgin yüzlek bir kornea yangısı.

Keratitis posteriyör : Kornea endotel katının yangısı, deskemetitis.

Keratitis punktata : Kornea parenkiminde düzenli noktalar biçiminde yangısal bir infiltrasyonun lokalize olması olgusu.

Keratitis purulenta : Korneanın irinli yangısı.

Keratitis sikka : Keratokonjuktivitis sikka.

Keratitis superfisyalis : Kornea epiteli ve yüzlek katının yangısı, simpleks-kataralis.

Keratitis superfisyalis pigmentosa : Yavaş seyreden kronik keratitis olgularında korneanın epitel katında ve stromasının yüzlek katında melanin pigmentinin birikmesi.

Keratitis superfisyalis punktata : Korneanın özellikle alt taraflarında yeşilimsi, sarımsı veya beyaz noktaların ve kronik olaylarda ülserleşmelerin bulunmasıyla belirgin korneanın epitel katının yüzlek bir yangısı.

Keratoakantom : Keratin içeren, orta kısmında krater benzeri bir delikle deri yüzeyine bağlantılı iyicil, süratle büyüyen kistik bir tümör, intrakutan kornifiye epitelyom.

Keratoelastin : Balıkların ve sürüngenlerin yumurta kabuklarında bulunan protein.

Keratogenezis imperfekta herediteriya bovina : Sığırlarda ayak derisiyle birlikte corium coronarium ve corium limitan’sın yeterli gelişmemesi biçiminde ortaya çıkan bir epidermal yapılış bozukluğu.

Keratoglobus : Korneanın transversal ve vertikal çaplarının eşit bir biçimde genişleyerek yuvarlak bir çıkıntı görünümü vermesi.

Keratohemi : Kornea içinde kan birikmesi.

Keratohiyalin : Epidermisin granüllü tabakasındaki hücrelerin içinde bulunan granüller. gözelerinde bulunan bir madde.

Keratohiyalin granülleri : Deride epidermisin tanecikli tabakasındaki hücrelerin tonofibrillerinde bulunan, parlak, bazofilik keratohiyalin içeren, düzensiz biçimli tanecikler.

Keratoiridosiklitis : Kornea, kirpiksi cisim ve irisin bir aradaki yangısı.

Keratoiritis : Kornea ve irisin birlikte yangısı.

Keratokonjuktivitis : Kornea ve konjunktivanın birlikte yangısı.

Keratokonjuktivitis sikka : Kornea ve göz kapaklarını örten zarların kuruluğu, yangısı, kornea epitelinin incelmesi ve gözyaşı bezlerinin atrofisiyle belirgin bozukluk, keratitis sikka, kuru göz sendromu, kseroftalmi, kuru gözler. Gözyaşı bozuklukları, kırpma refleksinin gözyaşını göz içinde yeterince dağıtamaması, elzoftalmus veya gözyaşı sıvıısının aşırı buharlaşmasından kaynaklanır.

Keratokonus : Kornea orta kısmında herhangi bir renk değişikliği oluşmaksızın konik veya yuvarlak bir çıkıntı oluşması.

Keratolitik : Keratin veya deriyi çözebilir madde. Tahılların muamelesinde kullanılan salisilik asit gibi. Keratolizisle ilgili olan. Keratolizise neden olan; keratolizisi hızlandırıcı, keratin eritici.

Keratolizis : Deri üzerindeki boynuzsu tabakanın soyulması.

Keratom : Korneayı kesme işleminde kullanılan cerrahi bıçak.

Keratoma : Kerafilosel.

Keratomalasi : Korneanın beslenme bozukluğu sonucu yumuşayıp yaralar göstererek stromasının erimesi. Mikrobiyal, lökositik veya korneal kökenli proteazların ve kollajenazların etkisiyle biçimlenir.

Keratomikozis : Mikotik kornea yangısı.

Keraton : D-galaktoz ve N-asetil D-glukozamin içeren sülfatlı disakkaritlerin yinelenmesiyle oluşan kıkırdak ve diğer bağ dokularında bulunan bir glikozaminoglikan, keratosülfat.

Keratosel : Korneanın desement katının (Lamina elastika interna) göz içi basınçla, korneadaki bir yara veya ulkustan dışarı çıkıntı yapması. Solea ungulae’nin iç yüzünde büyüyen ve corium soleae’ye basınç yapan tırnak tümörü, kerasel.

