Modern nedir, Modern ne demek
Modern; Dil bilgisi yönünden Türkçe'de sıfat olarak kullanılır. kökeni fransızca dilinden gelmektedir.
"Modern" ile ilgili cümle örnekleri
- "Bilmeyenin elinde en modern aletler bir maden külçesi hâline gelir." - M. Kaplan
Modern hakkında bilgiler
Modern (Fransızca), Çağdaş (Türkçe), genel olarak bir şeyin "yeni" ve "güncel olduğunu ifade etmek için kullanılır. Çoğu zaman belli bir sosyal ve sanatsal akım olan Çağdaş ve Çağdaşlık (muasırlık) gibi terimlerle karıştırılır. Sözcük ilk olarak 16. yüzyılda kullanılmıştır. İlgili kullanımlar aşağıda verilmiştir.
Modern ile ilgili Cümleler
- Modern bir dram izlemek için tiyatroya gittim.
- Modern bilgisayarlar saniyede on üzeri dokuz (10^9) işlem yapıyor.
- Tokyo Japonya'nın en önemli ve modern şehridir.
- İtfaiye şimdi daha modern araçlara sahip.
- Modern bilim birçok olanaksızlıkları olanaklı hale dönüştürmüştür.
- Modern caz benim zevkime göre değil.
- Modern cazı sevmiyorum.
- Ben aslında modern sanattan hoşlanıyorum.
- Modern bir fabrika tamamen otomatiktir.
- Modern arabalar birçok yönden eski olanlardan farklıdır.
- Onlar bunun çok modern göründüğünü söylüyor.
- O, Fransa'nın modern tarihi hakkında bilgi sahibidir.
- Onun yakın zamanda yayımlanan öykü koleksiyonu Esperanto'da post modern eserlerin meraklılarını heyecanlandırıyor.
- O, modern edebiyatının en önemli isimlerinden biridir.
Modern anlamı, kısaca tanımı:
Çağdaş : Aynı çağda yaşayan, çağcıl, asri, muasır. Bulunulan çağın anlayışına, şartlarına uygun olan, çağcıl, uygarca, asri, modern.
Modern mantık : Kavramları kelimelerle değil göstergelerle göstererek işlem yapan, matematiğe dayalı mantık, lojistik.
Modern mobilya : Antika, taklit, stil mobilyaların dışında kalan ve genellikle düz hatlardan meydana gelen mobilya.
Modernist : Modernizm yanlısı kimse.
Modernizasyon : Çağdaşlaşma.
Modernize : Yenileştirilmiş, modern, çağcıl duruma getirilmiş.
Modernize etmek : Yenileştirmek, çağcıl duruma getirmek.
Modernleşme : Çağdaşlaşma.
Modernleşmek : Çağdaşlaşmak.
Modernleştirme : Çağdaşlaştırma.
Modernleştirmek : Çağdaşlaştırmak.
Modernlik : Çağdaşlık.
Çağcıl : Çağdaş. Tekniğin, bilimin yeniliklerinden yararlanan, modern.
Genel : Bir genelleme sonucunda elde edilen. Bir şeye veya bir kimseye özgü olmayıp onun bütün benzerlerini içine alan, umumi. Ayrıntıları göz önüne alınmayarak bütünü bakımından ele alınan. Yetkisi ve sorumluluğu çok olan. Herkesin yararlanabileceği (yer, nesne).
İfade : Tanık ve sanıkların olay hakkında yargı organlarına yaptıkları sözlü açıklama. Bir duyguyu yüz aracılığıyla anlatan belirtilerin, mimiklerin bütünü. Anlatım. Dışa vurum. Deyiş, söyleyiş.
Zaman : Olayların oluş ve akış sırasını belirleyen, düzenli ve dönemli gök olaylarını birim olarak kullanan sanal bir kavram. Bir işin, bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre, vakit. Yer kabuğunun geçirdiği gelişimde belirlenen ve fosillere göre dörde ayrılan geniş evrelerden her biri. Çağ, mevsim. Fiillerin belirttikleri geçmiş zaman, şimdiki zaman, gelecek zaman, geniş zaman kavramı. Bu sürenin belirli bir parçası, vakit. Bir işe ayrılmış veya bir iş için alışılmış saatler, vakit. Dönem, devir. Belirlenmiş olan an.
Sosyal : Toplumsal.
Sanatsal : Sanata ilişkin, sanatla ilgili.
Akım : Akma işi. Debi. Hava, su vb. akışkan maddelerin veya elektrik yüklerinin belli bir yönde akışı, yer değiştirmesi, cereyan. Sanatta, siyasette, düşünce hayatında ortaya çıkan yeni bir görüş, yöntem, hareket, cereyan, tarz.
Modern fizik : Atomlar, elektronlar, fotonlar, kuantum ve radyasyon arasındaki ilişkiler ile ilgilenen fizik dalı.
Modern kesim : İşgücü sunumunun pozitif esnekliğe sahip olduğu sermaye yoğun üretim tekniklerinin kullanıldığı iktisadi kesim.
Modern oyun tavuğu : Sekiz adet varyetesi bulunan, deri rengi beyaz yumurta kabuğu rengi ise beyaz veya daha açık renkte, süs amacıyla yetiştirilen, İngilterede geliştirilmiş, yoğun tüylere sahip, uzun bacaklı ve boyuna sahip bir tavuk ırkı.
Modern portföy kuramı : Bir portföyde belirli bir risk düzeyinde ençok getiri oranının nasıl elde edileceğini bireysel sezgilerle belirlenen yatırım aracı sayısı ile değil, nesnel hesaplamalarla ortaya konulan etkin sınır ile açıklayan ve ilk kez 1952 yılında Henry Markowitz tarafından ortaya atılan daha sonra Sharpe, Tobin ve Fama tarafından geliştirilen kuram.
Modernizm : Çağdaşlık. Çağdaşlaşma akımı. İlgili cümle: "Şiirde modernizm, çevirinin güçlüğü gibi konular uzun tartışmalara yol açtı." M. C. Anday.
Modernleşebilme : Modernleşebilmek işi.
Modernleşebilmek : Modernleşme imkânı veya olasılığı bulunmak.
Diğer dillerde Modern anlamı nedir?
İngilizce'de Modern ne demek? : n. contemporary individual; current times; new and up-to-date fashion
adj. advanced, new, contemporary, current; of or pertaining to present time
adj. modern, fashionable, modish, trendy, up to date; liberal, progressive, advanced, contemporary, actual, current, of or pertaining to present time
Fransızca'da Modern : moderne
Almanca'da Modern : adj. elegant, modern, neuzeitlich
adv. in
Rusça'da Modern : adj. продвинутый
Bu kısımda Modern nedir? Modern ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Modern tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Modern hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.