Leave the table türkçesi Leave the table nedir

  • Masayı terk etmek.
  • Masadan kalkmak.
  • Masayı terketmek.
  • Kalkmak ve masadan uzaklaşmak.

Leave the table ingilizcede ne demek, Leave the table nerede nasıl kullanılır?

Leave : İzin. Ruhsat. Çıkmak. Terk etmek. Vazgeçmek. Veda. Sorumluluğuna bırakmak. Terketmek. Ayrılmak (sevgileden vb). Bırakmak.

The : Belli bir objeyi veya kişiyi veya yeri nitelemek için kullanılır. Belirli veya spesifik bir kimse veya şeyi ifade etmek veya tanımlamak için kullanılan betimleyici (gramer). Belirli durumlarda isimden önce kullanılır. Belgili tanımlık.

Table : Tablo. Bilgisayar, bilişim, jimnastik, kimya, masa tenisi alanlarında kullanılır. Sofra. Sunmak. Üzerinde masatopu oynamağa yarayan, uzunluğu 274 cm., genişliği 152,5 cm., yerden yüksekliği 76 cm. olan, üstü koyu donuk boyalı, kenarlarına oyun alanını belirten 2 cm. kalınlığında beyaz çizgiler çekilmiş masa. Cetvele yazmak. İç içe geçme ayaklarıyla yüksekliği ayarlanabilen masa biçiminde atlama aracı. Masaya koymak. Gözlemleri incelenen değişkenin çeşitli değer ya da seçeneklerine göre dağıtarak döküme sokan dağılım alanı. Tasarıyı müzakereye sunmak.

Leave the beaten path : Çığır açmak. Herkesin gittiği yoldan gitmemek.

Leave the chair : Başkanlığı bırakmak.

Banged on the table : Masayı yumrukladı. Masaya vurdu.

 

Be on the table : (tartışılmak üzere) masaya gelmek. Teklif edilmiş olmak. Görüşülmesi ileri bir tarihe bırakılmış olmak (tasarının veya meselenin). Tartışılması ileri bir tarihe bırakılmış olmak (tasarının veya meselenin).

Cleared the table : Konuları bitirmiş. Görevleri tamamlamış. Masadan kirli tabakları kaldırmış.

Clear the table : Boşları toplamak. Boşları almak. Masayı kaldırmak. Masanın üzerindekileri kaldırmak. Sofrayı toplamak. Masayı toplamak. (masanın) boşlarını almak. Sofrayı kaldırmak. Masa toplamak.

Drink somebody under the table : İçkiye daha dayanıklı olmak.