Keratosentezis : Kornea veya limbustan camera anterior bulbi’ye iğneyle girerek sıvı alma.

Keratoskleritis : Kornea ve skleranın yangısı.

Keratosülfat : Keraton.

Keratotomi : Korneaya şirurjikal kesi yapma.

Keratozis : Aşırı keratin üretimi sonucu sert, yüksek ve sınırlı boynuz benzeri alanların meydana gelmesi.

Keratozis seborika : Seboreik keratozis.

Keravnoskopeyon : Antik Yunan tiyatrosunda yıldırım etmenini sağlayan ilkel düzen.

Keraz : Testi.

Keskin zeka keramete kıç attırır : “zeki kimse, bir işin nereye varacağını keramet sahibi kimseden daha iyi bilir” anlamında kullanılan bir söz.

Kronik yüzeysel keratitis : Köpeklerde korneanın ilerleyici nitelikte, hücre infiltrasyonu, damarlaşma ve pigmentleşmeyle belirgin kronik yangısı, dejeneratif pannus, pannus keratitisi, Uberreiter sedromu.

Metan keratin : Keratindeki -SH grublarının -S-S- yapısına yükseltgendiği zaman oluşan bileşik.

Nöroparalitik keratitis : Sinirsel uyarımın yetersizliğinden kaynaklanan kornea yangısı, nörotrofik keratitisi.

Nörotrofik keratitisi : Nöroparalitik keratitis.

Pannus keratitis : Kronik yüzeysel keratitis.

Proliferatif keratokonjunktivitis : Nodüler fasya yangısı.

Seboreik keratozis : Deride, tek veya çok sayıda, aşırı pigmentli ve aşırı derecede keratin içeren, yüzeyleri yağlı, düğümcüklerin veya kabarık plakların oluşmasıyla belirgin patolojik değişim, keratozis seborika. Köpeklerde bilinmeyen nedenlerle oluşur ve seboreyle ilişkili değildir.

Sığırların bulaşıcı keratokonjunktivitisi : Dünyanın her yerinde rastlanan, yazın vektörü olan Hippolates cinsinden sineklerdeki artışa bağlı olarak salgınlar hâlinde ortaya çıkan, Moraxella bovis tarafından oluşturulan, göz kapağı zarlarının yangısı ve kornea ülseriyle belirgin hastalık, enfeksiyöz sığır keratokojuntivitisi, pembe göz hastalığı, enfeksiyöz keratokonjuktivitis.

Solar keratozis : Güneş ışınlarındaki mor ötesi radyasyonun uzun süreli etkisi sonucu meydana gelen displazili epidermis hiperplazisi, spongiyozis ve hiperkeratozisle belirgin dejeneratif epidermis değişimleri, aktinik keratozis. Köpek ve kedilerde çoğunlukla az kıllı bölgelerde görülür ve yassı hücreli kansere veya deri boynuzlarına dönüşür.

Ülserli keratitis : Kornea ülseri.

Yüzeysel benekli keratitis : Yangılı özellikte olmayan ve olasılıkla epitel hiperplazi odaklarından oluşan çok sayıda küçük donuklaşmalarla belirgin, kronik irrtitasyonlardan kaynaklanan kornea yangısı.

Yüzeysel pigment keratitisi : Kornea epitelinin ve yüzeysel stromasının kornea yangısına neden olan pigmentasyonu. Özellikle kısa kafalı köpek ırklarında görülür.

Kerahet : İğrenme, tiksinme.

Kerahet vakti : Namaz kılmanın mekruh olduğu vakit, vaktikerahet. Akşamcılar arasında içkiye başlama zamanı.

Keramet : Ermiş kimselerin gösterdiklerine inanılan, doğaüstü, şaşkınlık uyandırıcı davranış veya durum. Olağanüstü durum.

Keramet sahibi : Keramet gösterebilen (kimse).

Kerametli : Doğaüstü güce sahip.

Kerata : Karısı tarafından aldatılan erkek. Ayakkabı çekeceği. Küçüklere sevgi ile söylenen bir sitem sözü.

Keratin : Tırnak, boynuz, kıl gibi üst deri ürünü olan yapıları oluşturan proteinli madde.

Keratinleşme : Keratinleşmek işi.

Keratinli : Keratini olan.

Diğer dillerde Kepekli sorgum glüteni anlamı nedir?

İngilizce'de Kepekli sorgum glüteni ne demek ? : sorghum gluten with bran