Leave türkçesi Leave nedir

Leave ile ilgili cümleler

English: "Please don't leave me!" It's too late, Mary."
Turkish: "Lütfen beni terk etme!" "Çok geç, Mary."

English: A bicycle will rust if you leave it in the rain.
Turkish: Eğer yağmurda bırakırsan, bir bisiklet paslanır.

English: "Mary, hurry up. We're already late." "I'm not ready. Leave me alone!"
Turkish: "Mary, acele et. Zaten geç kaldık." "Hazır değilim.Beni yalnız bırak!"

English: "Your work has been causing a lot of complaints from customers; I'm ordering you to leave immediately." "Oh, up yours! I didn't want to work here in the first place."
Turkish: "Çalışman müşterilerin birçok şikayetine neden oluyordu.; Buradan hemen ayrılmanı emrediyorum." "Defol git ha! Ben zaten burada çalışmak istemedim"

English: "He didn't call the entire day, and when he came home late in the evening, he asked me to leave him alone." "How typical of Tom."
Turkish: "O bütün gün aramadı, ve akşamleyin eve geç geldiğinde, o onu yalnız bırakmamı istedi." "Tom ne tipik."

Leave ingilizcede ne demek, Leave nerede nasıl kullanılır?

Leave a margin : Açık kapı bırakma. Açık kapı bırakmak. Bir iş ya da işlemin gelecekte sürüp gidebilmesi için bir olanak bırakma. Pay bırakmak.

 

Leave behind : Geride bırakmak. Unutmak. İz bırakmak. Ardında bırakmak. Terk etmek. Unutmak (eşya). Geçmek. Arkasında bırakmak. Arkada bırakmak.

Leave behind for posterity : Geleceğe miras bırakmak. Gelecek nesillere bırakmak. Gelecek kuşaklar için bırakmak.

Leave cold : Tesir etmemek. Vız gelmek. Etkilememek.

Leave early : Erken ayrılmak.

Leave holding the bag : Sorumluluğu başka birine yüklemek. Sorumluluğu bir başkasına yüklemek. Üzerine yıkmak. Sonuçlara başka birinin katlanmasına bırakmak.

Leave it to me : Sen onu bana bırak. Sen o işi bana bırak.

Leave hospital : Hastaneden çıkmak.

Leave me in your mother : (ibranicede argo – israil'de ortaya çıkan) beni rahat bırak. Kendisine teklif edilen bir şeyle ilgilenmediği için rahatsız edilmek istemediğini belirten alaylı ifade (örn.: tom: 'hadi gidip johnny'yi dövelim'. bob: 'ben ilgilenmiyorum, beni rahat bırak).

Leave in the lurch : Yaya bırakmak. Terk etmek. Yüzüstü bırakmak. Yüz üstü bırakmak. Zor durumda bırakmak. Yardımsız bırakmak. Yarı yolda bırakmak. Yalnız bırakmak. Zor durumda terketmek.

İngilizce Leave Türkçe anlamı, Leave eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Leave ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Pull up stakes : Bağları koparmak. Ayağını kesmek. Bağlarını koparmak. Tası tarağı toplamak veya toplayıp gitmek. Başka yere taşınmak üzere pılıyı pırtıyı toplayıp gitmek.

Walk off : Bir ileri bir geri yürüyerek birşeyi atmak veya ondan kurtulmak. Kaçmak. Uzaklaşmak. Dolaşarak rahatlamak. Rahatlamak için dolaşmak. Çekip gitmek.

 

Departs : Vefat etmek. Hareket etmek. Uzaklaşmak. Caymak. Yolundan sapmak. Yola çıkmak. Ölmek. Gitmek. Ayrılmak (uçak vb).

Set out : Başlamak. Koyulmak. Düzenlemek. Açıklamak. Seyahate çıkmak. Belirtmek. Gözler önüne sermek. Yola çıkmak. Ekmek. Sergilemek.

Concessions : Teslim. İmtiyazlar. İmtiyaz. Kabul. Ödün. Taviz. Ayrıcalık.

Forget : Hatırından çıkmak. Hatırından çıkarmak. Unutmak. Aklından çıkmak. İhmal etmek. Akıldan çıkmak. Unut.

Allowance : Handikap (spor terimi). Göz önünde tutma. Avans (spor terimi). Özel bir araç için ayrılan. Hoşgörü. Alıcı yitircesi karşılığı. Bir işin yapılması için ayrılan para. Gecikme, açık verme ya da herhangi bir dokunca nedeniyle alacaklısınca kabul edilen vazgeçme ya da indirim. Sağlanan para.

Concessionairy : Ayrıcalıklı. Ayrıcalık.

Take off : Alıp götürmek. Yola çıkmak. Kaldırmak. Öldürmek. Çıkarmak. Hareket etmek. Havalanmak. Çıkarmak (elbise vb). Elbisesini çıkarmak. Devam etmemek (salgın).

Ascended : Artmak. Yükselmek. Ziyadeleşmek. Çıkmak (tahta). Pesten tize geçmek (müzik terimi). Tahta çıkmak. Ağmak. Yukarı çıkmak. Tırmanmak.

Leave synonyms : rush away, ride away, go forth, head for the hills, rush off, hightail it, beetle off, breaking up, be separated, pull out, arises, apostatizes, climb, cast offs, fly the coop, end, chock up, be off, climbed, expose, bequeath, absent oneself from, the go ahead, countenance, absquatulation, adieux, come away, valedictories, authorisation, get a hard on, bequeaths, attempt, authorisations.

Leave zıt anlamlı kelimeler, Leave kelime anlamı

Pull in : Arabayı sürmek (bir yere). (taşıt) kenara çekilip durmak. Çekmek (dizginleri veya ipi vb'ni). Durdurmak (at). İstasyona girmek. Durmak. (araba) gelmek. Kenara çekilip durmak. Hapse atmak. Çekmek.

Arrive : Gelmek. Başarmak. Bir ereğe ulaşmak. Gelip çatmak. Yetişmek. Doğmak. Varmak. Başarı kazanmak. Gelip dayanmak. Dönmek.

Enter : Kaydolmak. Yazmak. Sokmak. Buyurmak. İçeriye girmek. Kaydetmek. Sınava girmek. Üyesi olmak. Geçirmek. Katılmak.

Leave antonyms : act.

Leave ingilizce tanımı, definition of Leave

Leave kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : To leaf. To levy. Often with out. As, to leave the house. Liberty granted by which restraint or illegality is removed. To set out. Permission. Allowance. To raise. License. To send out leaves. To withdraw one`s self from. To go away from. To depart from. To depart.